Translation of "Brush" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Brush" in a sentence and their turkish translations:

Brush your teeth.

Dişlerini fırçala.

Where's my brush?

Fırçam nerede?

Brush your hair.

Saçını fırçala.

She bought a hair brush and a tooth brush.

Bir saç fırçası ve bir diş fırçası aldı.

- Go brush your teeth.
- Go and brush your teeth.

Git ve dişlerini fırçala.

Brush your teeth clean.

Dişlerini temiz fırçala.

Just brush your hair.

Sadece saçınızı fırçalayın.

Go brush your teeth.

Git dişlerini fırçala.

I brush her teeth.

Onun dişlerini fırçalıyorum.

Go brush your hair.

Saçını fırçalamaya git.

Brush your teeth well.

Dişlerinizi iyi fırçalayın.

Don't brush me off.

Beni başından atma.

Always brush your teeth.

- Her zaman dişlerini fırçala.
- Dişlerini hep fırçala.

- Taro, go and brush your teeth.
- Taro, go brush your teeth.

Taro, git ve dişlerini fırçala.

- Brush your teeth after each meal.
- Brush your teeth after every meal.

Her yemekten sonra dişlerini fırçala.

- I have to brush my teeth.
- I've got to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak zorundayım.

Brush your teeth after eating.

Yemek yedikten sonra dişlerinizi fırçalayın.

Did you brush your teeth?

Dişlerini fırçaladın mı?

I don't brush their hair.

Ben onların saçını taramam.

Brush your teeth after meals.

Yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalayın.

Can I borrow your brush?

Fırçanı ödünç alabilir miyim?

The boys brush their teeth.

- Çocuklar dişlerini fırçalıyorlar.
- Oğlanlar dişlerini fırçalıyorlar.

Remember to brush your teeth.

Dişlerini fırçalamayı hatırla.

Now go brush your teeth.

Şimdi dişini fırçalamaya git.

Brush your teeth every day.

Her gün dişlerini fırçala.

Taro, go brush your teeth.

Taro, git dişlerini fırçala.

You should brush your hair.

Saçını taramalısın.

Did you already brush your teeth?

Dişlerini fırçaladın mı?

I have to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak zorundayım.

Brush your teeth after each meal.

Her yemekten sonra dişlerini fırçala.

I brush my teeth every morning.

Her sabah dişlerimi fırçalarım.

Paint this room with a brush.

Bu odayı fırçayla boya.

I'm going to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalayacağım.

I'd like to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak isterim.

I brush my teeth every day.

Her gün dişlerimi fırçalarım.

Brush your teeth after every meal.

Her yemekten sonra dişlerini fırçala.

Tom began to brush his teeth.

Tom dişlerini fırçalamaya başladı.

I brush my teeth after breakfast.

Kahvaltıdan sonra dişlerimi fırçalarım.

I brush my teeth after eating.

Yemek yedikten sonra dişlerimi fırçalarım.

Where can I buy a brush?

Nereden bir fırça satın alabilirim?

I have to brush my hat.

Ben şapkamı fırçalamak zorundayım.

Don't forget to brush your teeth.

- Dişlerini fırçalamayı unutma.
- Dişlerinizi fırçalamayı unutmayın.

She gave him the brush off.

Onu başından savdı.

I must brush my back teeth.

Arka dişlerimi fırçalamalıyım.

I want to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak istiyorum.

I need to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamalıyım.

Tom has to brush his teeth.

Tom dişlerini fırçalamak zorunda.

- Brush your teeth twice a day at least.
- Brush your teeth at least twice a day.

Günde en az iki kez dişlerinizi fırçalayın.

- She bought a hair brush and a tooth brush.
- She bought a hairbrush and a toothbrush.

O bir saç fırçası ve bir diş fırçası aldı.

Brush your teeth clean after each meal.

Yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalayın.

She gave my shoes a quick brush.

O ayakkabılarımı çabucak fırçaladı.

