Translation of "Mes" in Turkish

0.064 sec.

Examples of using "Mes" in a sentence and their turkish translations:

- Heeft u een mes?
- Heb jij een mes?
- Hebben jullie een mes?

Bir bıçağın var mı?

Dat is geen mes. Dít is een mes.

O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.

- Dat is niet jouw mes.
- Dat is niet uw mes.
- Dat is niet jullie mes.

O sizin bıçağınız değil.

Er ontbreekt een mes.

Kayıp bir bıçak var.

Het mes is bot.

Bıçak kör.

Het mes is vies.

Bıçak kirli.

Mijn mes is scherp.

- Bıçağım keskin.
- Bıçağım keskindir.

Ik wil een mes.

Bir bıçak istiyorum.

Dat mes snijdt goed.

O bıçak iyi keser.

Dit is Toms mes.

Bu, Tom'un bıçağı.

Het mes is scherp.

Bıçak keskin.

Heb jij een mes?

Bir bıçağın var mı?

- Tom slijpt een mes.
- Tom is een mes aan het slijpen.

Tom bir bıçağı keskinleştiriyor.

- Tom gaf het mes aan Maria.
- Tom overhandigde het mes aan Maria.

Tom bıçağı Mary'ye uzattı.

- Ze doodde hem met een mes.
- Ze vermoordde hem met een mes.

O, onu bir bıçakla öldürdü.

Ik heb een mes nodig.

- Bana bir bıçak lazım.
- Bir bıçağa ihtiyacım var.

Het mes is niet scherp.

Bıçak keskin değil.

Mag ik je mes lenen?

Bıçağını ödünç alabilir miyim?

Ik heb een scherp mes.

Benim keskin bir bıçağım var.

Mijn mes is bot geworden.

- Bıçağım köreldi.
- Bıçağım körelmiş.

Tom liet z'n mes vallen.

Tom bıçağını düşürdü.

Dit mes was erg nuttig.

Bu bıçak benim için çok yararlıydı.

Dit mes is heel scherp.

Bu bıçak çok keskin.

Ik heb geen mes nodig.

Bıçağa ihtiyacım yok.

Dat is niet uw mes.

O sizin bıçağınız değil.

Dit mes is niet scherp genoeg.

Bu bıçak yeterince keskin değil.

Ober! Ik heb een mes nodig.

Garson! Benim bir bıçağa ihtiyacım var.

Ze eten met mes en vork.

Onlar, bir bıçak ve çatalla yemek yerler.

Snij de cake met een mes.

Pastayı bir bıçakla kes.

Ik kan het mes niet vinden.

Ben bıçağı bulamıyorum.

Sorry! Ik heb mijn mes laten vallen.

Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.

Ik heb mij verwond aan een mes.

Bir bıçakla kendimi kestim.

Ik heb een mes en een vork.

Bir bıçak ve bir çatalım var.

Hij stak zijn mes in de boom.

- Bıçağını ağaca batırdı.
- Bıçağını ağaca sapladı.

Hij sneed het vlees met een mes.

O, eti bir bıçakla kesti.

Is er een mes in de keuken?

Mutfakta bir bıçak var mı?

Hij verminkte zijn genitaliën met een mes.

Cinsel organlarını bıçakla parçaladı.

Stop het mes niet in je mond.

Bıçağı ağzına koyma.

Hij droeg een mes of iets dergelijks.

O bir bıçak ya da benzer bir şey taşıdı.

Moeder sneed de kaas met een mes.

Anne bir bıçakla peyniri kesti.

Ik snijd het brood met een mes.

Ekmeği bıçakla kesiyorum.

De politieman nam de jongen het mes af.

Polis delikanlıdan bıçağı aldı.

Tom sneed de kalkoen met een elektrisch mes.

Tom elektrikli bıçakla hindiyi kesti.

Tom stierf met een mes in zijn rug.

Tom, sırtında bir bıçakla öldü.

Ik heb een lepel, vork en mes nodig. Bedankt.

Bir kaşık, bir çatal ve bir bıçağa ihtiyacım var. Teşekkür ederim.

Ik heb het mes teruggegeven dat ik geleend had.

Emanet aldığım bıçağı geri verdim.

Wij gebruiken stokjes in plaats van vork en mes.

Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.

Ik heb een mes nodig om watermeloenen te snijden.

Karpuz kesmek için bıçağa ihtiyacım var.

Tijd om de onderbroek te verwijderen met mijn trouwe mes.

İç çamaşırını güvenilir bir bıçakla kesip çıkarma zamanı.

Ik heb me met een mes in mijn vinger gesneden.

Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

Het is makkelijk om kaas te snijden met een mes.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

Hij sneed een tak van de boom met zijn mes.

O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Laat ons even herhalen: beker, bord, mes, vork, lepel, theelepeltje.

Tekrarlayalım: bardak, tabak, bıçak, çatal, kaşık, çay kaşığı.

Tom veegde het lemmet van zijn mes af aan zijn spijkerbroek.

Tom bıçağının ağzını pantolonuna sildi.

Ik schil aardappelen liever met een dunschiller dan met een eenvoudig mes.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

Ik kan me situaties indenken waarin een mes nuttig zou kunnen zijn.

Bir bıçağın yararlı olabileceği bazı durumları düşünebiliyorum.

Hij sneed het met het mes dat hij van zijn broer cadeau had gekregen.

O bunu erkek kardeşinden bir hediye olarak aldığı bıçakla kesti.