Translation of "Arguing" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Arguing" in a sentence and their turkish translations:

- They are arguing.
- They're arguing.

Tartışıyorlar.

Stop arguing.

Tartışmayı kesin.

Everyone started arguing.

Herkes tartışmaya başladı.

They were arguing.

Onlar tartışıyorlardı.

You're arguing semantics.

Anlambilim tartışıyorsunuz.

Tom stopped arguing.

Tom tartışmayı durdurdu.

We're not arguing.

Tartışmıyoruz.

I'm done arguing.

Tartışmayı bitirdim.

I'm not arguing.

Tartışmıyorum.

I hate arguing.

Tartışmaktan nefret ederim.

They're always arguing.

Onlar hep tartışıyorlar.

- What were they arguing about?
- What were you arguing about?

Ne hakkında tartışıyordunuz?

- It's not worth arguing about.
- It isn't worth arguing about.

- Hakkında münakaşa etmeye değmez.
- Hakkında tartışmaya değmez.

- That's not what I am arguing.
- That is not what I am arguing.
- That's not what I'm arguing.
- That is not what I'm arguing.

Benim tartıştığım şey bu değil.

- Stop arguing.
- Don't argue.

- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.

There's no use arguing.

Tartışmanın faydası yok.

Who's Tom arguing with?

Tom kiminle tartışıyor?

I'm tired of arguing.

- Tartışmaktan yorgunum.
- Tartışmaktan bıktım.

Tom is done arguing.

Tom ile tartışıldı.

Stop arguing about money.

Para hakkında tartışmayı bırak.

- It's no use arguing with him.
- It's pointless arguing with him.
- It is no use arguing with him.

Onunla tartışmanın faydası yok.

- There's no use arguing with Tom.
- There's no point arguing with Tom.
- It's no use arguing with Tom.
- There is no point in arguing with Tom.
- There's no point in arguing with Tom.

Tom'la tartışmanın hiçbir anlamı yok.

I'm arguing the exact opposite.

Ben tam tersini savunuyorum.

What were they arguing about?

Onlar ne hakkında tartışıyordu?

Tom is arguing with Mary.

Tom Mary ile tartışıyor.

No one's arguing with you.

Hiç kimse seninle tartışmıyor.

What's the point of arguing?

Tartışmanın amacı nedir?

I love arguing with Tom.

Tom'la tartışmayı seviyorum.

Tom and Mary are arguing.

Tom ve Mary tartışıyor.

I'm not arguing with you.

Seninle tartışmıyorum.

They were arguing about money.

Onlar para hakkında tartışıyorlardı.

Our neighbors are arguing again.

Komşularımız yine tartışıyorlar.

Tom and Mary continued arguing.

Tom ve Mary tartışmaya devam etti.

My parents are constantly arguing.

Ebeveynlerim sürekli tartışıyor.

I'm not arguing with that.

Onunla tartışmıyorum.

Arguing never got anyone anywhere.

- Münakaşa etmek kimseye bir şey kazandırmamıştır.
- Tartışmak kimseyi bir yere vardırmamıştır.

They began arguing over money.

Onlar para üzerine tartışmaya başladı.

I could hear them arguing.

Onların tartıştığını duyabiliyordum.

Tom and Mary resumed arguing.

Tom ve Mary tartışmaya devam ettiler.

I'm too tired of arguing.

Tartışmaktan çok bıktım.

There's no use in arguing.

Tartışmanın faydası yok.

Let's not waste time arguing.

Tartışarak boşa zaman sarf etmeyelim.

I love arguing with them.

Onlarla tartışmayı seviyorum.

I love arguing with him.

Onunla tartışmayı seviyorum.

I love arguing with her.

Onunla tartışmayı seviyorum.

Tom saw his parents arguing.

Tom ebeveynlerinin tartıştıklarını gördü.

It's pointless arguing with him.

Onunla tartışmaya hiç gerek yok.

Tom and Mary started arguing.

Tom ve Mary tartışmaya başladılar.

