Translation of "‫أشبه" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "‫أشبه" in a sentence and their turkish translations:

‫أشبه بكهف.‬

Küçük bir mağara.

‫رائحتها أشبه بالسمك.‬

Çok balığımsı kokuyor.

‫أصبح أشبه بالمستنقعات.‬

Gittikçe bataklık hâlini alıyor.

‫الأمر أشبه بـ...‬

Şey gibi...

أشبه بأرنب أخذ ستيرويدات.

duvara toslamaya devam eder.

وكان الأمر أشبه بتناقضٍ دماغي،

Bu durum frenolojik paradoks gibiydi,

أشبه بالكتابة بالقلم في دفتر:

bir kalemle bir deftere yazmak gibi düşünülüyordu,

‫أشبه بكهف.‬ ‫نعم، انظر هذا.‬

Küçük bir mağara. Evet, baksanıza.

‫الأمر أشبه بعقل الغابة تقريبًا.‬

Neredeyse ormanın zihni gibi.

أشبه برقصة مكتوبة من الشرابات والعيدان.

Püsküller ve çubukların şiirsel bir dansı gibi.

الأمر أشبه باستيقاظك في منتصف الليل

Gece yarısı uyandığınızda

إنه أشبه بلعب ثلاثة قرود ، ولكن

Biraz daha aslında üç maymunu oynamak gibi bir şey ama

‫أريد أن أكون أشبه بحيوان برمائي.‬

Daha çok amfibi bir hayvan gibi olmak istiyorum.

وبالنسبة لي هذا أشبه بإخبار عازفة كمان،

Bana göre bu, bir kemancıya

في الواقع هو أشبه بالتخلص من السموم.

Yani toksinden arınma süreci gibi.

كان الأمر أشبه بسباق تسلح داخل الرحم،

rahimde bir silahlanma yarışı yaşandı,

‫كان الأمر‬ ‫أشبه بسحبي لثلاجة خلفي عبر الغابة.‬

Sanki arkamda buzdolabı sürüklüyorum gibiydi.

‫يقول الكثير من الناس‬ ‫إن الأخطبوط أشبه بمخلوق فضائي.‬

Birçok insan ahtapotları uzaylı gibi görür.

"في الواقع، إنها ليست 30 درجة، إنها أشبه بـ45 درجة."

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

‫الأمر أشبه بأن تكون محققًا.‬ ‫وعليك جمع كل الأدلّة معًا بروية.‬

Dedektiflik gibi. Tüm ipuçlarını yavaşça topluyorsun.

‫إنه أشبه بدماغ عملاق تحت الماء‬ ‫يعمل على مدى ملايين السنين.‬

Milyonlarca yıldır çalışan dev bir su altı beyni gibi.

‫إنه أشبه بعالم أحياء بحرية صغير الآن.‬ ‫إذ إنه يعرف الكثير الآن.‬

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

‫كان أشبه بسقوط حر‬ ‫بارع جداً ويشعر بأنه في ملعبه وهو في بيئته.‬

Bir nevi düşüyor gibiydi, tam bir usta, ortamına tamamen alışık.