Examples of using "Grew" in a sentence and their turkish translations:
Çim büyüdü.
- Tom bıyık uzattı.
- Tom bıyık bıraktı.
O yaşlandı.
Onlar yaklaştı.
Umutsuzluğa kapıldım.
Onlar kızdı.
Tom'un kafa karışıklığı büyüdü.
Tom'un utancı büyüdü.
Hava soğudu.
Tom güller yetiştirdi.
Onlar hayal kırıklığına uğradılar.
O güller yetiştirdi.
Tom endişeli büyüdü.
Gül yetiştirdim.
Leyla şüpheli büyüdü.
Tom kızdı.
Onların oğlu büyüdü.
Daha fazla şişmanlamadı.
Onun aşkı soğudu.
Rüzgar güçlendi.
- Onun sesi kısıldı.
- Onun sesi yumuşadı.
Burada büyüdüm.
Babam yaşlandı.
- Saçı geri büyüdü.
- Onun saçı tekrar uzadı.
Tom sakal bıraktı.
Beraber büyüdük.
Tom iki dilli büyüdü.
Durum daha da kötüleşti.
Dövüş daha kanlı oldu.
Harrison'ın sağlığı kötüleşti.
Ben bıyık uzattım.
Ben iki dilli büyüdüm.
Tom'un şirketi hızlı biçimde büyüdü.
Tom'un işi hızla büyüdü.
Sami burada büyüdü.
- Sami iki dilli büyüdü.
- Sami çift dilli büyüdü.
- Tom burada yetişti.
- Tom burada büyüdü.
Pokémon izleyerek büyüdüm.
Kolu yavaşça büyüdükçe, öz güvenini de geri kazandı.
Bu çevrede büyüdüm.
onlara güvenmeye başladım.
O gittikçe büyüdü.
Ağaç çok uzadı.
Tom yoksulluk içinde büyüdü.
Biz her gün yakınlaştık.
Tom benimle birlikte yetişti.
Tom bıyığını tekrar uzattı.
Tom favorilerini tekrar büyüttü.
Bu benim büyüdüğüm yer.
Ve çocuk daha da büyüdü.
Bu havuçları kendim yetiştirdim.
Ben buralarda büyüdüm.
Tom'la birlikte büyüdüm.
Tutku yüreklerinde büyüdü.
Tom Boston yakınlarında büyüdü.
Çocuklarım burada büyüdü.
Tom uzun bir sakal bıraktı.
Tom ve Mary yakın büyüdüler.
O, Almanya'da büyüdü.
Ben Şiraz'da büyüdüm.
Onlarla birlikte büyüdüm.
Onunla birlikte büyüdüm.
Onunla birlikte büyüdüm.
Ben yoksulluk içinde büyüdüm.
- O, yoksulluk içinde büyüdü.
- Sefalet içinde büyüdü.
O, yoksulluk içinde büyüdü.
Mary yoksulluk içinde büyüdü.
Biz yoksulluk içinde büyüdük.
Onlar yoksulluk içinde büyüdüler.
Ben bunu yaparak büyüdüm.
Ekonomik durum daha da kötüleşti.
Fikir gittikçe hoşuna gitti.
O, Avustralya'da büyümüş.
Tom buralarda büyüdü.
Ben Avustralya'da büyüdüm.
Kalabalık hemen sessizleşti.
Neredeyse birlikte büyüdük.
- Futbol izleyerek büyüdüm.
- Futbol seyrederek büyüdüm.
Tom beyzbol oynayarak büyüdü.
Tom Fransızca konuşarak büyüdü.
Tom disleksiyle büyüdü.
Biz böyle büyüdük.
Atlarla büyüdüm.
Ben Fransızca konuşarak büyüdüm.
Boston yakınlarında büyüdüm.
Tom Kanada'da büyüdü.
Sami zenginlik içinde büyüdü.
O, Almanya Demokratik Cumhuriyetinde büyüdü.
Bu dizilerle büyüdüm.
Babamla birlikte profesyonel güreş
Google bu şekilde büyüdü de büyüdü.
Gökyüzü gittikçe karardı.
Bağırma sesi giderek zayıfladı.
Deniz gittikçe vahşileşti.
Hanako annesinden daha uzun oldu.