Translation of "بشيء" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بشيء" in a sentence and their turkish translations:

للقيام بشيء.

bir sorumluluk hissi.

يجب القيام بشيء.

Bir şey yapılmalı.

يجب القيام بشيء ما.

Bir şey yapılmak zorundaydı.

أخبرنا بشيء لا نعرفه.

Bize bilmediğimiz bir şey söyle.

أمسكهم عندما يقومون بشيء جيد.

Onlara bir şeyi iyi yaparken denk gelin.

قد نشعر بشيء من النفاق.

İkiyüzlü gibi hissedebiliriz.

كان ينبغي أن أقوم بشيء.

Bir şey yapmalıydım.

لن نقوم بشيء لا ترضاه.

Senin vasiyetine karşı bir şey yapmayacağız.

- أنتً عليكَ فقط أن تعدُني بشيء واحد.
- أنتِ عليكِ فقط أن تعِديني بشيء واحد.

Sen bana yalnızca bir şey için söz vermek zorundasın.

تضربنا بشيء رائع أو شيء مريع.

harika ya da korkunç bir biçimde çarpan bir yıldırımdır.

هل تريد أن تنصحني بشيء ما ؟

Benim için bir tavsiyeniz var mı?

لا يمكنني القيام بشيء لأجل توم.

Tom için yapabileceğim bir şey yoktu.

أحس توم بشيء يزحف على ذراعه.

Tom kolunda sürünen bir şey hissetti.

علينا القيام بشيء حيال ما يحصل.

Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.

الطريقة التي يربط فيها الشخص اللون بشيء

Kişinin bir rengi neyle ilişilendirdiği,

أربعة أيام، لم نقم بشيء سوى التزلج.

Dört gün boyunca sadece kaydık.

فأنت تُريد الطبيب أن يقوم بشيء ما.

Siz, bir şeyler yapılmasını istiyorsunuz.

في بطولة الماسترز 2014 ، قام بشيء رائع.

2014 Masters Turnuvasında, dikkat çekici bir şey yaptı.

بعد ذلك عند خروجي شعرت بشيء هنا،

sonra dışarı çıktığımda şuramda bir şey hissettim,

لا بد أنه غبي ليقوم بشيء كهذا.

Böyle bir şey yapmak için aptal olmalı.

إذًا، لماذا قمنا بشيء كهذا لقضاء شهر العسل؟

Peki balayı için neden böyle bir şey yaptık?

أردنا القيام بشيء ما، شيء لن ننساه أبدًا،

Bir şeyler yapmak istedik, hiç unutmadığımız bir şeyler,

الهدف الرئيسي من الخدعة هو القيام بشيء أعمق.

Bu numaranın gerçek amacı asıl büyük parçamız için bir şey yapmaktı.

يتعلق الأمر بشيء ما اعتادت جدتي على قوله.

büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz.

ذهبت وقمت بالأمر، وأصدقكم القول شعرت بشيء غريب.

Gittim, yaptım ve harbiden acayip bir duygu hissettim.

الآن، إليكم الخبر الجيد: يمكننا القيام بشيء حيال ذلك

Şimdi, işte iyi haber: bununla ilgili bir şeyler yapabiliriz.

إذا كنت حاولت من قبل إقناع شخص ما بشيء

Birini argümanlarla, sebeplerle bir şeye ikna etmeye çalıştıysanız

لكن إن لم نقم بشيء ما من أجل شخص آخر،

ama başka birini düşünerek bir şey yapmazsak

والذي كان مكافأتي المباشرة وكان يخبرني، "أنت تقوم بشيء جيد"

Bu benim hızlı ödülümdü ve bana "İyi gidiyorsun," diyordu.

- لا تفعل شيئا حتى آتي.
- لا تقم بشيء حتى آتي.

Ben gelene kadar hiçbir şey yapmayın.

- لم يقل لي فاضل أيّ شيء.
- لم يخبرني فاضل بشيء.

Fadıl bana hiçbir şey anlatmadı.

كان يجب على سامي أن يقوم بشيء كي ينقذ حياته.

Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.

- إنه مشغول بشيء ما.
- إنه مشغول.
- إنه مشغول بفعل شيء ما.

O bir şey yapmakla meşgul.

نادراً جداً ما يمكن إثبات أو التنبؤ بشيء ما على وجه اليقين

Bir şeyi kesin olarak kanıtlamak veya öngörmek çok nadiren mümkün

هذا لا يعني أننا لا نريد أن نشعر بشيء ما عن طريق العاطفة

Duygusal bir şey hissetmek istemediğimizden değil.

‫فإن عُرض عليهم المال للقيام بشيء مثل هذا،‬ ‫فسيستغلون الفرصة التي سنحت لهم.‬

böyle bir şey yapmaları için para teklif ediliyor, onlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar.