Examples of using "Aggravated" in a sentence and their turkish translations:
O gerçekten beni kışkırttı.
Sen durumu abarttın.
- Tom durumu ağırlaştırdı.
- Tom durumu kötüleştirdi.
Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.
O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.