Examples of using "Booth" in a sentence and their turkish translations:
John Wilkes Booth bir dizüstü bilgisayar taşıdı.
Bilet gişesi her zaman açık değildir.
Sami telefon kulübesinden çıktı.
Şemsiyemi telefon kulübesinde unutmuşum.
Onlar bir oylama standında temsilcilerini seçer.
- Şemsiyemi telefon kulübesinde unuttum.
- Şemsiyemi telefon kulübesinde bırakmışım.
- Şemsiyem telefon kulübesinde kalmış.
Bilet standı nerede?
Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
En yakın telefon kulübesi nerede?
Tom bir köşe standında yalnız oturuyordu, öğle yemeğini yiyordu.
Sonunda telefon kulübesini görünceye kadar koşmaya devam etti.
Tom standa gitti çünkü yazarı görmek istiyor.
Nihayet telefon kulübesini görene kadar koşturdu da koşturdu.
Ben sokağın köşesinde bulunan telefon kulübesindeki telefonu kullanacağım.