Translation of "دائماً" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "دائماً" in a sentence and their turkish translations:

- دائماً ما تنتقدني!
- إنك تعيبني دائماً.
- إنك تذكر عيوبي دائماً!

Her zaman beni eleştiriyorsun.

- هو سيكون دائماً معك.
- هو سيكون دائماً معكِ.

Her zaman seninle olacak.

ولكن ليس دائماً.

ama arada sırada denemediği bir şey önermek isterim.

‫ليس سهلاً دائماً.‬

Her zaman kolay değil.

قل الحقيقة دائماً.

Her zaman doğruyu söyle.

أنتَ متأخر دائماً.

Her zaman geç kalıyorsun.

- إنه صادق دائماً.
- دائماً ما يصدق.
- يصدقنا القول دوماً.

O her zaman gerçeği söyler.

- الأبطال دائماً يصلون متأخرين.
- دائماً ما يصل الأبطال متأخّرين.

Kahramanlar her zaman geç gelir.

- أنتَ يمكنكَ دائماً القدوم هنا.
- أنتِ دائماً يمكنكِ القدوم هنا.

Her zaman buraya gelebilirsin.

وقد كان دائماً كذلك.

Her zaman böyleydi,

للمناضلين الشباب، أقول دائماً

Genç militanlara hep şunu söylerim,

أمشي إلى المدرسة دائماً.

Okula her zaman yürürüm.

دائماً يتأخر عن المدرسة.

- O, her zaman okula geç kalır.
- O her zaman okula geç gelir.

- يمكنكَ دائماً أن تسألني للمساعدة.
- يمكنكِ دائماً أن تسأليني عن المساعدة.

Yardım için her zaman bana sorabilirsiniz.

- أنت دائماً ما تشتكي.
- كل ما تفعله هو الشكوى.
- إنك تشتكي دائماً.

Her zaman şikâyet ediyorsun.

- أنا لا أصدقك, أنت تكذب دائماً.
- أنا لا أصدقُكِ, أنتِ دائماً تكذبين.

Sana inanmıyorum. Her zaman yalan söylüyorsun.

- أنتَ يمكنكَ دائماً النوم على أريكتي.
- أنتِ يمكنكِ دائماً النوم على أريكتي.

Her zaman kanepemde uyuyabilirsin.

أني سأبقى دائماً صغير الحجم،

Her zaman ufak kalacağımı,

كما تعلمون، نحن نقتبس دائماً.

Hani alıntı yapıyormuşuz filan sürekli.

‫الأمر بسيط!‬ ‫وليس دائماً سهلاً!‬

Basit! Her zaman kolay değil.

دائماً ما تتوقع حدوث المشاكل.

Her zaman sorunu tahmin ediyorsun.

تلك الموسيقى تذكرني دائماً بك.

O müzik her zaman bana seni hatırlattı.

إنها دائماً تشتري ثياباً ثمينة.

Her zaman pahalı elbiseler alır.

دائماً ما يلبس القمصان الزرقاء.

- O her zaman mavi gömlek giyer.
- O her zaman mavi gömlekler giyer.

عليك دائماً أن تفي بوعدك.

Her zaman sözünü tutmalısın.

ونقوم دائماً بإخبار الناس عند الحدود،

Sınırda insanlara her gün şunu söylüyoruz

الإنسان عديم الخبرة دائماً أكثر شجاعة.

Deneyimsiz insan her zaman daha cesurdur.

ومع ذلك، دائماً ننظر إلى اللهب.

Yine de her zaman aleve bakarız.

كنت دائماً أصارع من أجل التأقلم.

sık sık uyum sağlamakta zorlanırdım.

وأنا على صواب، لأنني دائماً هكذا،

ki ben haklıyım çünkü hep haklıyımdır,

هو دائماً ما يتعامل معي كطفل.

O, her zaman bana bir çocuk gibi davranır.

دائماً ما تبقي آن غرفتها نظيفة.

Ann odasını her zaman temiz tutar.

الخطوة الأولى دائماً ما تكون الأصعب.

İlk adım her zaman en zorudur.

هذه الفتاة كانت دائماً جيدة ومُطيعة.

Bu kız hep iyi ve saygılıydı.

توم دائماً يصرخ عندما يكون غاضباً.

Tom öfkeli olduğunda her zaman bağırır.

كان دائماً يدفع إلى الأمام بأقصى سرعة،

bu her zaman son hızda ilerlemiştir,

‫تذكر أن الرأس هو دائماً مكمن الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

‫تذكروا أن الرأس هي دائماً مكمن الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

- دائماً ما أراه ضاحكاً.
- إنه دائم الضحك.

O, her zaman gülüyor.

- لا أحب اللعب معه. نحن نفعل دائماً الأشياء ذاتها.
- لا أحب اللعب معه. نحن نفعل دائماً الأشياء نفسها.

Onunla oynamayı sevmiyorum. Her zaman aynı şeyleri yapıyoruz.