You should brush up on your Spanish.

İspanyolcanı tazelemen gerekir.

I want to brush up my English.

İngilizce bilgimi tazelemek istiyorum.

This brush is made from camel hair.

Bu fırça deve kılından yapılmış.

Brush your teeth before going to bed.

Yatmaya gitmeden önce dişlerini fırçala.

He knows how to brush his teeth.

O, dişlerini nasıl fırçalayacağını biliyor.

How often do you brush your teeth?

Ne sıklıkta dişlerini fırçalarsın?

They brush their teeth twice a day.

Onlar günde iki defa dişlerini fırçalarlar.

I brush my teeth twice a day.

- Dişlerimi günde iki kez fırçalarım.
- Günde iki kez dişlerimi fırçalarım.
- Günde iki defa dişlerimi fırçalarım.

I brush my teeth with a toothbrush.

Ben bir diş fırçası ile dişlerimi fırçalarım.

Wait up. I'll go brush my teeth.

Bekle. Dişlerimi fırçalayacağım.

Ken wishes to brush up his English.

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.

Tom had a close brush with death.

Tom ölümle burun buruna geldi.

Brush off the dust from your shoes.

Ayakkabılarınızın tozunu fırçalayın.

One should brush one's teeth every day.

Biri her gün dişlerini fırçalamalı.

Brush your teeth and go to bed.

Dişlerini fırçala ve yatmaya git.

I painted this room with a brush.

Bu odayı bir fırçayla boyadım.

- She scrubbed the kitchen floor with a brush.
- She scrubbed the floor of the kitchen with a brush.

O bir fırçayla mutfağın zeminini fırçaladı.

- Brush your teeth properly before going to bed.
- Don't forget to brush your teeth before going to bed.

Yatmadan önce dişlerini fırçalamayı unutma.

She scrubbed the kitchen floor with a brush.

O bir fırça ile mutfak zeminini temizledi.

I brush my teeth; I comb my hair.

Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.

Brush your teeth twice a day at least.

Dişlerini günde en az iki kez fırçala.

The children are pretending to brush their teeth.

Çocuklar dişlerini fırçalıyormuş gibi yapıyorlar.

I would like to brush up my English.

İngilizcemi tazelemek istiyorum.

You guys need to go brush your teeth!

Siz çocuklar dişlerinizi fırçalamaya gitmelisiniz!

Many people don't brush their teeth after lunch.

Birçok insan öğlen yemeğinden sonra dişlerini fırçalamaz.

I always brush my teeth after eating sweets.

Ben her zaman tatlı yedikten sonra dişlerimi fırçalarım.

This shampoo comes with a nice hair brush.

Bu şampuan güzel bir saç fırçası ile birlikte gelir.

You should brush your teeth after every meal.

Her öğünden sonra dişlerini fırçalamalısın.

Do you brush your teeth after every meal?

Her yemekten sonra dişlerini fırçalar mısın?

Brush your teeth at least twice a day.

Günde en az iki kez dişlerinizi fırçalayın.

Tom told his children to brush their teeth.

Tom çocuklarına dişlerini fırçalamasını söyledi.

It is important to brush ones teeth every day.

Birinin dişlerini her gün fırçalaması önemlidir.

No matter how sleepy you are, brush your teeth.

Ne kadar uykulu olursan ol, dişlerini fırçala.

I like to brush my teeth with this toothpaste.

Bu diş macunuyla dişimi fırçalamayı severim.

I always brush my coat when I come home.

Ben eve geldiğimde ceketimi hep fırçalarım.

I don't always brush my teeth after I eat.

Yemek yedikten sonra her zaman dişlerimi fırçalamam.

Tom and Mary are tarred with the same brush.

Tom ve Mary aynı yolun yolcusudur.

I try to brush my teeth after every meal.

Her yemekten sonra dişlerimi fırçalamaya çalışıyorum.

Sami went to the bathroom to brush his teeth.

Sami dişlerini fırçalamak için banyoya gitti.