Examples of using "Deserved" in a sentence and their turkish translations:
Tom bunu hak etti.
Tom ödülü hak etti.
O bunu hak etti.
- Bunu hak ettim.
- Bunu hak etmiştim.
Onu hak ettiler.
Ben onu hak ettim.
Ben daha iyisini hak ettim.
Onu hak ettin.
Tom onu hak etti.
Tom daha iyisini hak etti.
Daha iyisini hak ettin.
Biz onu hak ettik.
Leyla daha iyisini hak etti.
Sami bunu hak etti.
Tom cezayı hak etti.
O terfiyi hak ettim.
O bir ödülü hak etti.
O, ödülü hak etti.
Tom bir ödül hak etti.
Tom ödülü hak etti.
- Kazanmayı hak ettin.
- Sen kazanmayı hak ettin.
- Kazanmayı hak ettin sen.
Böyle bir kırbacı hak ettin.
Hak ettiğini buldu.
Bunu hak ettiğimi tahmin ediyorum.
Aldığın her şeyi hak ettin.
- Tom bundan daha iyisine layıktı.
- Tom bundan daha iyisini hak etti.
Tom aldığını hak etti.
Tom aldığı her şeyi hak etti.
Tom ondan daha fazlasını hak etti.
Sen aldığını hak ettin.
Bunu hak ettiğine eminim.
Ben bunu hak ettiğimizi düşünüyorum.
O asılmayı hak etti.
Tom hak ettiğini aldı.
Hak ettiğimizi aldık.
Leyla mutlu olmayı hak etti.
Tom mutlu olmayı hak etti.
- Leyla nefret edilmeyi hak etti.
- Leyla nefret edilmeyi hak ediyordu.
- Ben bunu hak ettiğimi sanmıyorum.
- Ben onu hak ettiğimi sanmıyorum.
Ben onu hak ettiğimi sanmıyorum.
- Hak ettiğini aldı.
- Hak ettiğini buldu.
O onu hak etti.
- Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
- İşlediği suç ölüm cezasına layıktı.
- Tom layığını buldu.
- Tom tamamen hak ettiğini aldı.
Hollanda böylece Dünya kupasını kazandı.
Tom aldığı cezayı hak etti.
Fadıl hak ettiğini tam olarak aldı.
- Her zaman iyi notlar almaya layıktın.
- Her zaman iyi notlar almaya layıktınız.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdiniz.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdin.
Tom bir açıklamayı hak ettiğini hissetti.
Tom saygıyla davranılmayı hak etti.
Bunu hak etmiştim.
Tom Mary'ye hak ettiğinden daha fazla itibar etti.
Aldığım cezayı hak ettiğimi düşünmüyorum.
- Sen bunu hak ettin.
- Onu hak ettin.
Genç, çocuğun hayatını kurtardığı için övgüyü hak etti.
Tom bunu hak ediyor.
Mary, Tom'u tokatladıysa hak ettiğine eminim.
Kimsenin hak etmediği uzun bir haftaydı.
Ona hak ettiği hayatı veremedim.
Şansımıza, Newark şehri Newarklıların daha iyisini hak ettiğine karar verdi
Hak ettiğini aldın.
Terfinin zamanında ve haklı olduğundan eminim.
Tom kesinlikle o tür cezayı hak edecek bir şey yapmadı.
Ben bunu hak ediyorum.
Sami, hayatta elde ettiğinden daha fazlasını hak ettiğine inanıyordu.