Translation of "Minder" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Minder" in a sentence and their turkish translations:

Nu iets minder.

Tabii şu sıralar çok değil.

Zij verdienen minder.

Onlar az kazanıyorlar.

Het wordt minder.

Diniyor.

- Ge zoudt minder moeten roken.
- Jij zou minder moeten roken.
- U zou minder moeten roken.
- Jullie zouden minder moeten roken.

Daha az sigara içmelisin.

Het wordt minder licht.

Hava hızla kararıyor!

Hij heeft minder brood.

Onun daha az ekmeği var.

"Minder is meer", of, zoals Dieter Rams zegt, "Minder is beter."

"Az ama öz" veya Dieter Rams'ın söylediği gibi "Az daha iyi.".

- Jean reist minder dan Alice.
- Jean verplaatst zich minder dan Alice.

Jean Alice'den daha az seyahat eder.

- Ik voel me nu minder verlegen.
- Ik voel me nu minder schuw.

Şimdi kendimi daha az utangaç hissediyorum.

Maar niets is minder waar.

Ama bu, son derece yanlış.

Sommige voorbereidingen waren minder zweverig.

Hazırlıklarımın bir kısmı sıradandı.

5 is minder dan 8.

- 5, 8 den daha azdır.
- 5, 8'den küçüktür.

Er is er één minder.

Bir tane eksik var.

Heeft u niets minder duurs?

Daha az pahalı bir şeyin var mı?

Drink minder en slaap meer.

Daha az iç ve daha fazla uyu.

Jij zou minder moeten roken.

- Daha az sigara içmelisin.
- Daha az sigara içmelisiniz.

Tom eet minder dan Mary.

Tom, Mary'den daha az yer.

Zilver kost minder dan goud.

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

Waarbij er steeds minder tegenover staat.

ve karşılığında bizim adımıza gittikçe daha azını istiyor.

Vaak met minder dan twee hectare.

kadınlar besinin yüzde 60 ile 80'ini üretiyor.

Hij is een minder intimiderend vooruitzicht.

Kendisi, daha az korkutucu bir seçenek.

Europa heeft minder inwoners dan Azië.

- Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.

Het kostte minder dan vijftig dollar.

O elli dolardan daha azdı.

Hij is minder intelligent dan ik.

O benden daha az zeki.

Dit kostte minder dan vijftien dollar.

O on beş dolardan daha azdı.

Japan heeft minder inwoners dan Amerika.

Japonya'nın nüfusu Amerika'dan daha azdır.

We hebben minder dan drie uur.

Üç saatten daha az zamanımız var.

Ik begrijp het meer of minder.

Az çok anlıyorum.

Djibouti is een minder ontwikkeld land.

Cibuti az gelişmiş bir ülkedir.

Tom heeft minder vrienden dan ik.

Tom'un benden daha az arkadaşı var.

- Japans snoep heeft minder calorieën dan westers snoep.
- Japanse snoep heeft minder calorieën dan westerse snoep.

- Japon tatlıları, Batı tatlılarından kalori olarak daha düşüktür.
- Japon tatlıları, Batı tatlılarından daha düşük kalorilidir.

Een indicatie... ...dat hier minder zuurstof is.

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

Er is minder kans te worden gebeten...

Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az,

Tot minder dan 15 uur per week.

haftada 15 saate düştü.

Zal ik die wetenschap waarschijnlijk minder vertrouwen.

o zaman muhtemelen o bilime daha az güvenirim.

Het is niets minder dan een wonder.

Bu, mucizeden başka bir şey değil.

Venetië heeft nu minder dan 60.000 inwoners.

Venedik artık 60.000'den az nüfusa sahiptir.

Fort Moultrie telde minder dan zeventig soldaten.

Fort Moultrie'nin yetmişten daha az sayıda askeri vardı.

Hij is minder geduldig dan zijn broer.

O erkek kardeşinden daha az sabırlı.

