Translation of "يصل" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "يصل" in a sentence and their turkish translations:

لم يصل القطار بعد.

- Tren henüz gelmedi.
- Tren henüz varmadı.

لم يصل الباص بعد.

Otobüs henüz gelmedi.

أتوقّع أن يصل قريباً.

Onun yakında gelmesini umuyorum.

‫أرجو أن يصل هذا الحبل.‬

Umarım bu halat oraya ulaşır.

‫يصل نور البلدة إلى البحر...‬

Şehrin ışıkları denize taşıyor...

ولكن يزعم يصل إلى أوروبا

ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

من المحتمل أن يصل قريبا.

O, muhtemelen yakında gelecektir.

سوف يصل الى باريس غداً.

O yarın Paris'e varacak.

‫يصل طولها إلى أكثر 30 سم،‬

boyu 30 santimetreyi aşabilen bu hayvanın...

متى يصل هذا القطار إلى يوكوهاما؟

Bu tren saat kaçta Yokohama'ya varır?

لكنّه لم يصل أبدًا لمستوى تحول حقيقي،

Ancak büyük olasılıkla dünyadaki diğer teknoloji merkezlerindeki

يمكن أن يصل وزنه إلى 60 طنًا

ağırlığı 60 tonu bulabiliyor

لن يصل إلى الاجتماع في الوقت المحدد.

Toplantıya zamanında gelmeyecek.

سوف اتكلم مع توم عندما يصل المنزل

Eve geldiği zaman Tom'la konuşacağım.

هذا هو الوقت الذي يصل فيه عادة.

Bu onun normal geldiği zamandır.

حتى يصل إلى الصورة التي يكون سعيدًا بها

bu görüntüyü bozmak için çabalayacaktır.

الأمر متروك للجراح المشرف لكنه لم يصل بعد.

Tabii bu uzman cerraha bağlı, ama kendi orada değil.

يمكن لهذا المسار أن يصل إلى ملايين الكيلومترات

bu iz milyonlarca km uzunluğa bile ulaşabiliyor

فيروس زيكا يصل عدد التكاثر الأساسي إلى 6.6

Zika (virüs) 6.6'ya kadar bir R-sıfır değerine sahip.

كل شهر، يصل 10 مليون شاب إلى سن العمل.

Her ay, 10 milyon genç çalışma yaşına geliyor.

‫بغمر مفترسيها،‬ ‫يصل أكبر عدد منها إلى مناطق غذائها.‬

Avcılarını sayılarıyla bastırarak... ...büyük çoğunluğu beslenme alanlarına varacaktır.

لم يصل سوشيت مطلقًا إلى الدائرة الداخلية للجنرال بونابرت.

da, General Bonaparte'ın yakın çevresine asla tam olarak girmedi.

- الأبطال دائماً يصلون متأخرين.
- دائماً ما يصل الأبطال متأخّرين.

Kahramanlar her zaman geç gelir.

كل شيء سيكون على ما يرام حالما يصل توم.

Tom buraya gelir gelmez her şey harika olacak.

يصبح خط الاستواء أكبر فأكبر حتى يصل إلى مرحلة حرجة.

ekvator bir taşma noktasına ulaşana kadar büyür ve büyür.

تخيل أنك وحدك على ارتفاع يصل طوله إلى 2000 قدم،

610 metre bir yapının en zorlu kısmında tek başınıza olduğunuzu düşünün,

ولكن عندما يصل إلى قرية زراعية صغيرة في مقاطعة غانسي،

Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,

يمكن أن تحدث دمارًا يصل إلى أي جزء من العالم.

Dünyanın herhangi bir yerini altüst edebilir.

‫أسفل المظلات،‬ ‫لا يصل من ضوء القمر سوى 2 بالمئة.‬

Ağaç örtüsünün altındaki ormanın zeminine ay ışığının sadece yüzde ikisi ulaşıyor.

‫ولكن الحر قاتل.‬ ‫إذ يمكن أن يصل إلى 62 درجة مئوية،‬

Ama sıcaklık cidden öldürücü. 62 dereceye ulaşabiliyor

تحاول الاتصال برقم 112 ، ولكن بسبب فضولك ، لا يصل هؤلاء الأشخاص

112'yi aramaya çalışıyor fakat sizlerin bu merakı yüzünden o insanlar ulaşmıyor

العالية. التي يصل طول بعضها لاكثر من عشرة طوابق. قد تقول

. Bazıları on kata kadar ulaşır. Normal olduğunu söyleyebilirsin

يكون كالذي مات من التوتر، يصل إلى هذه الدرجة ويعتلي المنصة،

heyecandan öldü ölecek, o seviyede geliyor kürsünün başına

في الصين، لا يزال الإنترنت يصل لـ 56 بالمئة فقط من السكان.

Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.

تشكل المشاة الثقيلة ثلاثة أعمدة - طول كل منها يصل حوالي 3.5 كم

Ağır piyadeler 3 kol halinde formasyon aldı, her biri 3.5 km uzunluğunda idi.

‫ويمكنك أن تحصل على ما يصل إلى 12 متراً‬ ‫من الثلج المسحوق العميق.‬

ve pudra gibi karların derinliği 12 metreyi bulabiliyor.

حتى يصل للحظة الحرجة التي يعرف فيها أنه لا توجد وسيلة لتجنب القتال.

olmadığını anlayana kadar saldırgandan uzaklaşmaya çalışır.

آمل أن يصل هذا الفيديو إلى الأشخاص المصرح لهم وأن يكون هناك حل.

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

بينما يصل الرجال إلى ذروة النشوة الجنسيّة في 90% من المرات التي يمارسون فيها الجنس.

Erkekler ise yüzde 90'ında doruğa ulaşıyorlar.

والتي روعت الناس بسبب الحرب والمجاعة و الطاعون و ما يصل الى ثلث منهم لقوا حتفهم.

Halk savaş,veba ve kıtlık yüzünden terörize edilmişti.Halkın 1/3'ü ölmüştür.

لا، يستحيل أن أجمع ذلك المبلغ. لا أستطيع جمع مبلغ كهذا. كنت لأنفقه قبل أن يصل إلى جيبي.

Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.

‫هذا الحيوان الثدي الضخم الذي يصل طوله‬ ‫إلى متر ونصف ووزنه إلى 100 كلغ قوي جداً‬ ‫وقادر تماماً على التسبب بجروح قاتلة.‬

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.