Examples of using "Briefcase" in a sentence and their turkish translations:
Evrak çantam nerede?
Evrak çantanızı boşaltın.
Evrak çantamı kaybettim.
Çantanızı alın.
Tom evrak çantasını açtı.
O senin evrak çantan mı?
Bana çantayı ver.
Git çantanı al.
Evrak çantamı unuttum.
Tom çantasını açtı.
- Tom çantasını kaybetti.
- Tom evrak çantasını kapattı.
Bu senin çantan mı?
Bu Tom'un evrak çantası.
Valizin içinde ne var?
Evrak çantamı kim aldı?
Yalnızca bu evrak çantam var.
Tom bir evrak çantası taşıyor.
Tom evrak çantasını aldı mı?
Tom Mary'ye evrak çantasını uzattı.
Tom evrak çantasına baktı.
Bir deri evrak çantasına ihtiyacım var.
O siyah evrak çantası senin mi?
Tom evrak çantası ile kaçtı.
Tom bir evrak çantası taşımıyordu.
Tom bir evrak çantası taşımıyor.
Çantamı bulamıyorum.
Evrak çantamı otobüste bıraktım.
Onun evrak çantası suyla doluydu.
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
Tom evrak çantasını kapattı ve gitti.
Tom deri bir evrak çantası taşıyordu.
Tom çantasını aldı ve gitti.
O evrak çantası birçok kitap alır mı?
Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.
Benim ismimin baş harfleri benim evrak çantasının üstünde.
Ben ona evrak çantasını taşıttım.
- Okul defteri, çantanın içinde.
- Dizüstü bilgisayar, çantanın içinde.
O evrak çantası Tom'un mu yoksa senin mi?
Evrak çantamda aspirinim var.
Para evrak çantasından çalındı.
Tom çantasında bir silah bulunduruyor.
Çantamı otobüste bıraktım.
Evrak çantamı almak için geri gidiyorum.
Tom bir evrak çantası taşıyarak odaya girdi.
Tom evrak çantasını masasının arkasına koydu.
Tom eşyalarını çantasına koydu.
Deri bir evrak çantası arıyorum.
Evrak çantam hiçbir yerde bulunamadı.
Tom evrak çantasıyla birlikte evden ayrıldı.
Tom çantasını masasının üstüne bıraktı.
Tom çantasını metroda bıraktı.
Tom kitabı evrak çantasına koydu.
Tom çantada ne olduğunu bilmiyordu.
Tom para dolu bir çanta taşıyordu.
Tom çantasından bir kitap çıkardı.
Tom evrak çantasından bir klipsli kağıt altlığı çıkardı.
Bu senin çantan mı?
Tom notlarını evrak çantasına geri koydu.
Tom çantasını kapattı ve onu Mary'ye uzattı.
Tom çantasını tuttu ve kapıya doğru yöneldi.
Evrak çantamdan bir şey çıkarmam gerekiyor.
Tom'un çantasında bir şişe zehir vardı.
Tom çantasına büyük bir zarf koydu.
Tom bir takım elbise giyiyordu ve bir evrak çantası taşıyordu.
Vestiyerde evrak çantamı ve şemsiyemi kontrol ettim.
Keşke gerçekten Tom'un çantamı nereye koyduğunu bilsem.
Onu, kolunun altında evrak çantası ile gelirken gördüm.
Tom Mary'nin dosyasını aldı ve onu evrak çantasına koydu.
Tom John'un çantasını aldı ve onu ona uzattı.
Bu valiz güzel mi güzel, fakat pahalı.
Tom not defterini kapattı ve onu evrak çantasına koydu.
Tom, Mary'ye evrak çantasındaki parayı gösterdi.
Tom çantasını yanındaki koltuğa koydu.
Tom çantasını masaya koydu ve onun kilidini açtı.
Tom evraklarını topladı ve onları çantasına koydu.
Gazeteyi katladım ve evrak çantama koydum.
Almayı yeniden düşünmek isteyebileceğin şey yeni bir evrak çantası.
Tom çantasını masasının yanında yere koydu.
Tom eşyasını topladı ve onu çantasına koydu.
Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.
Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.
Tom evrak çantasından bir dergi çıkardı ve onu okumaya başladı.
Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?
Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.
"Yani hayatım..." dedi Dima, "Bu çantada zaten 3 milyon Belarus Rublesi var."
Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.
Tom evrak çantasından bazı kağıtlar çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.
Tom çantasından İskoç şişesini çıkardı onu Mary'ye uzattı.
Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.