Dat mensen minder behoefte hebben aan cognitieve controle.

insanlar bilişsel kontrole daha az ihtiyaç duyuyor.

Hoe minder angstig, schuldig en gestrest ze werden.

korku, suç ve stres seviyeleri düşmeye başladı.

Vandaag de dag is dat minder dan 40.

Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.

...om zelf eieren te leggen. Met minder roofdieren...

Bu defa o yumurta bırakacak. Etrafta daha az avcı var.

We hebben minder praten en meer actie nodig.

Daha az konuşup daha çok eylem yapmalıyız.

We hebben minder dan een uur de tijd.

Bir saatten daha az zamanımız var.

De dokter adviseerde hem om minder te werken.

Doktor ona, daha az çalışmasını tavsiye etti.

Minder brandstof consumeren, is beter voor het milieu.

Daha az yakıt tüketmek çevre için daha iyidir.

Maar een mensenleven duurt vaak minder dan 100 jaar.

ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

Als je minder zuurstof krijgt... ...ga je dingen zien.

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

Een beetje minder als er een muur tussen staat.

arada duvar varsa daha az bir mesafeye.

Zodra de maan feller wordt, zijn superzintuigen minder krachtig.

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

...en zetten het om naar minder gevaarlijke golflengten. Fluorescerend.

onu daha az tehlikeli dalga boylarına dönüştürüyor. Florışı işlemi.

Maar de toekomst van haar jongen... ...is minder zeker.

Yavrularının geleceğiyse... ...çok daha belirsiz.

Er waren dit jaar minder ongelukken dan vorig jaar.

Bu yıl geçen yıla göre daha az kaza vardı.

Tom liep de marathon in minder dan vijf uur.

Tom, maratonu beş saatin altında koştu.

Het is vandaag minder vochtig dan het gisteren was.

Hava bugün dünkünden daha az nemli.

Zonder broek ziet de generaal er minder indrukwekkend uit.

General, pantolonu olmadan daha az etkileyici görünüyor.

Toms dokter heeft aangeraden dat hij minder suiker inneemt.

Tom'un doktoru ona şekeri azaltmasını önerdi.

Zelfs plastische chirurgie zal u niet minder lelijk maken.

Plastik cerrahi bile çirkinliğiniz için hiçbir şey yapmayacaktır.

Het is vandaag minder benauwd dan het gisteren was.

Hava bugün dünden daha az rutubetli.

Je brengt steeds minder tijd door met de kinderen.

Çocuklarla gittikçe daha az zaman harcıyorsun.

Ik raak uitgeput na minder dan een minuut hardlopen.

Bir dakikadan daha az süre koştuktan sonra bitap düşerim.

En ze waren daar omdat minder dan een jaar eerder

Orada bulunmalarının nedeni, bir yıldan kısa bir süre önce

Daardoor is het een minder geschikte plek om te kamperen.

Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.

Daardoor is 't een minder geschikte plek om te kamperen.

Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.

Ook verwachtte ik dat ze door minder angst en schuldgevoel

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

En er zijn wereldwijd minder dan 200 boeien op zee.

ve küresel olarak denizde 200 şamandıradan az var.

99% minder kans om in een vliegtuigongeluk om te komen,

uçak kazası can kaybı riski %99 daha az,

95% minder kans om te worden gedood op het werk,

iş kazası can kaybı riski %95 daha az,

Vermoedelijk niet omdat God minder boos op ons is geworden,

bunun sebebi Tanrı'nın bize daha az kızgın olması değil,

Maar hier zijn er minder volwassenen om haar te beschermen.

Ama bu tepede onu koruyacak pek yetişkin yok.

Minder dan een halve eeuw geleden... ...was zoiets onmogelijk geweest.

Son 50 yıla yakın bir süredir onları burada görmemiz imkânsızdı.

Of als er zich meer of minder materie in bevond?

onların geçmişleri nasıl değişirdi?

Hij kan geen Frans lezen en nog minder het schrijven.

