Translation of "Winkelen" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Winkelen" in a sentence and their turkish translations:

Universiteit, winkelen, muziek.

Üniversite, alışveriş, müzik.

Ga je vaak winkelen?

Sık sık alışverişe gider misin?

Maria moet gaan winkelen.

Maria'nın alışverişe gitmesi gerekir.

Ze ging ergens anders winkelen.

O, başka bir yere alışverişe gitti.

Moeder is net gaan winkelen.

Anne az önce alışverişe gitti.

Ze is verslaafd aan winkelen.

O bir alışveriş bağımlısı.

Ga je altijd alleen winkelen?

Sen her zaman yalnız mı alışverişe gidersin?

- Ik haat winkelen.
- Ik haat shoppen.

Alışveriş yapmaktan nefret ediyorum.

Ik wou alleen wat gaan winkelen.

Sadece biraz alışveriş yapmak istemiştim.

Tom gaat met zijn vriendin winkelen.

- Tom arkadaşlarıyla alışveriş yapacak.
- Tom arkadaşlarıyla alışveriş yapmaya gidiyor.

Normaal ga ik ‘s maandags niet winkelen.

- Pazartesi günleri genellikle alışverişe çıkmam.
- Pazartesi günleri genellikle alışverişe gitmem.

Tom wilde niet gaan winkelen met Maria.

Tom Mary ile alışveriş yapmak istemedi.

Tom is aan het winkelen voor kerstcadeaus.

- Tom Noel alışverişi yapıyor.
- Tom Noel'de vereceği hediyeler için alışveriş yapıyor.

Heb je zin om mee te gaan winkelen?

Benimle alışverişe gitmek ister misin?

- Ze is gaan shoppen.
- Ze is gaan winkelen.

- O, alışverişe gitti.
- Alışverişe gitti.

Ik ga minstens een keer per week winkelen.

Haftada en az bir kere alışverişe gidiyorum.

- Ik moet gaan winkelen.
- Ik moet boodschappen gaan doen.

Ben alışverişe gitmek zorundayım.

Tom vroeg aan Mary waar ze gewoonlijk gaat winkelen.

Tom Mary'ye alışverişe genellikle nereye gittiğini sordu.

- Maria en Natalia gaan winkelen. Ze willen iets kopen voor zichzelf.
- Maria en Natalia gaan winkelen. Ze willen iets voor henzelf kopen.

Maria ve Natalia alışverişe gidiyor. Onlar kendileri için bir şey satın almak istiyor.

Maria en Natalia gaan winkelen. Ze willen iets kopen voor zichzelf.

Maria ve Natalia alışverişe giderler. Kendileri için bir şeyler alırlar.

Ik stond op het punt om te gaan winkelen, toen jij belde.

Sen telefon ettiğinde ben sadece alışverişe çıkmak üzereydim.