Examples of using "دفع" in a sentence and their turkish translations:
şimdi hafızalarınızı zorlayın
artık olmadığı için yüksek lisans mezunu biri olarak,
Tom biletleri ödedi.
ağır bir bedeli var.
Lisa iki kızının da okul ve forma masraflarını
Faturanın bugün hâlâ ödenmesi gerekiyor.
tatmin edici bir ödemeyle onları çaba sarf etmeye teşvik ediyoruz.
Özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar.
kefalet ödeyemedikleri için oradalar.
uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi
Tom, Mary'yi merdivenlerden aşağı itti.
Şu gömlek için sadece on dolar ödedi.
Biletleri ödeyen kişi Tom'dur.
Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.
Lejyonerler, Kartaca kuvvetlerini geri ittirmeye başlıyorlar.
sadece birkaç santimetre itilmesi gerekir.
Daha fazla Starbucks'ta bahşiş vermek yok.
- Sami'nin bir SUV'u vardı.
- Sami bir SUV'a sahipti.
Bir saat sonra Moğolların itişi yavaşladı.
kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.
vergi anlaşmasını reddedip, haraç ödemeyi keser ve özerklik ilan eder
Ekmeği atıp kendi deneyebilir.
Bazı yerlerde 60 km ilerledikçe, 200.000 esir.
Kanada fazla yükleme yapan Moğollar;Müslüman hattını geriye doğru itiyorlardı.
Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.
En büyük dişinin önderliğindeki sürü ufaklıkları yürümeye zorluyor.
hükümetten mali destek olmaması. Hükümet , o zamanlar kırk altı milyon dolar
en yüksek ülkelerden biri yapar, bu da evlilik deneyi fikrini
Birdenbire, pek çok kitap için para ödeyemediğimi hatırladım.
ve dava açılırsa 50 bin TL tazminat ödemek zorunda kalırsınız'
belirli bir dönem yaşadığı ve sonra onu terk ettiği, El-Ezher'i harekete geçirdi.
daha sonra, 7.000 Rus esirinin alınmasına yardım etmek için süvarilerle birlikte ilerlemeye başladı.
1029'da, yerel sazlarla desteklenen Danimarkalılar, Olaf'ı sürgüne sürdü.
etkili olabilmeleri için, onlara düzgün bir şekilde ödeme yapılmalı, giydirilmeli ve beslenmelidir - Fransız Cumhuriyeti'nin
-
oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü
Yorgun Osmanlı ordusunun her an yok edilebileceğini anlayan Stefan, atına binerek