Translation of "Kennen" in Turkish

0.033 sec.

Examples of using "Kennen" in a sentence and their turkish translations:

- Kennen we jullie?
- Kennen we je?
- Kennen we jou?
- Kennen we u?

Sizi tanıyor muyuz?

- Wij kennen jou.
- Wij kennen u.
- Wij kennen jullie.

- Sizi tanıyoruz.
- Seni tanıyoruz.

- We kennen haar niet.
- We kennen hem niet.

Onu tanımıyoruz.

Ze kennen ons.

Onlar bizi tanıyor.

Kennen we elkaar?

Birbirimizi tanıyor muyuz?

We kennen hem.

Biz onu tanırız.

Kennen we jullie?

Sizi tanıyor muyuz?

Kennen jullie elkaar?

Siz birbirinizi tanıyor musunuz?

Kennen jullie hen?

Siz onları biliyor musunuz?

Ze kennen me.

Onlar beni tanıyorlar.

Zij kennen Tom.

Onlar Tom'u tanıyorlar.

Kennen jullie Tom?

Tom'u tanıyor musunuz?

Kennen jullie haar?

Siz beyler onu tanıyor musunuz?

Jullie kennen jullie superkrachten.

Özel güçlerimizin neler olduğunu biliyorsunuz.

We kennen ze amper.

Ne olduklarını bile tam bilmiyoruz.

We kennen elkaar niet.

Biz birbirimizi tanımıyoruz.

We kennen dit liedje.

Bu şarkıyı biliyoruz.

We kennen haar niet.

Onu tanımıyoruz.

We kennen elkaar al.

Birbirimizi önceden tanıyoruz.

Ze kennen de routine.

Onlar rutini biliyorlar.

We kennen hem niet.

Onu tanımıyoruz.

Moet ik hem kennen?

Onu tanımak zorunda mıyım?

We kennen je allemaal.

Biz hepimiz seni tanıyoruz.

Vanwaar kennen jullie elkaar?

Birbirinizi nereden tanıyorsunuz?

Hoe kennen jullie Tom?

Tom'u nasıl tanıyorsunuz?

- Zij kennen elkaar niet zo goed.
- Ze kennen elkaar niet erg goed.

Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.

We kennen allemaal het gezegde:

Hepimiz şu deyişi biliyoruz:

Die we kennen als volkstuinen.

Birleşik Krallık'ta buna tahsis diyoruz.

Hij lijkt ons te kennen.

O bizi tanıyor gibi görünüyor.

De twee vrouwen kennen elkaar.

İki kadın birbirini tanıyor.

Niemand wil mijn land kennen.

Hiç kimse ülkemi tanımak istemiyor.

Niemand wilde mijn land kennen.

Hiç kimse ülkemi tanımak istemedi.

Mijn ouders kennen mijn vriendin.

Ailem kız arkadaşımı tanıyor.

We willen Tom leren kennen.

Tom'la görüşmek istiyoruz.

We kennen elkaar al jaren.

Yıllardır birbirimizi tanımaktayız.

We willen de feiten kennen.

Gerçekleri bilmek istiyoruz.

We kennen haar al jaren.

Biz yıllardır onu tanırız.

Ik wil haar leren kennen.

Onunla tanışmak istiyorum.

Niemand lijkt hen te kennen.

Hiç kimse onları tanıyor gibi görünmüyor.

Je zou jezelf moeten kennen.

Kendini tanıman gerekir.

Tom schijnt Mary te kennen.

Tom Mary'yi tanıyor gibi görünüyor.

We kennen onze vader niet.

Babamızı tanımıyoruz.

Voordeel twee: kinderen kennen geen angst.

İkinci avantaj, çocuklar korkusuzdur.

Terwijl ze me niet eens kennen.

hem de beni tanımadıkları hâlde.

Iedere leerling moet het schoolreglement kennen.

Her öğrencinin okul yönetmeliklerini bilmesi gerekiyor.

Hoe heb je haar leren kennen?

Nasıl oldu da onu tanıdın?

Blij u te leren kennen, Ken.

- Sizinle tanışmak hoştu, Ken.
- Tanıştığımıza memnun oldum, Ken.

Zij kennen elkaar niet zo goed.

Birbirlerini çok iyi tanımazlar.

Alle jongens en meisjes kennen Columbus.

Bütün erkekler ve kızlar Kolomb'u bilir.

Hij kan de waarheid niet kennen.

Gerçeği bilemeyebilir.

Tom en Maria kennen elkaar al.

Tom ve Mary zaten birbirlerini tanıyorlar.

- Kennen jullie ons?
- Kent u ons?

Bizi tanıyor musun?

Heb je Toms vriendin leren kennen?

Tom'un kız arkadaşıyla tanıştın mı?

Tom en Maria kennen de waarheid.

Tom ve Mary gerçeği bilirler.

Tom lijkt Maria niet te kennen.

Tom Mary'yi tanıyor gibi görünmüyor.

Hoe kennen jij en Tom elkaar?

Sen ve Tom birbirinizi nasıl tanıyorsunuz?

Hij leek de waarheid te kennen.

Gerçeği biliyor gibi görünüyordu.

Hoe hebben jullie elkaar leren kennen?

Birbirinizle nasıl tanıştınız?

Alle leerlingen op school kennen Tom.

Okuldaki öğrencilerin hepsi Tom'u tanırlar.

- Het verleden kan men slechts kennen, niet veranderen. De toekomst kan men slechts veranderen, niet kennen.
- Het verleden kan men kennen, maar niet veranderen. De toekomst kan men veranderen, maar niet kennen.

Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.

Het verleden kan men slechts kennen, niet veranderen. De toekomst kan men slechts veranderen, niet kennen.

Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.

We kennen alle gevangenissen in het land.

Ülkemizin tüm hapishanelerini biliriz.

Als we die chronische gevallen eenmaal kennen...

ve kronik durumları tespit eder etmez

In nood leert men zijn vrienden kennen.

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

Ik ben blij je te leren kennen.

Seninle tanıştığıma çok memnun oldum.

Veel Europeanen kennen het moderne Japan niet.

- Birçok Avrupalı modern Japonya'yı tanımıyor.
- Birçok Avrupalı çağdaş Japonya'yı bilmiyor.

Ik wil je echt beter leren kennen.

Sizi gerçekten daha iyi tanımak istiyorum.

Ik leerde hem drie jaar geleden kennen.

Ben onunla üç yıl önce tanıştım.

Ik denk dat jullie hem allebei kennen.

Sanırım ikiniz de onu tanıyorsunuz.

Ze geeft toe het geheim te kennen.

O, sırrı bildiğini itiraf ediyor.

Ik heb haar in Frankrijk leren kennen.

Onunla Fransa'da tanıştım.

Ik heb hem leren kennen in Frankrijk.

Onunla Fransa'da tanıştım.

We kennen meer dan 100 miljard sterrenstelsels.

Biz 100 milyardan fazla galaksi biliyoruz.

Je zult de reden van je bestaan kennen

Var oluşunuzun nedenini bileceksiniz

We kennen alle gevangenissen in het land. Waarom?

Ülkenin her hapishanesini biliyoruz. Neden?

Al de mensen in de kamer kennen elkaar.

Odadakilerin hepsi birbirini tanır.

- We kennen hen.
- We weten wie ze zijn.

Biz onları tanıyoruz.

Het is erg moeilijk jezelf te leren kennen.

Kendini tanımak çok zordur.