Translation of "Emergency" in Turkish

- It's an emergency.
- It's an emergency!

O acil bir durum.

- This is an emergency.
- It's an emergency.
- We have an emergency.

Burası bir acil.

- What is your emergency?
- What's your emergency?

Senin acil durumun nedir?

- What is the emergency?
- What's the emergency?

Acil durum nedir?

- It's not an emergency.
- It isn't an emergency.

Acil bir durum değil.

- We have an emergency.
- We've got an emergency.

Acil bir durumumuz var.

There's an emergency.

Acil bir durum var.

- Where's the emergency exit?
- Where is the emergency exit?

Acil çıkışı nerede?

Take the emergency exit!

Acil çıkışı kullanın!

What's the big emergency?

Büyük acil nedir?

I'm declaring an emergency.

Acil bir durum bildiriyorum.

Consider it an emergency.

Bunu acil bir durum olarak düşün.

We've got an emergency.

Acil bir durumumuz var.

This is an emergency.

Bu acil bir durumdur.

I have an emergency.

Bir acil durumum var.

I've got an emergency.

Acil durumum var.

It's an emergency, Tom.

Bu bir acil durum, Tom.

It was an emergency.

Acil bir durumdu.

We need emergency assistance.

Acil yardıma ihtiyacımız var.

What's the emergency code?

Acil kodu nedir?

Tom needed emergency surgery.

Tom'un acil ameliyata ihtiyacı vardı.

We have an emergency.

Acil bir durumumuz var.

There was no emergency.

Acil durum yoktu.

Is it an emergency?

Bu bir acil durum mu?

- This is not an emergency issue.
- This isn't an emergency issue.

Bu acil bir durum değil.

I'm an emergency-room doctor,

Ben bir acil servis doktoruyum

I am an emergency veterinarian.

Ben acil veterineriyim.

Report to the emergency room.

Acil durum odasına görününüz.

He pushed the emergency button.

O acil durum butonuna bastı.

Where is the emergency exit?

Acil çıkış kapısı nerede?

Tell Tom it's an emergency.

Tom'a bunun acil bir durum olduğunu söyle.

We've got a little emergency.

Biraz acil bir durumumuz var.

Tom pushed the emergency button.

Tom acil butonuna bastı.

Tom says it's an emergency.

Tom bunun bir kriz olduğunu söylüyor.

I had a family emergency.

Bir aile krizi yaşadım.

I have an emergency here.

Burada acil bir durumum var.

I have an emergency situation.

Acil bir durumum var.

We have a medical emergency.

Tıbbi bir acil durumumuz var.

Tom pulled the emergency brake.

Tom acil freni çekti.

It's kind of an emergency.

Bu bir tür acil durum.

This is a medical emergency.

Bu tıbbi bir acil durum.

Tell them it's an emergency.

Onlara bunun acil bir durum olduğunu söyle.

Tell him it's an emergency.

Ona bunun acil bir durum olduğunu söyle.

Tell her it's an emergency.

Ona bunun acil bir durum olduğunu söyle.

What is the emergency number?

Acil durum numarası nedir?

Sami called the emergency services.

Sami acil durum hizmetlerini aradı.

Sami made an emergency call.

Sami acil bir çağrı yaptı.

Tom requires emergency medical care.

Tom acil tıbbi bakıma ihtiyaç duyuyor.

Sami had a family emergency.

Sami'nin ailevi aciliyeti vardı.

- Tom said it was an emergency.
- Tom said that it was an emergency.

Tom bunun acil bir durum olduğunu söyledi.

- Break the glass in case of emergency.
- In case of emergency, break glass.

Acil bir durumda camı kırın.

- I think this is an emergency.
- I think that this is an emergency.

Bunun acil bir durum olduğunu düşünüyorum.

Luckily, we had our emergency radio.

Neyse ki acil durum telsizimiz var.

Okay, some emergency smoke signal grenades.

Tamam, acil durumda kullanılacak duman işareti bombaları.

What is the emergency telephone number?

Acil telefon numarası nedir?

In case of emergency, call 119.

Acil durumda, 119'u arayın.

Ring the bell in an emergency.

Acil bir durumda zili çal.

Use only in case of emergency.

Sadece acil durumda kullanın.

Tom has had a medical emergency.

Tom'un tıbbi bir acil durumu vardı.

You said there was an emergency.

Acil bir durum olduğunu söylemiştin.

That building has no emergency exit.

O binanın ilk yardım çıkışı yok.

We need to start emergency procedures.

Acil durum yöntemlerine başlamamız gerekiyor.

What's the nature of your emergency?

Acil durumunun niteliği nedir?

In case of emergency, call home.

Acil bir durumda evi ara.

What kind of emergency was it?

Bu ne tür acil durumdu?

Tom is prepared for any emergency.

Tom herhangi bir acil durum için hazır.

We need an emergency phone number.

Bir acil telefon numarasına ihtiyacımız var.

Are you prepared for an emergency?

Acil bir durum için hazır mısın?

Tom died in the emergency room.

Tom acil serviste öldü.

Sami worked at the emergency room.

Sami acil serviste çalıştı.

In case of an emergency, dial 110.

Acil bir durumda, 110'u çevirin.

In case of emergency, call the police.

Acil bir durumda, polisi arayın.

You must be prepared for an emergency.

Acil bir durum için hazırlıklı olmalısın.

I have a bit of an emergency.

Biraz acil bir durumum var.

We need a doctor. It's an emergency.

Bir doktora ihtiyacımız var. Bu acil bir durum.

Tom ended up in the emergency room.

Tom acil odasında düştü.

There's an emergency exit in the rear.

Arkada acil bir çıkış var.

We're in the middle of an emergency.

Bir acil durumun ortasındayız.

In an emergency, do you act quickly?

Acil bir durumda, hızlı davranır mısınız?

They're taking Mary to the emergency room.

Mary'yi acil servise götürüyorlar.

There was an emergency on the road.

Yolda bir acil durum vardı.

Break the glass in case of emergency.

Acil durumda, camı kır.

Tom took Mary to the emergency room.

Tom Mary'yi acil servise götürdü.

Tom said that the emergency was over.

Tom acil durumun bittiğini söyledi.

Tom found himself at the emergency room.

Tom kendisini acil serviste buldu.

You told me it was an emergency.

Sen bana bunun bir acil durum olduğunu söyledin.

Tom told me it was an emergency.

Tom bana bunun acil bir durum olduğunu söyledi.

Tom told Mary it was an emergency.

Tom Mary'ye bunun bir acil durum olduğunu söyledi.

Tell Tom that we have an emergency.

Tom'a acil bir durumumuz olduğunu söyle.

Should I tell Tom it's an emergency?

Bunun acil bir durum olduğunu Tom'a söylemeli miyim?

We have an emergency in room 17.

17 numaralı odada acil bir durumumuz var.

In case of an emergency, call the police.

Acil bir durumda polisi arayın.

In case of an emergency, push this button.

Acil bir durumda, bu düğmeye basın.

The journalist was calm even in an emergency.

Gazeteci acil bir durumda bile sakindi.

I had to go to the emergency room.

Acil servise gitmem gerekti.

One must always be ready for an emergency.

Bir insan acil bir durum için her zaman hazır olmak zorundadır.

Enter the laboratory and press the emergency button.

Laboratuvara girmek, acil durum butonuna basın.