Translation of "Compared" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Compared" in a sentence and their turkish translations:

- I am fortunate compared with him.
- I'm fortunate compared to him.

Ona kıyasla şanslıyım.

Prices compared to other states.

değerinin değeri daha fazla olduğu bir eyalet.

I'm fortunate compared to him.

Ona kıyasla şanslıyım.

I compared notes with Tom.

Tom'la görüş alışverişinde bulundum.

We're children compared to you.

Sizinle karşılaştırıldığında biz çocuğuz.

I'm fortunate compared to Tom.

Tom'la kıyaslandığında ben şanslıyım.

I'm fortunate compared with Tom.

Tom'la karşılaştırıldığında ben şanslıyım.

- Compared to her, I am very impractical.
- Compared to her, I'm very impractical.

Ona göre, çok elverişsizim.

This is nothing compared to that.

Bu, onunla kıyaslanamaz bile.

compared to its oil-rich neighbors?

yüksek yaşam standardını nasıl başardı?

We compared his work with hers.

Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.

The poet compared death to sleep.

Şair ölümü uykuya benzetti.

Death is often compared to sleep.

Ölüm genellikle uykuyla karşılaştırılır.

I compared my car with his.

Arabamı onunkiyle karşılaştırdım.

London is large, compared with Paris.

Londra Paris ile karşılaştırıldığında büyüktür.

I am fortunate compared with him.

Onunla karşılaştırıldığında şanslıyım.

I'm often compared to my brothers.

Ben sık sık erkek kardeşlerimle karşılaştırılırım.

Tom compared his answers with Mary's.

Tom cevaplarını Mary'ninki ile karşılaştırdı.

I'm very young compared to Tom.

Tom'a kıyasla çok gencim.

- As compared with his father, he is lacking in depth.
- Compared to his father, he is shallow.
- Compared to his father, he lacks insight.

Babasıyla karşılaştırıldığında, basiretten yoksundur.

Hokkaido is very cold compared with Kyushu.

Kyushu ile karşılaştırılırsa Hokkaido çok soğuktur.

When compared to Paris, London is large.

Paris'le karşılaştırıldığında, Londra büyüktür.

He compared the imitation with the original.

O, taklitini orijinali ile karşılaştırdı.

Our problems are nothing compared to hers.

- Bizim sorunlarımız onunkine kıyasla hiçbir şey.
- Onunki ile karşılaştırıldığında bizim sorunlarımız önemsiz.

Life is often compared to a journey.

Hayat çoğu zaman bir yolculukla karşılaştırılır.

I compared this picture with that picture.

Bu resmi şu resimle karşılaştırdım.

Your achievements cannot be compared with mine.

Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.

Compared to yours, my car is small.

Seninkiyle karşılaştırınca benim arabam küçük.

Life is often compared with a voyage.

Hayat çoğu kez bir yolculukla karşılaştırılır.

My feet are small compared to yours.

Ayaklarım seninkilere kıyasla küçük.

They compared it with the old car.

Onlar onu eski arabayla karşılaştırdılar.

Life is often compared to a voyage.

Hayat çoğu kez bir yolculukla karşılaştırılıyor.

Our problems are nothing compared to Tom's.

Bizim sorunlarımız Tom'unki ile karşılaştırıldığında hiçbir şey.

This was quite primitive compared to that.

Bu ona kıyasla oldukça ilkeldi.

Compared to tigers, bears are nice animals.

Kaplanlarla karşılaştırıldığında, ayılar güzel hayvanlardır.

Compared with yours, my car is small.

Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.

Your problems are nothing compared to mine.

Sizin sorunlarınız benimkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.

Tom's problems are nothing compared to Mary's.

Tom'un sorunları Mary'ninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.

Compared to him, I'm only a beginner.

Onun yanında, sadece bir acemiyim.

Compared with him, she is very noisy.

- Onunla karşılaştırıldığında çok gürültücüydü.
- Onunla kıyasla çok gürültücüydü.

I look young compared to my husband.

Kocamla karşılaştırıldığında genç görünüyorum.

What am I, compared to the universe?

Evrenle karşılaştırıldığında ben neyim ki?

compared to a similar period the year before.

kıyaslanan benzer dönem sadece bir yıl öncesiydi.

Nothing is to be compared to its beauty.

Hiçbir şey onun güzelliği ile karşılaştırılamaz.

He compared his car to the new model.

Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.

Tom shouldn't have compared his teacher to Hitler.

Tom öğretmenini Hitler ile karşılaştırmamalıydı.

Compared to our house, yours is a palace.

Bizim evle karşılaştırıldığında, seninki bir saray.

Compared to our house, yours is a mansion.

Bizim evle karşılaştırıldığında, sizinki bir konak.

A book can be compared to a friend.

