Translation of "باريس" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "باريس" in a sentence and their turkish translations:

- باريس عاصمة فرنسا.
- باريس هي عاصمة فرنسا.

- Paris, Fransa'nın başkentidir.
- Paris, Fransa'nın başşehridir.
- Paris, Fransa'nın başkenti.

وليس فقط باريس.

Ve Paris bir istisna değil.

أين تقع باريس؟

Paris nerede?

ذهبَت إلى باريس.

Paris'e gitti.

زرت باريس مرتين.

İki kez Pariste bulundum.

أود الدراسة في باريس.

Paris'te öğretim yapmak istiyorum.

لقد زرتُ باريس مرة.

Paris'i bir kez ziyaret ettim.

في اليوم التالي لهجمات باريس،

Paris saldırılarının ertesi günü,

حتى الأهداف الطموحة لاتفاقات باريس

Paris Anlaşması'nın iddialı hedefleri bile

المكان ليس بعيداً عن باريس.

Paris'e uzak değildir.

أردت أن أكون في باريس.

Paris'e gitmek istedim.

تبعد عن باريس خمسين كيلومتراً.

Paris'e elli kilometre uzakta bulunuyor.

أتيحت لي الفرصة لزيارة باريس.

Paris'i bir sefer görme şansım oldu.

انتقلت إلى باريس عام 1966م.

O Paris'e 1966'da taşındı.

سوف يصل الى باريس غداً.

O yarın Paris'e varacak.

وانتقلت إلى باريس لبدء وظيفتي الأولى.

ve ilk işime başlamak için Paris'e taşınmıştım.

نابليون إلى باريس في قفص حديدي.

Napolyon'u demir bir kafeste Paris'e geri getireceğine söz verdi .

باريس إحدى أكثر مدن العالم زيارةً.

- Paris dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biridir.
- Paris dünyanın en fazla ziyaret edilen kentlerinden biridir.

وخمس دقائقٍ بعدها، أجد نفسي فوق (باريس)

Beş dakika sonra Paris üzerindeyiz,

أليست هي في مسار اجتماعات اتفاق باريس؟

Paris Anlaşmasına uygunluğunu önemsiyor mu?

كانت تلك سفينة فضاء تهبطُ وسط باريس.

Bu, Paris'in ortasına inen bir uzay aracıydı.

كانت باريس غارقة في شائعات الغدر وهزيمة.

Paris ihanet söylentileriyle çalkalandı ve yenilgi.

اتفاقية باريس للمناخ كاول اتفاقيةٍ عالميةٍ ملزمةً

tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

كان الجميع في باريس فجأة ملكيين ، مرة أخرى.

Paris'teki herkes aniden bir kraliyetçiydi, bir kez daha.

غادر نابليون الجيش ليعود إلى باريس بدونه ، بكى علانية.

Napolyon onsuz Paris'e dönmek için ordudan ayrıldı, o açıkça ağladı.

للإمبراطورية الفرنسية الجديدة ، وأمر بالعودة إلى باريس لتتويج نابليون.

olduğu haberini aldı ve Napolyon'un taç giyme töreni için Paris'e dönme emri aldı. Ertesi yıl

هناك الكثير من الأماكن التي يمكن زيارتها في باريس.

Paris'te görülecek çok şey var.

بعد هزيمة الإمبراطور في واترلو ، نظم دافوت الدفاع عن باريس ،

İmparatorun Waterloo'daki yenilgisinin ardından Davout, Paris'in savunmasını düzenledi

عندما عاد نابليون من المنفى ، ذهب سوشيت لمقابلته في باريس.

Napolyon sürgünden döndüğünde, Suchet onunla Paris'te buluşmaya gitti.

في السابع من ديسمبر 1815 ، اقتحم حدائق لوكسمبورغ في باريس.

7 Aralık 1815'te Paris'teki Lüksemburg Bahçelerine doğru yürüdü.

لدى عودته إلى باريس ، تلقى سولت ترحيبًا كبيرًا من نابليون.

Soult, Paris'e döndüğünde Napolyon'dan bir kahramanı karşıladı.

محظوظًا بما يكفي لوجودك في باريس ، فقم بزيارة بوتيك نابليون شخصيًا.

Paris'te olacak kadar şanslıysanız, Boutique Napoleon'u şahsen ziyaret edebilirsiniz.

في سن الخامسة عشر ، تم إرساله إلى المدرسة العسكرية في باريس ،

birkaç hafta önce mezun olan genç bir Napolyon Bonapart'ı kaçırarak

في باريس ، استجاب نابليون للأزمة مع سلسلة من الإجراءات القصوى: الملكية

Paris'te Napolyon krize cevap verdi bir dizi aşırı önlemle: mülkiyet

من باريس ، كتب إلى الإمبراطور الروسي ألكسندر في مقر الحلفاء ، إعلام

Paris'ten Rus İmparatoruna yazdı Alexander, Allied karargahında

بعد انتهاء اتفاقه مع البابا ، ذهب إلى باريس بدعوة من ملك فرنسا.

Papa ile antlaşması bittikten sonra Fransa Kralının daveti üzerine Paris'e gitti

لويس الكسندر برتييه في فرساي ، على بعد 10 أميال من باريس. خدم

Louis-Alexandre Berthier, Paris'ten 16 mil uzaklıkta, Versailles'da doğdu. Annesi

عندما التقيا في باريس ، استعد كل منهما للآخر. عهد نابليون إلى ناي بالمهمة

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonapart'ın dikkatine çekti

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.