Translation of "200" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "200" in a sentence and their turkish translations:

About 200 years ago,

Yaklaşık 200 yıl önce,

Maximum length: 200 words.

Maksimum uzunluk: 200 kelime.

John employs 200 workers.

John 200 işçi istihdam etmektedir.

I counted up to 200.

200'e kadar saydım.

Broadcasting his voice over 200 meters.

Sesini 200 metreyi aşkın bir alana yayıyor.

The wrestler weighs over 200 kilograms.

Güreşçi 200 kilonun üzerinde bir ağırlıktadır.

Brazil has almost 200 million inhabitants.

Brezilya'nın hemen hemen 200 milyon nüfusu vardır.

The plane crash took 200 lives.

Uçak kazası 200 can aldı.

I paid $200 for this bag.

Bu çanta için 200 dolar ödedim.

Mozart passed away 200 years ago.

Mozart 200 yıl önce vefat etti.

We can pay 200 dollars at most.

En fazla 200 dolar ödeyebiliriz.

This rope is 200 yen a meter.

Bu ipin bir metresi 200 yen.

He looks forward to having 200 visitors.

O, 200 ziyaretçinin gelmesini bekliyor.

So the past 200 years of world history

Son 200 yıllık dünya tarihi

It has been 200 years since Mozart died.

- Mozart öleli 200 yıl oldu.
- Mozart öldüğünden beri 200 yıl oldu.

I live within 200 meters of the station.

Ben istasyona 200 metre mesafede yaşıyorum.

Our train went at 200 kilometers an hour.

Trenimiz saatte 200 km ile gitti.

More than 200 medical students watched the dissection.

Diseksiyonu 200'den fazla tıp öğrencisi izledi.

I can trace my ancestors back 200 years.

Ben atalarımı 200 yıl geriye kadar izleyebilirim.

A trip to Hawaii costs around 200 dollars.

Hawaii gezisi yaklaşık 200 dolar tutar.

Attention. Slow down. Dangerous turn at 200 meters.

Dikkat. Yavaşla. 200 metre de tehlikeli dönüş.

You see, in the 1920s, there was nearly 200.

1920'lerde neredeyse 200 kişi ölmüş.

And there are less than 200 buoys offshore globally.

ve küresel olarak denizde 200 şamandıradan az var.

Starlight is over 200 times fainter than the moon.

Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.

The insurance on his violin costs $200 a year.

Onun keman sigortası yıllık 200 dolara mal oluyor.

The death toll from the hurricane climbed to 200.

Kasırgadan dolayı ölenlerin sayısı 200'e kadar tırmandı.

A flea can jump 200 times its own height.

Bir pire kendi yüksekliğinde 200 kere atlayabilir.

Just go up this street for about 200 meters.

Sadece bu sokakta yaklaşık 200 metre boyunca yukarıya gidin.

This factory can turn out 200 cars a day.

Bu fabrika günde 200 araba üretebilir.

The net weight of this jam is 200 grams.

Bu reçelin net ağırlığı 200 gramdır.

The plane accident cost the lives of 200 people.

Uçak kazası 200 kişinin hayatına mal oldu.

He was sentenced to 200 hours of unpaid work.

O, 200 saat ücretsiz çalışma cezasına çarptırıldı.

200 grams of Tanzania dark roast coffee beans, please.

200 gram koyu kavrulmuş Tanzanya çekirdek kahve lütfen.

Happened over 200 million years before the dinosaurs went extinct.

son dinozorun ölümünden 200 milyon yıl önce yaşandı.

You see, German Mittlestands had between 50 and 200 workers.

Gördüğünüz gibi, Alman alt şirketleri 50 ile 200 işçi çalıştırıyor.

A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.

Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.

The company announced a profit of $200 million after tax.

Şirket, vergi sonrası 200 milyon dolar kar açıkladı.

A trip to Hawaii will cost you about 200 dollars.

Hawaii gezisi sana yaklaşık 200 dolara mal olacak.

A cup of coffee cost 200 yen in those days.

Bir fincan kahve, o günlerde 200 yene mal oldu.

In the United States there are less than 200 people diagnosed.

ABD'de 200'den daha az kişi bu hastalığa sahip.

In the seminar of 200 kids there was only one fan,

İki yüz çocuğun katıldığı seminerde sadece bir tane havalandırma vardı

About 200 people were killed and hundreds injured during the unrest.

Gösteriler sırasında yaklaşık 200 kişi öldürüldü ve yüzlerce kişi yaralandı.

We currently have 200 well organized sales offices all over Japan.

Şu anda Japonya çapında 200 tane iyi örgütlenmiş satış büromuz var.

Tom and Mary exchange more than 200 text messages every day.

Tom ve Mary her gün 200'den daha fazla cep telefonu mesajını değiştirir.

We started with 20 students. Now we have more than 200.

20 öğrenciyle başladık. Şimdi 200'den fazla var.

When we started out, we had only 200 dollars between us.

Yola çıktığımız zaman yanımızda yalnızca 200 dolarımız vardı.

Soil use and degradation, just in the last 200 years or so,

Toprak kullanımı ve bozunması ile sadece son 200 yılda veya bu civarda,

Tom was fined $200 for not being able to pay his fines.

Tom cezalarını ödeyemediği için 200 dolar para cezasına çarptırıldı.

- I paid $200 in taxes.
- I paid two hundred dollars in taxes.

Ben 200 dolar vergi ödedim.

He said he would run 200 kilometers in a day and he did.

O günde 200 kilometre koşabilirim dedi ve yaptı.

In the last typhoon, the wind blew at over 200 kilometers per hour!

Son tayfunda, rüzgar saatte 200 kilometre hızla esti!

It was a system that dominated Russian rural life for the next 200 years.

Bu sistem Rus köylü hayatında gelecek 200 yıl boyunca sürecek bir sistemdi.

Tom and others digitized about 200 books and put them online for free access.

Tom ve diğerleri yaklaşık 200 kitabı sayısallaştırdı ve onları ücretsiz erişim için internete koydu.

- One book is thin. The other is thick. The thick one has about 200 pages.
- One book is thin and the other is thick; the thick one has about 200 pages.

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.

Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.

One book is thin and the other is thick; the thick one has about 200 pages.

Bir kitap ince ve diğeri kalın; kalın olan yaklaşık 200 sayfa.

He transformed his small family business into a highly profitable company with more than 200 employees.

O, küçük aile işletmesini, 200'den fazla çalışanı ile son derece kârlı bir şirkete dönüştürdü.

His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.

Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.

Sir, you smoked in your hotel room and we've added a $200 fee to your bill.

Efendim, otel odasında sigara içtiniz ve faturanıza 200 dolarlık bir ücret ekledik.