لكنّها لا تجدي نفعاً دائماً على المدى البعيد.

ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

التي تأتي دائماً مع خلفية من هواجس القلق.

ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.

‫الالتزام التام، ‬ ‫وواصل دائماً التقدم الإيجابي‬ ‫إلى الأمام.‬

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

دائماً ما اصادف سياح يابانيين في هذه المنطقة .

Bu bölgede sık sık Japon turistlere rastlıyoruz.

أتحدث دائماً مع الأمهات، أتناقش، أحاول أن أشرح لهم.

Annelerle sürekli konuşuyorum, çatışıyorum, anlatmaya çalışıyorum.

‫أعرف من خبرتي‬ ‫أن الإمساك بالخراف ليس دائماً سهلاً.‬

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

‫إنه لأمر مثير دائماً أن أهبط في شق ثعابين.‬

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

"يقول الناس دائماً، الأنفلونزا تفعل هذا، الأنفلونزا تفعل ذاك"

"İnsanlar her zaman söyler, efendim, grip bunu yapar, grip şunu yapar.

إذا لم يكن لديك أولاد بإمكانك دائماً أن تتبنى.

Çocuk sahibi olamazsan, her zaman evlat edinebilirsin.

اذا كانت لدينا مشاكل مالية ، نستطيع دائماً الاستعانة بمدخراتنا.

Para sorunumuz olursa her zaman tasarruflarımızdan bir kısmını harcayabiliriz.

‫ولكن البيض بالنسبة للناجين‬ ‫يكاد يكون دائماً مصدراً هائلاً للطاقة،‬

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

‫المشكلة هي أنني لا أرى نهايته.‬ ‫وهذا يجعله دائماً خطراً.‬

Sorun şu ki sonunu göremiyorum ve bu her zaman tehlikelidir.

‫إشعال النار هو دائماً أمر طيب،‬ ‫فهو يبعد الحيوانات المفترسة،‬

Ateş yakmak her zaman güzeldir, avcıları bizden uzak tutar.

يكون الارتفاع اكبر من ذلك. لكنهم دائماً ما اصطدموا بمشكلةٍ

Yüksekliğin bundan daha büyük olduğunu düşünün . Ama her zaman karmaşık bir

- دائماً ما تبقي غرفتها نظيفة.
- تحافظ على غرفتها مرتبة دوماً.

Odasını her zaman temiz tutar.

أكثر من أيّ شيء، شخصاً ينقل أفكاراً كنّا نناقشها دائماً مجتمعين

Siyasi örgütümüzde hep birlikte tartıştığımız fikirleri

‫إن تناولت أصداف "بطلينوس" نيئة،‬ ‫هناك دائماً خطر أن تبتلع بكتيريا.‬

Deniz minarelerini çiğ yerseniz, bakteri kapma riskiniz vardır.

يبدو ان احلام البشر دائماً ما ارتبطت بالطيران او الارتفاع الى

Görünüşe göre insan rüyaları her zaman uçmak veya yükselmekle ilişkilendirilmiştir

‫دائماً ما يكون الأكل في البرية أمراً خطراً‬ ‫ونحن الآن في ورطة.‬

Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.

‫الأماكن المظلمة الرطبة جيدة دائماً ‬ ‫للعثور على الزواحف المرعبة.‬ ‫سنذهب إلى هناك.‬

Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.

‫أنا مستعد الآن.‬ ‫إنه لأمر مثير دائماً أن أهبط في شق ثعابين.‬

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

الروسية . قال له: "أنت دائماً مع قلب العدو ، إنها حركة خطيرة للغاية".

talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

دائماً ما تكون ساحة القديس مارك في البندقية مزدحمة بالسياح في الصيف .

Venedik'teki San Marco meydanı yazın hep turist kaynıyor.

لأنّنا لم نكن محقّين دائماً. لم نتخيّل قط بأنّ "بيبي" قد يصبح رئيساً.

Çünkü haklı olmadığımız da oldu. Pepe'nin başkan olabileceğini hiç düşünmemiştik.

بحثت دائماً عن مكان في الحياة اين آمالي لن تنكسر، أين لست غريبة الاطوار

Yani umutlarımın kırılmadığı, beni tuhaf bulmayan,

‫يمكن أن تكون هذه ‬ ‫هي المشكلة في اتباع الأنهار،‬ ‫فهي دائماً تتخذ المسار الذي به أقل مقاومة.‬

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

‫ولكنني لم أحم حبلاً به من قبل.‬ ‫هذا جيد ولهذا السبب ينبغي دائماً ‬ ‫أن ترتدي سروالاً داخلياً.‬

Ama hiç halat korumak için kullanmamıştım. Bu iyi bir şey ve bu yüzden her zaman iç çamaşırı giymelisiniz.

- فيما عدا أيام الجمعة، فإن توم دائماً ما يرتدي ربطة عنقٍ إلى العمل.
- توم دائما ما يرتدي ربطة عنق إلى العمل، فيما عدا يوم الجمعة.

Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.