Examples of using "Dense" in a sentence and their turkish translations:
ve sık ormanların bulunduğu bir yerdir.
O kadar yoğun musun?
Sis çok yoğun.
Bu orman çok yoğun.
Kara delikler çok yoğundur.
Gerçekten yoğunsun, değil mi?
Yapraklar çok yoğun.
Onun çok yoğun bir sakalı var.
Tom yoğun sisin içinden yürüdü.
Sami yoğun bir çalılık içinde saklandı.
Tom, Mary'nin ne kadar kalın kafalı olduğuna inanamıyor.
Yoğun sis binaları görünmez yaptı.
Adam sık bir ormanda saklanıyordu.
Hangi şehir daha yoğun nüfusludur: Cezayir mi Oran mı?
Evren sıcak, yoğun ve hatırı sayılır derecede pürüzsüzdü
Yoğun sis yüzünden hiç kimse görülemiyordu.
Yoğun sisten dolayı hiçbir şey görülemiyordu.
Amerikan şehirleri, Avrupa şehirleri kadar yoğun değildir.
Uçağımız yoğun sis nedeniyle inemedi.
Sis çok yoğundu, her şeyi zorlukla görebildik.
Bu çevrede yoğun bir genç nüfus vardır.
Sonsuz yoğun bataklık arazi neredeyse dinlenmek için hiç kuru alan barındırmıyor.
Nigbolu gibi yoğun ormanları ve dik yamaçları ile savaş alanlarında
Sis o kadar yoğundu ki bir inç önümü bile göremiyordum.
Yük treni yoğun sis nedeniyle yaklaşık yarım saat kadar gecikti.
Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.
Sis l kadar yoğundu ki yüzümün önündeki elimi göremedim.