Examples of using "المحتمل" in a sentence and their turkish translations:
Muhtemelen
Ancak şu ihtimali düşünelim ki
Çünkü yanınızda oturan kişinin
Boşanmamız muhtemeldi
O, muhtemelen yakında gelecektir.
Muhtemelen bir ülserim var.
Sami muhtemelen ölüyordu.
Onu muhtemelen Sami yaptı.
çünkü yolda sizi sokma ihtimali vardır,
Nereden geldiğini bulmaya çalıştıklarında ise olası bir kaynak buldular:
Sanırım Tom muhtemelen bu filmden hoşlanacak.
Kendi kendilerine çözüme ulaşma ihtimalleri pek yok.
dört kez yazı çıkma ihtimali
ve Türkiye'de tsunami ihtimalinin olmayacağını gördük
Muhtemelen Davout'un patronu Desaix ve kayınbiraderi
Leyla muhtemelen yine kaçtı.
Onlar, kesin olmasa da, ileride potansiyel olarak
Bahri kabilesine dahil olan Baybars aralarında en güçlüsüydü
Bir savaş ihtimali var.
Tom ekonominin muhtemelen iyileşeceğini düşündüğünü söyledi.
Tom'un durumun altından kalkabilmesi pek mümkün olmayacak.
yalnızca bir kişinin galip çıkacağı bir kriter oluşturmaktan kaçındım.
Leyla eve muhtemelen gece yarısından önce geldi.
1000 dolarlık hediyeleri daha başlangıç.
ama merak etmeyin bu türlerle zaten karşılaşma ihtimalimiz çok düşük