Translation of "Awoke" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Awoke" in a sentence and their turkish translations:

The giant awoke!

Dev uyandı!

She awoke him.

O onu uyandırdı.

Tom awoke at daybreak.

Tom şafakta uyandı.

The climbers awoke before daybreak.

Dağcılar şafaktan önce uyandı.

I awoke on the floor.

Ben yerde uyandım.

I awoke from a dream.

Bir rüyadan uyandım.

The dog awoke to the danger.

Köpek tehlikeye uyandı.

I awoke from a long dream.

Ben uzun bir rüyadan uyandım.

Tom awoke from a deep sleep.

Tom derin bir uykudan uyandı.

Tom awoke in a hospital room.

Tom bir hastane odasında uyandı.

Sami awoke to his mother's screams.

Sami annesinin çığlıklarına uyandı.

When I awoke, it was snowing.

Uyandığımda, kar yağıyordu.

The noise awoke me from my sleep.

Gürültü beni uykumdan uyandırdı.

When she awoke, the family was there.

O uyandığında, aile oradaydı.

- She woke him up.
- She awoke him.

O onu uyandırdı.

I awoke this morning feeling very ill.

Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.

I awoke three times in the night.

Gece üç defa uyandım.

I awoke to find my suitcase gone.

Bavulumun kayıp olduğunu bulmak için uyandım.

She awoke in the middle of the night.

O, gecenin ortasında uyandı.

One day Byron awoke to find himself famous.

Bir gün Byron kendini ünlü bulmak için uyandı.

I awoke one morning and found myself famous.

Bir sabah uyandım ve kendimi ünlü buldum.

When I awoke this morning, I felt hungry.

Bu sabah uyandığımda acıkmıştım.

- I awoke to find it snowing.
- When I awoke, it was snowing.
- When I woke up, it was snowing.

Uyandığımda, kar yağıyordu.

I awoke with a start because of the fire.

Yangından dolayı sıçrayarak uyandım.

Tom awoke to find himself in a strange room.

Tom uyandığında kendini garip bir odada buldu.

I awoke to find everything had been a dream.

Uyandığımda her şeyin bir rüya olduğunu anladım.

I awoke to find a burglar in my room.

Odamda bir hırsız bulmak için uyandım.

Jim awoke and found himself alone in the room.

Jim uyandı ve kendini odada yalnız buldu.

I awoke to find a bird in my room.

Uyandım ve odamda bir kuş buldum.

I awoke to find myself lying on the sofa.

Kendimi koltukta uzanmış bularak uyandım.

Mary awoke Tom in the middle of the night.

Mary gece yarısında Tom'u uyandırdı.

He awoke to find himself in a strange room.

- Uyanınca tanımadığı bir odada bulmuştu kendini.
- Gözünü bilmediği bir odada açtı.

When we awoke, we were adrift on the open sea.

Uyandığımız zaman, açık denizde akıntıya kapılıp sürükleniyorduk.

At first I paid little attention, but slowly my interest awoke.

İlk başta az dikkat ettim ama yavaş yavaş ilgim uyandı.

One day in October, when Sadako awoke, she found her mother crying.

Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesinin ağladığını fark etti.

He awoke to find himself lying on the bed in the hospital.

Uyandığında kendini hastanede bir yatakta yatarken buldu.

After he awoke, he realized that he was on a desert island.

O uyandıktan sonra ıssız bir adada olduğunu fark etti.

- When I awoke, it was snowing.
- When I woke up, it was snowing.

Uyandığımda, kar yağıyordu.

The next day when they awoke, the sun was already high in the sky.

Ertesi gün onlar uyandığında güneş zaten gökyüzünde yükselmişti.

- I awoke three times in the night.
- I woke up three times during the night.

Gece boyunca üç kez uyandım.

- I awoke this morning feeling very ill.
- When I woke up this morning, I felt sick.

Bu sabah uyandığımda, midem bulanıyordu.

Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.

Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.

When Tom awoke, he saw that the fire had gone out and, also, that he was now completely alone. The only sound was the susurration of the bamboo, swaying in the breeze.

Tom uyandığında yangın çıktığını ve ayrıca şimdi tamamen yalnız olduğunu gördü. Tek ses esintiyle sallanan bambunun hışırtısıydı.