Translation of "Crack" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Crack" in a sentence and their turkish translations:

One crack appears,

bir çatlak beliriyor,

You crack me up.

Beni çok güldürüyorsun.

Are you on crack?

Sen deli misin?

Crack is very addictive.

Kokain çok bağımlılık yapıcıdır.

The cup has a crack.

Bardakta bir çatlak var.

You crack me up, Tom.

Beni gülmekten çatlatıyorsun, Tom.

Tom didn't crack a smile.

Tom tebessüm etmedi.

The door opened a crack.

Kapı birazcık aralandı.

Tom heard a twig crack.

Tom bir dalın çatladığını duydu.

Tom's voice began to crack.

Tom'un sesi çatallaşmaya başladı.

Tom didn't crack any jokes.

Tom hiç espri patlatmadı.

How addictive is crack cocaine?

Krek kokain ne kadar bağımlılık yapıyor?

I heard a twig crack.

Bir dal çatırtısı duydum.

I didn't crack any jokes.

Ben hiç şaka yapmadım.

-Look, just crack this. -[stick cracks]

Bakın, böyle kırıyorsunuz.

Are you smoking crack or something?

Kokain mi yoksa başka bir şey mi içiyorsun?

Tom opened the door a crack.

Tom kapıyı birazcık araladı.

Tom opened the window a crack.

Tom pencereyi birazcık araladı.

This ice is going to crack.

Bu buz çatlayacak.

There's a crack in my windshield.

Ön camımda bir çatlak var.

There's a crack in this cup.

Bu bardakta bir çatlak var.

There's a crack in this wall.

Bu duvarda bir çatlak var.

Do you use cocaine or crack?

Toz ya da taş kokain kullanıyor musunuz?

Can this windshield crack be fixed?

Bu ön cam çatlağı düzeltilebilir mi?

The ice is too hard to crack.

Buz çatlamak için çok sert.

The ice will crack under your weight.

Buz senin ağırlığın altında çatlar.

Tom left the door open a crack.

Tom kapıyı biraz aralık bıraktı.

Tom nudged the door open a crack.

Tom kapıyı iterek birazcık araladı.

Don't crack a nut with a sledgehammer.

Bir balyoz ile ceviz kırma.

There was a crack in the mirror.

Aynada bir çatlak var.

Could you please crack open a window?

Lütfen pencereyi birazcık aralar mısın?

He stopped up the crack with putty.

Çatlağı macunla tıkadı.

Tom saw a crack in the wall.

Tom duvarda bir çatlak gördü.

There's a big crack in the wall.

Duvarda büyük bir çatlak var.

I'll take another crack at it later.

Sonra bir daha şansımı denerim.

Yanni fixed the windshield crack very quickly.

Yanni, ön cam çatlağını çok çabuk düzeltti.

If not, you will be hurt to crack

değilse çattırt diye kırılıverirsin

These things are coming right into that crack.

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

Tom woke up at the crack of dawn.

- Tom sabahın köründe uyandı.
- Tom sabahın ilk ışığında uyandı.
- Tom şafak sökümünde uyandı.

We have to crack down on illegal trading.

Yasa dışı ticaret üzerine sert önlemler almak zorundayız.

Toronto's mayor was caught on tape smoking crack.

Toronto'nun belediye başkanı bantta kokain içerken yakalandı.

I got up at the crack of dawn.

Şafak sökümünde kalktım.

Have you got something to crack these nuts?

Bu fındıkları kıracak bir şeyin var mı?

Is a crevasse, or a crack in the ice.

buz yarığı veya buzda bir çatlak olabilir.

All it takes is a crack to get started.

Başlamak için tek gereken bir çatlak.

They can shove their noses into a small crack.

Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.

Gas was escaping from a crack in the pipe.

Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.

You don't need a sledgehammer to crack a nut.

Vur deyince öldürmeye gerek yok.

- We have to set off at the crack of dawn tomorrow.
- We have to leave at the crack of dawn tomorrow.

Yarın sabahın köründe gitmek zorundayız.

I'm afraid I have a crack in my right arm.

Korkarım sağ kolumda bir çatlak var.

Tom wakes up at the crack of dawn every day.

Tom her gün tan ağarırken kalkar.

- I'm not cracking your mugs.
- I don't crack your mugs.

Ben senin bardaklarını kırmıyorum.

It is harder to crack a prejudice than an atom.

- Önyargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur
- Ön yargıyı parçalamak bir atomu parçalamaktan daha zordur.

Would you like to take a crack at the job?

İşte son bir girişimde bulunmak ister misin?

Yanni needs to reapply some resin to the windshield crack.

Yanni'nin ön cam çatlağına yeniden biraz reçine sürmesi gerekiyor.

There's a crack in the cup so the contents are leaking.

Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.

Don't pour hot water into the glass or it will crack.

Camın içine sıcak su dökmeyin yoksa cam çatlar.

And thank God she managed to get really deep in that crack.

Çok şükür, o çatlağın derinliklerine inmeyi başardı.

Tom opened the door a crack to let in some fresh air.

Tom içeriye biraz temiz hava girmesi için kapıyı biraz açtı.

It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands.

Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.

After that, the Chinese really started to crack down harder on the Uighurs.

Ondan sonra, Çinliler gerçekten Uygurlara daha da sertleşmeye başladı.

Like "Hey Mama," "Celebration," and "Crack Music." On these tracks he's not really

Hey Mama, Celebration ve Crack Music şarkılarında. Bu şarkılarında

In order to get the coconut milk, you must first crack the coconut open.

Hindistan cevizi sütü almak için öncelikle hindistan cevizini kırarak açmalısın.

Tom opened the window a crack to let in a bit of fresh air.

Tom içeriye temiz hava girdirmek için pencereyi birazcık açtı.

After a spell on the staff of General Hoche, he joined General Lefebvre’s crack vanguard

General Hoche'nin kadrosuna yaptığı bir büyüden sonra, General Lefebvre'nin crack öncü

She can pour herself through a tiny little crack. And the crab seems to sense her

Kendini küçücük bir çatlaktan sokabiliyor. Yengeç onu hisseder gibi oldu

There was a crack in my tennis racket, so I sent it out to be repaired.

Benim tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamir edilmesi için dışarıya gönderdim.

Turn off the oven, crack open the oven door and let the Pavlova cool for one hour.

Fırını kapatın, fırın kapağını birazcık aralayın ve tatlının bir saat soğumasına izin verin.

- You don't need a sledgehammer to crack a nut.
- You don't bring a gun to a knife fight.

Vur deyince öldürmeye gerek yok.