Translation of "Briefcase" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Briefcase" in a sentence and their turkish translations:

Where's my briefcase?

Evrak çantam nerede?

Empty your briefcase.

Evrak çantanızı boşaltın.

- I have lost my briefcase.
- I've lost my briefcase.

Evrak çantamı kaybettim.

Pick up your briefcase.

Çantanızı alın.

Tom unlocked his briefcase.

Tom evrak çantasını açtı.

Is that your briefcase?

O senin evrak çantan mı?

Hand me the briefcase.

Bana çantayı ver.

Go grab your briefcase.

Git çantanı al.

I forgot my briefcase.

Evrak çantamı unuttum.

Tom opened his briefcase.

Tom çantasını açtı.

Tom closed his briefcase.

- Tom çantasını kaybetti.
- Tom evrak çantasını kapattı.

Is this your briefcase?

Bu senin çantan mı?

This is Tom's briefcase.

Bu Tom'un evrak çantası.

What's in the briefcase?

Valizin içinde ne var?

Who took my briefcase?

Evrak çantamı kim aldı?

I only have this briefcase.

Yalnızca bu evrak çantam var.

Tom is carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşıyor.

Did Tom get the briefcase?

Tom evrak çantasını aldı mı?

Tom handed Mary the briefcase.

Tom Mary'ye evrak çantasını uzattı.

Tom looked in his briefcase.

Tom evrak çantasına baktı.

I need a leather briefcase.

Bir deri evrak çantasına ihtiyacım var.

Is that black briefcase yours?

O siyah evrak çantası senin mi?

Tom escaped with the briefcase.

Tom evrak çantası ile kaçtı.

Tom wasn't carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşımıyordu.

Tom isn't carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşımıyor.

I can't find my briefcase.

Çantamı bulamıyorum.

- I left my briefcase in the bus.
- I left my briefcase on the bus.

Evrak çantamı otobüste bıraktım.

His briefcase was filled with water.

Onun evrak çantası suyla doluydu.

My briefcase is full of papers.

Evrak çantam kağıtlarla doludur.

Tom closed his briefcase and left.

Tom evrak çantasını kapattı ve gitti.

Tom was carrying a leather briefcase.

Tom deri bir evrak çantası taşıyordu.

Tom grabbed his briefcase and left.

Tom çantasını aldı ve gitti.

Will that briefcase hold many books?

O evrak çantası birçok kitap alır mı?

Tom carries a briefcase to work.

Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.

My initials are on my briefcase.

Benim ismimin baş harfleri benim evrak çantasının üstünde.

I made him carry the briefcase.

Ben ona evrak çantasını taşıttım.

The notebook is in the briefcase.

- Okul defteri, çantanın içinde.
- Dizüstü bilgisayar, çantanın içinde.

Is that briefcase Tom's or yours?

O evrak çantası Tom'un mu yoksa senin mi?

I have aspirin in my briefcase.

Evrak çantamda aspirinim var.

The money was stolen from his briefcase.

Para evrak çantasından çalındı.

Tom keeps a gun in his briefcase.

Tom çantasında bir silah bulunduruyor.

I left my briefcase on the bus.

Çantamı otobüste bıraktım.

I'm going back to get my briefcase.

Evrak çantamı almak için geri gidiyorum.

Tom entered the room carrying a briefcase.

Tom bir evrak çantası taşıyarak odaya girdi.

Tom put his briefcase behind his desk.

Tom evrak çantasını masasının arkasına koydu.

Tom put his things in his briefcase.

Tom eşyalarını çantasına koydu.

I am looking for a leather briefcase.

Deri bir evrak çantası arıyorum.

My briefcase was nowhere to be found.

Evrak çantam hiçbir yerde bulunamadı.

Tom left the house with his briefcase.

Tom evrak çantasıyla birlikte evden ayrıldı.

Tom left his briefcase on his desk.

Tom çantasını masasının üstüne bıraktı.

Tom left his briefcase on the subway.

Tom çantasını metroda bıraktı.

