Examples of using "Sorry" in a sentence and their turkish translations:
Üzgünüm.
Onun için üzgünüm.
Daha önce söylediklerim için üzgünüm.
Üzgünüm, çocuklar.
Tamam. Özür dilerim.
- Affedersiniz.
- Özür dilerim.
Üzgünüm...
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
O bir yazım hatası. Özür dilerim.
Üzgün olduğumu söyledim.
Gürültü için üzgünüm.
Üzgünüm, ben kendimden geçmiştim.
Üzgünüm fakat henüz mümkün değil.
Üzgünüm, ben unuttum.
Üzgünüm, bir şey yanlış gitti.
Üzgünüm, uçuş dolu.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
Kötü Esperanto'm için üzgünüm.
Ben onu yapamam, üzgünüm.
Bu bir yazım hatası. Özür dilerim.
Sözünüzü kestiğim için bağışlayın.
Affedersin daha önce kabaydım.
Oh,üzgünüm.
Üzgünüm, ama bu mümkün değildir.
Üzgünüm, onu yapamam.
Affedersin, bir kalem ödünç alabilir miyim?
Özür dilerim. Seni uyandırdım mı?
Sizi beklettiğim için üzgünüm.
Kusura bakma, lafı uzattım.
Seni bu kadar erken aradığım için özür dilerim.
- Üzgünüm, dalmışım.
- Kusura bakma, kafam başka bir yerdeydi.
Üzgünüm, uzun kalamam.
Üzgünüm, tamamen benim hatam.
Üzgünüm, treni kaçırdım.
Affedersiniz, ama kütüphane nerede?
Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.
Kusura bakmayın.
Seni kurtaramadığım için üzgünüm.
Utanarak "özür dilerim, geç kaldım" dedi.
Üzgünüm ama bu konuyla pek ilgilenmiyorum.
"Bir otel odası rezervasyonu yaptınız mı?" "Henüz değil, üzgünüm."
Affedersiniz, yemek çubuklarımı düşürdüm.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Üzgünüm, başka ne söyleneceğini bilmiyorum.
Üzgünüm baba, çocukken ona bunun için kırılmıştım
Üzgünüm ama benim ısrar etmem gerek. Onunla konuşmak zorundayım.
Affedersiniz, saat kaç?
- Dün gece için kusura bakma.
- Dün gece için üzgünüm.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Üzgünüm, sana adımı söyleyemem. Fazlasıyla uygunsuz.
Affedersin, anlamıyorum.
Üzgünüm, ben biraz sarhoşum, bu yüzden komik şeyler söylüyor olabilirim.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizin için bir telefon çağrısı var.
Geç kaldığım için üzgünüm.
Bu kadar geç saatte aradığım için üzgünüm.
Duygularını incittiysem üzgünüm.
- "Bu motosikleti nasıl çalıştırıyorsun?" "Üzgünüm, gerçekten hiçbir fikrim yok."
- "Bu motosiklet nasıl çalıştırılır?" "Üzgünüm, gerçekten hiç fikrim yok."
Üzgünüm, amacım sözünü kesmek değildi.
Üzgünüm. Ben sözlerimi geri alıyorum.
Daha fazla yardım edemem üzgünüm.
Üzgünüm, yapabileceğimi sanmıyorum.