Translation of "Crowd" in Turkish

- The crowd applauded again.
- The crowd cheered again.

Kalabalık yine alkışladı.

The crowd cheered.

Kalabalık tezahürat yaptı.

The crowd clapped.

Kalabalık alkışladı.

The crowd groaned.

Kalabalık inledi.

The crowd laughed.

Kalabalık güldü.

The crowd moaned.

Kalabalık inledi.

The crowd calmed down.

Kalabalık sakinleşti.

The crowd was silent.

Kalabalık sessizdi.

The crowd looked shocked.

Kalabalık sarsılmış görünüyordu.

The crowd was screaming.

Kalabalık çığlık atıyordu.

The crowd went berserk.

Kalabalık çıldırdı.

The crowd fell silent.

Kalabalık sustu.

A crowd gathered around.

Etrafta bir kalabalık toplandı.

The crowd roared again.

Kalabalık yine kükredi.

The crowd booed loudly.

Kalabalık yüksek sesle yuhaladı.

The crowd was amazing.

Kalabalık şaşırtıcıydı.

The crowd applauded enthusiastically.

Kalabalık heyecanla alkışladı.

The crowd applauded again.

Kalabalık yine alkışladı.

A large crowd attended.

Büyük bir kalabalık katıldı.

The crowd surged forward.

Kalabalık ileri fırladı.

Tom addressed the crowd.

Tom kalabalığa hitap etti.

The crowd is cheering.

Kalabalık tezahürat yapıyor.

The crowd gave way.

Kalabalık yol verdi.

The crowd went wild.

Kalabalık çıldırdı.

The crowd went silent.

Kalabalık sessizliğe büründü.

The crowd dispersed quickly.

Kalabalık hızla dağıldı.

The crowd was electrified.

Kalabalık heyecanlandı.

The crowd is appreciative.

- Kalabalık minnettardır.
- Seyirci minnettardır.

The crowd was fantastic.

Seyirci harikaydı.

The crowd was great.

Kalabalık büyüktü.

A small crowd appeared.

Küçük bir kalabalık ortaya çıktı.

- Tom disappeared in the crowd.
- Tom got lost in the crowd.

Tom kalabalıkta kayboldu.

- The police broke up the crowd.
- The police dispersed the crowd.

Polisler kalabalığı dağıttı.

Go along with the crowd.

Kalabalık ile birlikte gidin.

He passed among the crowd.

O, kalabalığın arasından geçti.

He addressed the crowd gravely.

O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.

He disappeared into the crowd.

O, kalabalığın içinde kayboldu.

The crowd is going nuts.

Kalabalık balatayı sıyırıyor.

Tom disappeared in the crowd.

Tom kalabalıkta kayboldu.

Suddenly, the crowd fell silent.

Aniden kalabalık sustu.

Tom moved through the crowd.

Tom kalabalığın içinden geçti.

Tom disappeared into the crowd.

Tom kalabalığın içinde kayboldu.

Tom pushed through the crowd.

Tom kalabalığı yararak ilerledi.

Tom emerged from the crowd.

Tom kalabalıktan çıktı.

He disappeared in the crowd.

Kalabalıkta gözden kayboldu.

The crowd filled the streets.

Kalabalık sokakları doldurdu.

Wait until the crowd scatters.

Kalabalık dağılıncaya kadar bekle.

The crowd hailed the winner.

Kalabalık kazananı alkışladı.

The crowd filled the hall.

Kalabalık salonu doldurdu.

The crowd loved the concert.

Kalabalık konseri sevdi.

This crowd makes me anxious.

Bu kalabalık beni endişelendiriyor.

Tom spoke to the crowd.

Tom kalabalıkla konuştu.

The crowd began to applaud.

Kalabalık alkışlamaya başladı.

The crowd began to shout.

Kalabalık bağırmaya başladı.

The crowd began to chant.

Kalabalık ilahi söylemeye başladı.

I expected a big crowd.

Büyük bir kalabalık bekliyordum.

The crowd is still yelling.

Kalabalık hâlâ bağırıyor.

The crowd erupted into laughter.

Kalabalık kahkahalara boğuldu.

The crowd erupted into applause.

Kalabalık alkışa boğuldu.

The crowd was really appreciative.

Kalabalık gerçekten minnettardı.

The crowd immediately grew quiet.

Kalabalık hemen sessizleşti.

The crowd began to dissipate.

Kalabalık dağılmaya başladı.

The crowd continued to jeer.

- Seyirci yuhalamaya devam etti.
- Kalabalık yuhalamaya devam etti.

Tom fired into the crowd.

Tom kalabalığa ateş etti.

It was a good crowd.

O İyi bir kalabalıktı.

- Two's company, three's a crowd.
- Two is a couple, three is a crowd.

İki kişi konuşurken üçüncüye laf düşmez.

- Tom said the crowd was huge.
- Tom said that the crowd was huge.

Tom kalabalığın büyük olduğunu söyledi.

Together, they make an intimidating crowd...

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

His home run excited the crowd.

Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.

The parade went through the crowd.

Geçit töreni kalabalığın içinden gitti.

The game drew a good crowd.

Oyun iyi bir topluluk çekti.

There was a large crowd there.

Orada büyük bir kalabalık vardı.

The pickpocket disappeared into the crowd.

Yankesici kalabalıkta kayboldu.

Two's company, but three's a crowd.

İki kişi ortaktır, fakat üç kişi kalabalıktır.

He edged sideways through the crowd.

O, kalabalığa yanlamasına sokuldu.

She lost herself in the crowd.

O, kalabalıkta kendini kaybetti.

They found Tom in the crowd.

Onlar kalabalıkta Tom'u buldular.

He was surrounded by the crowd.

O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.

A crowd was gathering around him.

Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

The crowd cheered when he appeared.

O göründüğünde kalabalık tezahürat yaptı.

A crowd soon gathered around him.

Onun etrafında bir kalabalık toplandı.

I was lost in the crowd.

Kalabalıkta kayboldum.

A crowd gathered at the scene.

Bir kalabalık olay yerinde toplandı.

A whisper ran through the crowd.

Kalabalıktan bir homurtu yayıldı.

He wanted to please the crowd.

O, kalabalığı memnun etmek istedi.

She wanted to please the crowd.

O kalabalığı memnun etmek istedi.

Tom looked out at the crowd.

Tom kalabalığa baktı.

Tom quickly disappeared in the crowd.

Tom hızla kalabalıkta kayboldu.

A crowd gathered on this street.

Bir kalabalık bu caddeye toplandı.

The crowd surged into the auditorium.

Kalabalık oditoryuma akın etti.

The crowd flowed into the auditorium.

Kalabalık oditoryuma aktı.

The crowd rushed to the exit.

Kalabalık çıkışa doğru koştu.

The police held back the crowd.

Polisler kalabalığı geride tuttu.

The policeman drove the crowd away.

Polis kalabalığı uzaklaştırdı.

The police held the crowd back.

Polis kalabalığı geride tuttu.

The crowd pressed toward the gate.

Kalabalık kapıya doğru bastırdı.

The crowd was in a panic.

Kalabalık, panik içindeydi.

A cry arose from the crowd.

Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.

The police broke up the crowd.

Polis kalabalığı dağıttı.