Bir kitap bir arkadaşla kıyaslanabilir.

Compared to you, Tom is just a kid.

Sana nazaran, Tom sadece bir çocuk.

Compared to his brother, he's not so wise.

Erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında, o çok akıllı değil.

Compared with her sister, she isn't very punctual.

Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.

Compared to our house, his is a palace.

Bizim evle karşılaştırıldığında, onunki bir saray.

Compared to yesterday, the weather is better today.

Düne nazaran bugün hava daha güzel.

Compared to your feet, my feet are smaller.

Ayaklarınızla karşılaştırıldığında, benim ayaklarım daha küçük.

I am often compared to my older brother.

Ben sık sık ağabeyimle karşılaştırılırım.

All my pains are nothing compared to yours.

Benim acılarım seninkine nazaran hiçbir şey.

The earth is small compared with the sun.

Güneşle karşılaştırıldığında dünya küçüktür.

- In comparison with Tokyo, London is small.
- Compared to Tokyo, London is small.
- London is small compared to Tokyo.

Londra, Tokyo'ya kıyasla küçüktür.

A cat may be compared to a small tiger, and a tiger may also be compared to a large cat.

Bir kedi küçük bir kaplan ile karşılaştırılabilir ve bir kaplan aynı zamanda büyük bir kedi ile karşılaştırılabilir.

But small compared to what you’ve gained from me!

ama benden kazandığın kadar küçük!

After the exam we compared the answers we'd written.

Sınavdan sonra, verdiğimiz cevapları karşılaştırdık.

Compared with his brother, he is not so intelligent.

O erkek kardeşiyle karşılaştırıldığında, o kadar zeki değil.

The teacher compared my poem with one of his.

Öğretmen benim şiirimi onunkilerden biri ile karşılaştırdı.

My parents treat me unfairly compared to my brother.

Erkek kardeşimle karşılaştırıldığında ebeveynlerim bana insafsızca davranıyor.

The computer is often compared to the human brain.

Bilgisayar sıklıkla insan beyniyle karşılaştırılır.

They compared the new car with the old one.

Yeni arabayı eskisiyle karşılaştırdılar.

Reading a book can be compared to a journey.

Kitap okumak yolculuk yapmaya benzer.

The teacher compared my poem with a fellow student's.

Öğretmen benim şiirimi bir arkadaş öğrencininki ile karşılaştırdı.

A computer is often compared to a human brain.

Bir bilgisayar, genellikle bir insan beyni ile karşılaştırılır.

Compared to our house, his is virtually a palace.

Bizim evimizle karşılaştırıldığında, onunki neredeyse bir saray.

Compared with his brother, he is a poor athlete.

Erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında o kötü bir atlet.

Compared with the English, we are too near-sighted.

İngilizlerle karşılaştırıldığında biz çok miyobuz.

Life has often been compared to climbing a mountain.

Hayat çoğu zaman bir dağa tırmanmakla karşılaştırılmıştır.

So they compared Dreyfus's handwriting to that on the memo

Dreyfus'un el yazısını kâğıttakiyle karşılaştırdılar

That one observer compared them  to the Imperial Guard itself.

ki, bir gözlemci onları İmparatorluk Muhafızlarının kendisiyle karşılaştırdı.

Below two degrees Celsius compared to pre-industrial values. However,

. Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülke yükümlülüklerinden vazgeçti ve

Nitros, compared to the pre-industrial era. Countries are sinking.

için yüzde yirmi üç . Ülkeler batıyor. Küresel ısınma nedeniyle her geçen gün artan sıcaklıklar

Compared with last year, this year's crops are much better.

Geçen yılla karşılaştırıldığında bu yılın ürünleri çok daha iyi.

Compared to New York, Tokyo is a much safer place.

New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.

A bear is a friendly beast compared to a tiger.

Bir ayı bir kaplanla karşılaştırıldığında bir dost canavardır.

Reading a book can be compared to making a journey.

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.

Spring has come later this year compared with last year.

Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.

Compared to you, I'm only a beginner at this game.

Seninle karşılaştırıldığında, ben bu oyunda sadece bir acemiyim.

Compared with America or China, Japan is a small country.

Amerika veya Çin ile kıyaslandığında, Japonya küçük bir ülke.

Look at the size of Africa as compared to Greenland.

Grönland'a kıyasla Afrika'nın büyüklüğüne bakın.

Spring has come early this year compared with last year.

Geçen yılla karşılaştırıldığında, bahar bu yıl erken geldi.

compared to other things that you could be doing in school."

okulda yabancı dil görmek zaman kaybı.''

Compared with those in America, Japanese marriages rarely end in divorce.

Amerika'dakilere nazaran japon evlilikleri çok nadir biter.

Compared with the old model, this is far easier to handle.

Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.