Translation of "Beds" in Turkish

beds,

yataklar,

UK intensive care beds

İngiltere yoğun bakım yatak sayısının

They don't make beds.

Onlar yatak yapmazlar.

I don't need beds.

Benim yatağa ihtiyacım yok.

The beds are uncomfortable.

Yataklar rahatsız.

They made their beds.

- Yataklarını yaptılar.
- Yataklarını topladılar.

Tom will make the beds.

Tom yatakları düzeltecek.

They sleep in separate beds.

Onlar ayrı yataklarda uyuyorlar.

I'm not making your beds.

- Yataklarınızı hazırlamıyorum.
- Yataklarınızı yapmıyorum.

- There are many beds in the house.
- There are many beds in the manor.

Çiftliğinde birçok oda bulunmaktadır.

We found the beds quite comfortable.

Biz yatakları oldukça rahat bulduk.

We have space for two beds.

İki yataklık yerimiz var.

King size beds are really big.

Büyük boy yataklar gerçekten büyüktür.

We built bunk beds that flip down.

açılıp kapanan ranzalı yatak inşa ettik.

The room is furnished with two beds.

Oda iki yatakla döşelidir.

I want a room with two beds.

İki yataklı bir oda istiyorum.

There are two beds in my room.

Odamda iki yatak var.

Children often wet their beds at night.

Çocuklar sık sık gece yataklarını ıslatırlar.

Tell the maid to make the beds.

Hizmetçiye yatakları toplamasını söyle.

He was spreading mulch in the flower beds.

O, çiçek yataklarında saman yayıyordu.

I am looking for room with twin beds.

İkiz yataklı oda arıyorum.

Bunk beds are a way to save space.

Ranzalar, alandan kazanmanın bir yoludur.

How many beds are there in the house?

Evde kaç tane yatak var?

The dogs are happy with their new beds.

Köpekler yeni yataklarında mutlular.

How can we go to the beach without beach beds?

Plaj yatağı olmadan nasıl plaja gidebiliriz?

There's no incentive for a hospital to run with less beds.

Hastanelerin daha az yatakla çalışması için herhangi bir teşvik yok.

I have lived in many houses and slept in many beds throughout my life.

Ben hayatım boyunca pek çok evde yaşadım ve pek çok yatakta uyudum.

Tom and Mary booked a room with two beds, but when they arrived at the hotel, there was only one bed.

Tom ve Mary iki yataklı bir oda ayırttı fakat otele vardıklarında sadece bir yatak vardı.