Yazmak şöyle dursun, Fransızca'yı okuyamaz bile.

Kinderen die veel buiten zijn, hebben minder kans op bijziendheid.

Açık havada daha fazla zaman harcayan çocukların miyop riski daha düşüktür.

Onze school is minder dan tien minuten lopen vanaf mijn huis.

Bizim okul eve on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

Hoe meer ik naar haar luister, hoe minder ze mij aanstaat.

- Onu ne kadar çok dinlersem,ondan o kadar daha az hoşlanırım
- Onu ne kadar çok dinlersem, onu o kadar daha az seviyorum.

We wonen allemaal op minder dan vijf minuten lopen van elkaar.

Hepimiz birbirimize beş dakikalık yürüme mesafesinde yaşıyoruz.

En dat zorgt ervoor dat het virus zich minder makkelijk verspreid.

Ve bu virüsün yayılmasını sınırlar.

Als je wilt afvallen, moet je tussen maaltijden minder tussendoortjes nemen.

Kilo vermek istiyorsan yemek arası aparatifleri azaltmalısın.

Zijn we gewoonweg minder goed in staat om de drukte te hanteren.

meşguliyetinizle daha az başa çıkabilmeniz.

Als stelregel kun je aanhouden... ...hoe groter de schorpioen, hoe minder dodelijk.

Deneyimlerime dayanarak, daha büyük akreplerin daha az zehirli olduğunu söyleyebilirim.

Vandaag de dag geldt dat voor minder dan 10% van de mensen.

Bugün ise %10'dan daha azı bu durumda.

Is er 88% minder kans om op de stoep te worden neergemaaid,

kaldırımda araba çarpması riski %88 daha az,

89% minder kans om te worden gedood door een daad van God,

kuraklık, sel, yangın, fırtına, volkan,

- Het is hier nog niet zo slecht.
- Het is hier minder erg.

Burası o kadar kötü değil.

Kaart projecties draaiden steeds minder om navigatie, maar meer om schoonheid, ontwerp

Harita projeksiyonu özellikleri olan, seyir zorunlulukları ve estetik,

- Ik begrijp het meer of minder.
- Ik begrijp het min of meer.

Bunu az çok anlıyorum.

Er is geen stimulans voor een ziekenhuis om te draaien met minder bedden.

Hastanelerin daha az yatakla çalışması için herhangi bir teşvik yok.

We hebben nu 97% minder kans om te worden gedood door een bliksemschicht.

Evet, bir yıldırım çarpması sonucu can kaybı riski de %97 daha az.

De opkomst van Soult van sergeant tot brigadegeneraal duurde minder dan drie jaar.

Soult'un çavuştan tümgeneralliğe yükselişi üç yıldan az sürdü.

En dat zorgt voor een kleiner zog, met minder weerstand voor de bal.

Ve bu, topa daha az sürüklenen daha küçük bir uyanıklık yaratır.

Dit bedrag is minder dan de helft van het budget van de Europese Unie.

Bu rakam, Avrupa Birliği'nin bütçesinin yarısından azdır.

Als je minder zou praten en meer zou luisteren kun je misschien iets leren.

Daha az konuşur ve daha fazla dinlersen bir şey öğrenebilirsin.

...om hem eruit te spoelen en te pakken. Er is minder kans te worden gebeten...

Onu bu şekilde çıkartabilirim. Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az

Het formaat van het oude mannetje betekent dat hij minder flexibel is dan de rest.

Yaşlı erkek fazla iri olduğu için geri kalan herkesten daha yavaş.

- Vandaag is het niet zo koud als gisteren.
- Het is vandaag minder koud dan gisteren.

Dün olduğu kadar bugün soğuk değil.

"Maar drie miljoen is alles wat ik heb," zei Dima. "Niet meer en niet minder."

"Fakat bütün sahip olduğum üç milyon" dedi Dima. "Ne daha çok ne daha az."