Tom put the book in his briefcase.

Tom kitabı evrak çantasına koydu.

Tom didn't know what was in the briefcase.

Tom çantada ne olduğunu bilmiyordu.

Tom was carrying a briefcase full of cash.

Tom para dolu bir çanta taşıyordu.

Tom took a book out of his briefcase.

Tom çantasından bir kitap çıkardı.

Tom took a clipboard out of his briefcase.

Tom evrak çantasından bir klipsli kağıt altlığı çıkardı.

- Is this your briefcase?
- Is this your bag?

Bu senin çantan mı?

Tom put his notes back into his briefcase.

Tom notlarını evrak çantasına geri koydu.

Tom closed his briefcase and handed it to Mary.

Tom çantasını kapattı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom grabbed his briefcase and headed for the door.

Tom çantasını tuttu ve kapıya doğru yöneldi.

I need to get something out of my briefcase.

Evrak çantamdan bir şey çıkarmam gerekiyor.

Tom had a bottle of poison in his briefcase.

Tom'un çantasında bir şişe zehir vardı.

Tom put the large manila envelope into his briefcase.

Tom çantasına büyük bir zarf koydu.

Tom was wearing a suit and carrying a briefcase.

Tom bir takım elbise giyiyordu ve bir evrak çantası taşıyordu.

I checked my briefcase and umbrella in the cloakroom.

Vestiyerde evrak çantamı ve şemsiyemi kontrol ettim.

- I really wish I knew where Tom put my briefcase.
- I really wish that I knew where Tom put my briefcase.

Keşke gerçekten Tom'un çantamı nereye koyduğunu bilsem.

I saw him coming with his briefcase under his arm.

Onu, kolunun altında evrak çantası ile gelirken gördüm.

Tom got Mary's file and put it in his briefcase.

Tom Mary'nin dosyasını aldı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom picked up John's briefcase and handed it to him.

Tom John'un çantasını aldı ve onu ona uzattı.

This really is a nice-looking briefcase, but it's expensive.

Bu valiz güzel mi güzel, fakat pahalı.

Tom closed his notebook and put it in his briefcase.

Tom not defterini kapattı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom showed Mary the money he had in his briefcase.

Tom, Mary'ye evrak çantasındaki parayı gösterdi.

Tom put his briefcase on the seat next to him.

Tom çantasını yanındaki koltuğa koydu.

Tom put his briefcase on the table and unlocked it.

Tom çantasını masaya koydu ve onun kilidini açtı.

Tom gathered his papers and put them in his briefcase.

Tom evraklarını topladı ve onları çantasına koydu.

I folded the newspaper and put it into my briefcase.

Gazeteyi katladım ve evrak çantama koydum.

Something you might want to consider buying is a new briefcase.

Almayı yeniden düşünmek isteyebileceğin şey yeni bir evrak çantası.

Tom put his briefcase on the floor next to his desk.

Tom çantasını masasının yanında yere koydu.

Tom picked up his stuff and put it in his briefcase.

Tom eşyasını topladı ve onu çantasına koydu.

Tom dumped the contents of his briefcase out on the table.

Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.

Tom opened his briefcase and pulled out a couple of documents.

Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.

Tom took a magazine out of his briefcase and began reading it.

Tom evrak çantasından bir dergi çıkardı ve onu okumaya başladı.

What kind of briefcase do you want me to buy for you?

Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?

"How did you fit a briefcase into your pocket?!" the woman asked, stunned.

Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.

"I mean... my life," Dima said. "Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase."

"Yani hayatım..." dedi Dima, "Bu çantada zaten 3 milyon Belarus Rublesi var."

Tom took an envelope out of his briefcase and handed it to Mary.

Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.

Tom took some papers out of his briefcase and showed them to Mary.

Tom evrak çantasından bazı kağıtlar çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.

Tom took the bottle of Scotch from his briefcase and handed it to Mary.

Tom çantasından İskoç şişesini çıkardı onu Mary'ye uzattı.

- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.

Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.