Translation of "البلدة" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "البلدة" in a sentence and their turkish translations:

نُفِى توم من البلدة.

Tom kasabadan sürüldü.

نتشارك الأخبار في ميدان البلدة،

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

‫يصل نور البلدة إلى البحر...‬

Şehrin ışıkları denize taşıyor...

نمت البلدة و أصبحت مدينة.

Kasaba bir şehir haline geldi.

البلدة دائما ما تدب بالسياح .

Şehir her zaman turistlerle kaynıyor.

‫ما قولك؟ هل نذهب إلى البلدة؟‬

Ne düşünüyorsunuz? Kasabaya mı gidelim,

‫لكن أكثرها جرأة‬ ‫تتعمق في البلدة.‬

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

هنالك العديد من السياح في البلدة .

- Çok turist var kasabada.
- Şehirde birçok turist var.
- Kentte çok sayıda turist var.

هل تعرف البلدة التي ولد فيها؟

Onun doğduğu kasabayı biliyor musun?

كان الجميع في البلدة يحبّ فاضل.

Topluluktaki herkes Fadıl'ı seviyordu.

ستعود البلدة إلى الحياة، وستملأ الشاحنات الطرق.

Kasaba yeniden hayata dönecek, iş makinaları yollarda olacak.

‫ظهرت هذه البلدة في طريق هجرة الفيلة.‬

birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.

كانت ليلى بمثابة عمود عند أهل البلدة.

Leyla cemaatin bir direğiydi.

لكن إن قلت لهم: "أترون تلك البلدة هناك؟

Peki ya şunu söyleseydim: “Şuradaki kasabayı görüyorsunuz.

‫سيكون عليها البحث عن مكان هادئ في البلدة.‬

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

‫لم المغادرة‬ ‫بينما لديك أفضل منطقة في البلدة؟‬

Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?

وجب على السياح مغادرة البلدة قبل حلول الفجر .

Turistler şafaktan önce şehri terk etmek zorunda kaldı.

كان سامي يعيش في ضواحي هذه البلدة الهادئة.

- Sami bu uykulu kasabanın eteklerinde yaşıyordu.
- Sami bu hareketsiz kasabanın dışında yaşıyordu.

‫لكن لليلة واحدة،‬ ‫تذهب إلى البلدة لوجبة موسمية مميزة.‬

Ama sadece bir geceliğine sezonun spesiyali için şehre inerler.

‫يمكن للأم الحاكمة التواصل مع القطيع‬ ‫في الجهة الأخرى من البلدة.‬

...dişi lider, tüm kasabaya yayılmış sürüyle iletişim kurabilir.

عدتُ إلى البلدة التي وُلدتُ فيها لأول مرة منذ عشر سنوات.

10 yıldır ilk kez memleketime gittim.

- كان الدّكتور صادق بطلا في البلدة.
- كان الدّكتور صادق بطلا في الحي.
- كان الدّكتور صادق بطلا عند أهل البلدة.
- كان الدّكتور صادق بطلا عند أهل الحي.

Dr. Sadık toplulukta bir süper yıldızdı.

‫لكنها ستواجه نفس الخطر ليلة تلو الأخرى‬ ‫إلى أن تغادر القروش البلدة.‬

Ama her gece aynı tehlikeyle karşılaşacaklar. Köpek balıkları gidene kadar.

بناءً على الاتجاه الذي سار فيه، أظن أنه كان متجهًا إلى البلدة.

Onun gittiği yönden onun şehre doğru gittiğini söyleyecektim.

- كان سامي عمودا في مجتمعه.
- كان سامي بمثابة عمود عند أهل البلدة.

- Sami toplulukta bir direkti.
- Sami toplulukta önemli bir kişiydi.
- Sami cemaatte önemli bir kişiydi.

- كان سامي زعيما محترما في البلدة.
- كان سامي زعيما محترما في الحي.

Sami toplumda saygın bir liderdi.

- كان فاضل مكرّسا حياته للكنيسة و أهل الحي.
- كان سامي مكرّسا حياته للكنيسة و أهل البلدة.

Fadıl kendini kiliseye ve topluma adamıştır.

- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا للمجتمع.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل البلدة.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل الحي.

Leyla hızla topluluğunun bir direği oldu.