Translation of "Fascinated" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Fascinated" in a sentence and their turkish translations:

I'm fascinated.

Ben büyülenmişim.

We're fascinated.

Biz büyülendik.

She fascinated me.

O beni büyüledi.

He fascinated me.

O beni büyüledi.

She was fascinated.

O büyülenmişti.

Tom is fascinated.

Tom büyülendi.

- Tom was fascinated by that.
- Tom is fascinated by that.

Tom bundan etkilendi.

I'm fascinated by cats.

Kediler tarafından büyülendim.

Have always fascinated humans,

her zaman insanları büyüledi,

Joey is fascinated by Shane.

Joey, Shane tarafından etkileniyor.

Tom seemed to be fascinated.

Tom büyülenmiş gibi görünüyordu.

- They are fascinated by blood and violence.
- They're fascinated by blood and violence.

- Kan ve şiddetten etkileniyorlar.
- Gözlerini kan ve şiddet bürümüş.

- Tom must've been fascinated by that.
- Tom must have been fascinated by that.

Tom bundan ağzı açık kalmış olmalı.

I was fascinated by her performance.

Onun perfomansına hayran kaldım.

He was fascinated with her beauty.

O, onun güzelliği ile büyülendi.

We were fascinated by her voice.

Biz onun sesinden büyülendik.

Mary is fascinated by German music.

Mary Alman müziğinden etkilendi.

I was fascinated by her beauty.

Onun güzelliği tarafından büyülendim.

Tom was fascinated by Mary's story.

Tom Mary'nin hikayesinden büyülenmişti.

I've always been fascinated by languages.

Dillerden her zaman etkilendim.

We were fascinated by Tom's voice.

Tom'un sesi bizi büyülemişti.

- Tom said Mary was fascinated by that.
- Tom said that Mary was fascinated by that.

Tom Mary'nin bundan etkilendiğini söyledi.

- Tom said Mary is fascinated by that.
- Tom said that Mary is fascinated by that.

Tom Mary'nin bundan etkilendiğini söyledi.

She was fascinated by that Chinese dress.

O Çin elbisesinden etkilendi.

The audience were fascinated by his speech.

Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.

Why was Marika so fascinated with Japan?

Marika neden Japonlara bu kadar hayran kalmış?

Tom was fascinated by everything he saw.

Tom gördüğü her şeyden etkilendi.

Young children are often fascinated by science.

Genç çocuklar çoğunlukla bilimden etkilenir.

I was fascinated by what I saw.

- Gördüğüm şey tarafından büyülendim.
- Gördüğüm şey beni büyüledi.

Sami was fascinated by stories about violence.

Sami şiddetle ilgili hikayelerinden etkilenmişti.

- It's impossible not to be fascinated by her beauty.
- It's impossible not to be fascinated by his beauty.

Onun güzelliğine kapılmamak mümkün değil.

Tom and Mary are fascinated by Japanese anime.

Tom ve Mary Japon çizgi filmi tarafından büyülendi.

Tom is fascinated by Japanese anime and manga.

Tom Japon anime ve mangası tarafından etkilendi.

And am absolutely obsessed and fascinated by it.

buna kesinlikle kafayı takmış ve kendimi kaptırmış durumdayım.

- Tom said Mary wouldn't likely be fascinated by that.
- Tom said that Mary wouldn't likely be fascinated by that.

Tom, Mary'nin muhtemelen bundan etkilenmeyeceğini söyledi.

- Tom is fascinated.
- Tom is intrigued.
- Tom is mesmerized.

Tom büyülendi.

I'm fascinated by the extraordinary flexibility of this language.

Bu dilin olağanüstü esnekliğinden büyülendim.

I've been fascinated by this problem for a long time.

Bu problem uzun süredir ilgimi çekiyor.

I am interested in magic because I am fascinated with psychology.

Sihre ilgim var çünkü psikoloji beni çok etkiliyor.

I am fascinated by the subtle factors that influence our choices,

Çok küçük faktörlerin seçimlerimizi bu kadar etkileyebilmesi

I was always fascinated with how the world worked exactly how it did.

dünyanın olduğu gibi çalışması beni hep çok büyüledi.

During the talk, he used some words I didn't know that fascinated me.

Konuşma sırasında, o benim bilmediğim beni cezbeden bazı sözler kullandı.

These types of patterns are what fascinated John Coltrane in the late 1950s and '60s as

1950'lerde ve 60'larda John Coltrane'in ilgisini çekmiş bu şekiller,

- Tom is probably going to be fascinated by that.
- Tom is probably going to be impressed by that.

Tom muhtemelen bundan etkilenecek.

I am fascinated by clouds and clocks on old photographs - perhaps because they can be understood as symbols of the transience and continuous passage of time.

Belki onlar geçicilik ve sürekli zaman geçidi olarak olarak anlaşılabileceği için eski fotoğraflardaki bulutlardan ve saatlerden etkilendim.