Translation of "Defense" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Defense" in a sentence and their turkish translations:

The defense rests.

- Savunma dinlenir.
- Savunmanın söyleyecekleri bu kadar.

That's no defense.

O savunma değil.

Next defense is doom.

Diğer savunma ise lanet.

Sami's defense strategy worked.

Sami'nin savunma stratejisi işe yaradı.

Their only defense is numbers.

Tek savunmaları, sayıları.

Started organizing self-defense groups,

kendilerini korumak için

You should learn self-defense.

Kendini savunmayı öğrenmelisin.

Tom came to my defense.

Tom benim savunmam için geldi.

The defense attorney immediately objected.

Savunma avukatı hemen itiraz etti.

Defense lawyers appealed for mercy.

Savunma avukatları merhamet için yalvardılar.

The defense has requested bail.

Savunma kefalet istedi.

Anger is a defense mechanism.

Öfke bir savunma mekanizmasıdır.

I play better on defense.

Savunmada daha iyi oynarım.

Running was my only defense.

Koşu benim tek savunmamdı.

Attack is the best defense.

Saldırı en iyi savunmadır.

Layla killed in self-defense.

Leyla kendini savunmak için öldürdü.

I acted in self-defense.

Kendimi savunmak için harekete geçtim.

Sami's defense proclaimed his innocence.

Sami'nin savunması onun masumiyetini beyan etti.

Why was the Japan Defense Agency upgraded to the Japanese Ministry of Defense?

Neden Japonya Savunma Ajansı Japon Savunma Bakanlığı'na yükseltildi?

- Attack is the best form of defense.
- The best defense is a good offense.

Baskın basanındır.

For military and defense-related spending,

bir trilyon dolar bütçeyi bulduğunu söylüyor.

So corals have an intriguing defense.

O yüzden mercanlar ilginç bir savunma geliştirmiştir.

The most effective defense is offense.

En etkili savunma taarruzdur.

He's playing a tower defense game.

Erkek bir kule savunma oyunu oynuyor.

I killed Tom in self-defense.

Ben meşru müdafada Tom'u öldürdüm.

Tom shot Mary in self-defense.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurdu.

Tom killed Mary in self-defense.

Tom, Mary'yi kendini savunurken öldürdü.

Tom killed someone in self-defense.

Tom kendini korumak için birini öldürdü.

Tom took a self-defense class.

Tom savunma dersi aldı.

Sami is a former defense attorney.

Sami eski bir savunma avukatıdır.

Sami hired a good defense team.

Sami iyi bir savunma takımı tuttu.

Sami Bakir is Layla's defense attorney.

Sami Bekir, Leyla'nın savunma avukatıdır.

Karate is an art of unarmed defense.

Karate silahsız bir savunma sanatıdır.

They fought in defense of their country.

Ülkelerinin savunmasında savaştılar.

The best defense is a good offense.

En iyi savunma iyi bir saldırıdır.

Our soccer team has a good defense.

Futbol takımımızın iyi bir savunması var.

No one spoke up in his defense.

Savunmasında hiç kimse konuşmadı.

Our football team has a good defense.

Futbol takımımızın iyi bir savunması var.

Attack is the best form of defense.

- Saldırı en iyi savunma şeklidir.
- En iyi savunma saldırıdır.
- En iyi müdafaa hücumdur.

He did not want such a defense.

O, böyle bir savunma istemedi.

She allegedly killed him in self-defense.

İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.

Fadil's defense team made a surprise move.

Fadıl'ın savunma ekibi sürpriz bir hamle yaptı.

Tom claims he acted in self-defense.

Tom yaptığının nefsi müdafaa olduğunu iddia etti.

- Tom said he shot Mary in self-defense.
- Tom said that he shot Mary in self-defense.

Tom polise kendini korumak için Mary'yi vurduğunu söyledi.

And occasionally, and in defense of their community,

ve sıklıkla toplumu korumak adına

The outlook for the defense program is dismal.

Savunma programı için görünüm iç karartıcıdır.

The defense attorney was pleased by the verdict.

Savunma avukatı karardan memnundu.

There is no defense against an unexpected attack.

Beklenmedik bir saldırıya karşı savunma yoktur.

Tom wanted to be a criminal defense lawyer.

Tom bir suç savunma avukatı olmak istiyordu.

Tom claims he shot Mary in self-defense.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

Tom claims that he acted in self-defense.

- Tom kendini korumak için davrandığını iddia ediyor.
- Tom yaptığının nefsi müdafaa olduğunu iddia etti.

The defense lawyer didn't ask the right questions.

Savunma avukatı doğru sorular sormadı.

Tom claimed he killed Mary in self-defense.

Tom Mary'yi meşru müdafada öldürdüğünü iddia etti.

The outlook for planning the defense is grim.

Savunmayı planlamak için görünüm acımasızdır.

You need to hire an criminal defense lawyer.

Bir ceza savunma avukatı tutmanız gerekir.

He opened the chess game with a modern defense.

O modern bir savunmayla satranç oyununu açtı.

What do you have to say in your defense?

Savunmanda ne söylemek zorundasın?

In American football the defense has a specific job.

Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.

Tom claims that he shot Mary in self-defense.

Tom, Mary'yi kendini savunmak için vurduğunu iddia ediyor.

Layla's only defense against the dingos was a handgun.

Leyla'nın dingolara karşı tek savunması bir tabancaydı.

- He trusted his defense attorney.
- He trusted his defence lawyer.

O savunma avukatına güvendi.

He contends that nuclear weapons are necessary for national defense.

O, nükleer silahların ulusal savunma için gerekli olduğunu iddia ediyor.

When I was helpless, no one came to my defense.

Ben çaresizken, hiç kimse benim savunmam için gelmedi.

The defense of the master thesis is just happening next month.

Yüksek lisans tezinin savunması sadece önümüzdeki aya rastlıyor.

A considerable amount of money was appropriated for the national defense.

Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.

Tom told the police that he shot Mary in self-defense.

Tom polise Mary'yi kendini savunma amacıyla vurduğunu söyledi.

An honor. ELEUTERIO FERNÁNDEZ HUIDOBRO EX-MINISTER OF DEFENSE - EX-MLN MEMBER

Şeref duydum. ESKİ SAVUNMA BAKANI ESKİ ULUSAL KURTULUŞ HAREKETİ ÜYESİ

He is not only a good batter but also a wonderful defense.

O sadece iyi bir vuruşçu değil fakat aynı zamanda harika bir savunma.

He led the defense of Ostyn castle, besieged by the Teutonic knights.

O, Outonic şövalyeleri tarafından kuşatılmış Ostyn kalesinin savunmasını başlattı.

The police established that Dan acted within the bounds of self-defense.

Polis, Dan'in kendini savunma sınırları içinde hareket ettiğini tespit etti.

Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness.

Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.

In chess, harmonious coordination of attack and defense forces is of utmost importance.

Satrançta, atağın düzenli koordinasyonu ve savunma güçleri son derece önemlidir.

I think Tom's anger is just a defense mechanism; I wouldn't take it personally if I were you.

Bence Tom'un öfkesi sadece bir savunma mekanizması; Yerinde olsam şahsen bunu kabul etmezdim.

A 2016 Department of Defense report found that nearly three-quarters of young Americans are unfit to serve in America’s military.

2016 tarihli bir Savunma Bakanlığı raporunda, genç Amerikalıların yaklaşık dörtte üçünün Amerika’nın ordusunda hizmet etmeye uygun olmadığı tespit edildi.