Translation of "Chose" in Turkish

- Tom chose well.
- Tom chose wisely.

Tom iyi seçti.

- Who chose those colors?
- Who chose those colours?

Kim bu renkleri seçti?

- Tom chose the colors.
- Tom chose the colours.

Tom renkleri seçti.

Tom chose wisely.

Tom akıllıca seçti.

I chose one.

Ben birini seçtim.

Who chose you?

Kim seni seçti?

I chose well.

Ben iyi seçtim.

You chose wisely.

Akıllıca seçtiniz.

Okay, we chose it.

Tamam, seçimi yaptık.

We chose this one.

Biz bunu seçtik.

I chose another path.

Ben başka bir yol seçtim.

Tom chose the wine.

Tom şarap seçti.

She chose a hat.

O bir şapka seçti.

I chose these shoes.

Ben bu ayakkabıları seçtim.

We chose to drive.

- Biz araba kullanmayı seçtik.
- Biz arabayla gitmeyi seçtik.

Tom chose to wait.

Tom beklemeyi seçti.

Tom chose to leave.

Tom terk etmeyi seçti.

Tom chose to stay.

Tom kalmayı seçti.

Tom chose to quit.

Tom bırakmayı seçti.

Mother chose this curtain.

Annem bu perdeyi seçti.

Koko chose the tree.

Koko, ağacı seçti.

I chose dual nationality.

Çifte vatandaşlığı seçtim.

Tom chose to fight.

Tom dövüşmeyi seçti.

I chose to wait.

Beklemeyi seçtim.

I chose the wine.

Şarabı seçtim.

I chose to resign.

Ben istifa etmeyi seçtim.

I chose the colors.

Renkleri seçtim.

Which would you chose?

Hangisini seçerdin?

Who chose this gift?

Bu hediyeyi kim seçti.

Tom chose a hat.

Tom bir şapka seçti.

I chose to stay.

Kalmayı seçtim.

Tom chose to walk.

Tom yürümeyi seçti.

- Tom chose his words carefully.
- Tom chose his words with care.

Tom sözlerini dikkatle seçti.

- I wonder why they chose them.
- I wonder why they chose her.

Onların neden onları seçtiğini merak ediyorum.

We chose three exercises completed

Bir hafta sürede tamamlanan

She chose the red dress.

O kırmızı elbiseyi seçti.

He chose his words carefully.

O, sözlerini dikkatlice seçti.

We chose John as captain.

- John'u kaptan olarak seçtik.
- Biz kaptan olarak John'u seçtik.

He chose a good wife.

O, iyi bir karı seçti.

They chose Peter as captain.

Onlar Peter'i kaptan olarak seçtiler.

I chose between two options.

İki seçenekten birini seçtim.

I chose to study stenography.

Ben stenografi okumayı seçtim.

I chose the wrong approach.

Yanlış yaklaşımı seçtim.

You chose a good one.

Sen iyi birini seçtin.

He chose them at random.

O rastgele onları seçti.

I chose the wrong answer.

Yanlış cevabı seçtim.

I chose the wrong one.

- Yanlış olanı seçtim.
- Yanlışı seçtim.

I chose not to leave.

Gitmemeyi tercih ettim.

They chose me for that.

Onun için beni seçtiler.

We chose Tom as captain.

Biz Tom'u kaptan olarak seçtik.

Tom chose not to respond.

Tom yanıt vermemeyi seçti.

I chose to come here.

Buraya gelmeyi seçtim.

Layla chose to do that.

Leyla onu yapmayı seçti.

Tom chose to do that.

Tom bunu yapmayı seçti.

I chose to do that.

Onu yapmayı seçtim.

Sami chose to kill himself.

Sami kendini öldürmeyi seçti.

Tom chose the wrong path.

Tom yanlış yolu seçti.

Tom chose to forgive Mary.

Tom, Mary'yi affetmeyi seçti.

Sami chose an aisle seat.

- Sami koridora bakan bir koltuğu seçti.
- Sami koridora bakan bir koltuk seçti.

- The students chose her chairman.
- The students chose her to be the chairman.

Öğrenciler onu başkan seçtiler.

- Which one do you think she chose?
- Which one do you think he chose?

Onun hangisini seçeceğini düşünüyorsun?

Okay. So, you chose the flowers.

Pekâlâ. Çiçeği seçtiniz.

They chose him for their leader.

Onlar onu liderleri olarak seçtiler.

I chose him a nice tie.

Ona güzel bir kravat seçtim.

They chose him as their representative.

Onu temsilcileri olarak seçtiler.

Which do you think she chose?

Sizce o hangisini seçti?

They chose Tom as their leader.

Tom'u kendilerine lider seçtiler.

She chose a light blue dress.

O açık mavi bir elbise seçti.

We chose John to be captain.

John'u kaptan olması için seçtik.

He chose every word with care.

O her kelimeyi dikkatle seçti.

I wonder why they chose Tom.

Onların neden Tom'u seçtiğini merak ediyorum.

I wonder why they chose her.

Onların neden onu seçtiğini merak ediyorum.

He chose to be operated on.

Ameliyat edilmeye karar verdi.

You chose this job yourself, right?

Bu işi kendin seçtin, değil mi?

I chose to ignore the problem.

Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.

Tom chose to ignore Mary's remarks.

Tom, Mary'nin sözlerini görmezden gelmeyi tercih etti.

I wonder why they chose him.

Onların neden onu seçtiğini merak ediyorum.

Tom chose not to have surgery.

Tom ameliyat olmamayı tercih etti.

Which do you suppose she chose?

Onun hangisini seçtiğini düşünüyorsun?

On election day, voters chose Nixon.

Seçim günü, seçmenler Nixon'u seçti.

Tom chose Mary for the job.

Tom, iş için Mary'yi seçti.

Tom chose to live in Boston.

Tom Boston'da yaşamayı seçti.

Tom chose to ignore Mary's comment.

Tom Mary'nin yorumunu görmezlikten geldi.

Tom chose to go work alone.

Tom işe yalnız gitmeyi seçti.

Tom chose not to drive home.

Tom eve arabayla gitmemeyi seçti.

We chose Tom to be captain.

Biz Tom'u kaptan olarak seçtik.

Tom chose a book to read.

Tom okumak için bir kitap seçti.

Fadil chose to reveal the truth.

Fadil gerçeği açıklamayı seçti.

Layla chose not to have kids.

Leyla çocuk sahibi olmayı seçti.

Sami chose Layla over the band.

Sami grup için Leyla'yı seçti.

Tom chose music as a career.

Tom bir kariyer olarak müzik seçti.

Tom chose to go to Boston.

Tom Boston'a gitmeyi seçti.

Tom chose not to do that.

Tom onu yapmamayı seçti.

Sami chose the path of Islam.

Sami İslam yolunu seçti.

I chose not to do that.

Onu yapmamayı seçtim.

Tom chose to live in Australia.

Tom Avustralya'da yaşamayı seçti.

Sami chose to convert to Islam.

Sami İslam'ı seçti.