Examples of using "Appeal" in a sentence and their turkish translations:
O itiraz etmeye çalıştı.
Başvuru reddedildi.
Tom temyize gideceğini söyledi.
Temyize gitmemeye karar verdim.
Başvuruyu görmedim.
Tom yargıya itiraz edecek.
Mahkeme, temyizi reddetti.
Cezaya karşı temyize gideceğim.
Sanığa bir başvuru verildi.
Biz destek için temyize gittik.
Bu resimler seni cezbediyor mu?
onun duygusu, onun ruhu ona çok hitap edecek.
Televizyonun onun için büyük bir cazibesi vardır.
Nükleer güç tesisleri herkesin ilgisini çekmiyor.
Avukat davaya başvurmaya karar verdi.
Mary'nin çok çekiciliği var.
Sami zaten bir temyiz üzerinde çalışıyor.
Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
Davalı bir üst mahkemeye itiraz edecek.
O güzel ama çekici değil.
Bu tür resim bana hitap etmez.
O en küçük ortak paydaya itiraz etmeye çalışıyor.
Benim gittiğim yerler seni pek açmaz.
Yeni kliniğe katkıda bulunmanı rica ediyorum.
Dua bir tanrıya ulaşmanın tek yoludur.
Şiddete başvurma yerine aklımızı kullanmalıyız.
Hakim itirazı reddetti.
Bir şişeden şarap içen kadınlar bana hitap etmezler.
Aramızda kalsın, John'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
Onun şehir müzesindeki sergisi hiç ilgimi çekmedi.
- Aramızda kalsın, Tom'un fikri bana pek cazip gelmiyor.
- Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
Aramızda kalsın, onun fikri pek hoşuma gitmedi.
Ticari müşterilere hitap etmez çünkü klavyesi yoktur.
Yabancı pirinç sert ve tatsızdır ve de Japon damak tadına hitap etmez.
Temyizde Tom, asli suçu kabul etmeye zorlandığını ve bunun gayriihtiyari olduğunu iddia etti.
Bir yandan aksi durumda daha büyük pazarlara sahip
mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,
Mavi renk gibi, kakımlar da temel düzeyde bana hitap eden şeylerden biridir.
Bazı insanların ilgisini çekmeyebilir fakat maaşlı bir adam kalmayı tercih ediyorum; Geçinmek için çok fazla kaygılanmak zorunda değilim.