You're arguing just to argue.

Sadece tartışmak için tartışıyorsun.

There's no arguing with Tom.

Tom'la hiç tartışma yok.

Tom and I started arguing.

Tom ve ben tartışmaya başladık.

Sami and Layla were arguing.

Sami ve Leyla tartışıyorlardı.

Sami was arguing with Layla.

Sami, Leyla ile tartışıyordu.

I hate arguing with Tom.

Tom'la tartışmaktan nefret ediyorum.

What are you arguing about?

- Ne hakkında tartışıyorsun?
- Ne hakkında tartışıyorsunuz?

- It is no use arguing about it.
- It's no use arguing about it.

Onun hakkında tartışmanın faydası yok.

They are always arguing about money.

Her zaman para konusunda tartışıyorlar.

They went on arguing for hours.

Tartışmaya saatlerce devam ettiler.

We are arguing with the neighbors.

Biz komşularla tartışıyoruz.

Tom saw Mary and John arguing.

Tom, Mary ile John'u tartışırlarken gördü.

Tom overheard Mary arguing with John.

Tom Mary'nin John'la tartıştığına kulak misafiri oldu.

I heard Tom arguing with Mary.

Tom'un Mary'yle tartıştığını duydum.

There's no use arguing with Tom.

Tom'la tartışmanın yararı yok.

Tell me what you're arguing about.

Bana ne hakkında tartıştığını söyle.

What were you two arguing about?

Siz ikiniz ne hakkında tartışıyordunuz?

What are you two arguing about?

Siz ikiniz ne hakkında tartışıyorsunuz?

Dan heard Matt and Linda arguing.

Dan Matt ve Linda'nın tartıştığını duydu.

Tom heard Mary and John arguing.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Tom and Mary are always arguing.

Tom ve Mary her zaman tartışıyor.

Tom and Mary are constantly arguing.

Tom ve Mary sürekli tartışıyor.

After Tom left, we started arguing.

Tom gittikten sonra tartışmaya başladık.

Don't you two ever stop arguing?

Siz ikiniz tartışmayı bırakmaz mısınız?

Tom and Mary are still arguing.

Tom ve Mary hala tartışıyorlar.

I heard you arguing with them.

Onlarla tartıştığını duydum.

I heard him arguing with her.

Ben onun onunla tartıştığını duydum.

I heard her arguing with her.

Onun onunla tartıştığını duydum.

I heard you arguing with Tom.

Tom'la tartıştığını duydum.

I saw Tom arguing with Mary.

Tom'un Mary ile tartıştığını gördüm.

Tom and Mary are arguing again.

Tom ve Mary tekrar tartışıyor.

There's really no point in arguing.

Gerçekten tartışmanın bir anlamı yok.

It's no use arguing with Tom.

Tom'la tartışmanın faydası yok.

Tom has been arguing with Mary.

Tom, Mary ile tartışıyor.

Fadil and Dania were arguing loudly.

Fadıl ve Dania yüksek sesle tartışıyorlardı.

Tom and Mary were arguing loudly.

Tom ve Mary yüksek sesle tartışıyorlardı.

It's no use arguing with her.

- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.

Sami is always arguing with me.

Sami benimle her zaman tartışıyor.

Tom is always arguing with Mary.

Tom her zaman Mary ile tartışıyor.

Tom is always arguing with me.

Tom her zaman benimle tartışıyor.

Sami and Layla have been arguing.

Sami ve Leyla tartışıyorlar.

I heard Tom and Mary arguing.

Tom ve Mary'nin tartıştığını duydum.

She argues for the sake of arguing.

Sadece tartışmış olmak için tartışır.

It is no use arguing with her.

Onunla tartışmanın faydası yok.

Why are you arguing with the manager?

Neden yöneticiyle tartışıyorsun?

Let's not waste time arguing about it.

Onun hakkında tartışarak zaman kaybetmeyelim.

Tom and Mary are arguing about something.

Tom ve Mary bir şey hakkında tartışıyor.