Translation of "Cheered" in Turkish

0.048 sec.

Examples of using "Cheered" in a sentence and their turkish translations:

- Everyone cheered.
- Everybody cheered.

Herkes alkışladı.

Everyone cheered.

Herkes alkışladı.

They cheered.

Onlar tezahürat yaptı.

Who cheered?

Kim tezahürat yaptı?

Tom cheered.

Tom tezahürat yaptı.

I cheered.

Ben neşelendirdim.

The townspeople cheered.

Kasaba halkı alkışladı.

We all cheered.

Hepimiz sevinçle bağırdık.

They cheered loudly.

- Onlar yüksek sesle teşvik etti.
- Onlar yüksek sesle tezahürat yaptı.

The fans cheered.

Hayran kitlesi alkışladı.

They all cheered.

Onların hepsi tezahürat yaptılar.

The crowd cheered.

Kalabalık tezahürat yaptı.

They cheered and clapped.

Neşeyle alkışladılar.

Tom cheered Mary on.

- Tom, Mary'yi alkışladı.
- Tom, Mary'yi neşelendirdi.

The flowers cheered her up.

Çiçekler onun keyfini yerine getirdi.

They cheered for their teammate.

Takım arkadaşları için tezahürat yaptılar.

They cheered the young Americans.

Onlar genç Amerikalıları alkışladılar.

Tom's girlfriend cheered him on.

Tom'un kız arkadaşı onu eğlendirdi.

We all cheered him up.

Hepimiz onu neşelendirdik.

The good news cheered me up.

İyi haber beni neşelendirdi.

The crowd cheered when he appeared.

O göründüğünde kalabalık tezahürat yaptı.

She cheered for her favorite horse.

O favori atını alkışladı.

The fans cheered for their team.

Hayranlar takımları için tezahürat yaptı.

They cheered for their sports teams.

Onlar spor takımları için tezahürat yaptılar.

- The townspeople applauded.
- The townspeople cheered.

Kasaba halkı alkışladı.

They cheered as his train passed.

Onun treni geçerken, onlar tezahürat yaptı.

After hearing the news, she cheered up.

Haberi duyduktan sonra o neşelendi.

He was cheered by the good news.

O, iyi haber tarafından keyiflendi.

I cheered myself up by listening to music.

Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

- The crowd applauded again.
- The crowd cheered again.

Kalabalık yine alkışladı.

I was sad, but Tom cheered me up.

Üzgündüm ama Tom beni neşelendirdi.

She cheered me up when I was feeling blue.

Ben üzülürken beni eğlendirdi.

When the parents heard the news, they cheered up.

Anne ve babalar haberi duyunca neşelendiler.