Translation of "خلق" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "خلق" in a sentence and their turkish translations:

= خلق تجارب الحياة ."

=hayatının biçimlenmesi" dir.

مريم ذات خلق.

Maryam terbiyelidir.

نحو خلق بيئة عمل

gördüğümüz felaketlerden kaçabileceğimiz

كفّ عن خلق المشاكل.

Sorun çıkarmayı bırakın.

خلق هذه الصورة فتح وعيي.

Bu fotoğrafı yaratmak bilincimi açtı.

خلق إدراك سيئ لولادة الأتراك ، ergenekon

Türklerin doğuşu olan ergenekona kötü algı oluşturulması

خلق الله الأرض في ستة أيام.

Tanrı dünyayı altı günde yarattı.

لكن هل الفشل جزء من خلق القيمة؟

Peki, başarısızlıklar değer yaratmanın bir parçası mıdır?

و تم خلق 1,3 مليون وظيفة جديدة.

ve 1,3 milyon yeni iş onların sayesinde var.

علم النفس يقول، من أجل خلق ارتباط،

Psikoloji şunu der: katılım yaratmak için

مما خلق مشاعر معادية للعثمانيين في بلغاريا،

Bu, Bulgaristan'daki Osmanlı karşıtı tutumu

بهدف خلق دولة عازلة أخرى ضد المسيحيين،

Hıristiyanlara karşı bir savunma noktası oluşturmayı

هل خلق الله العالم في يوم وحيد؟

Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?

وهو ما أدى إلى خلق أزمة صغيرة هنا.

ve bu küçük bir soruna yol açıyor.

وبدأت في عمل دورات من أجل خلق أنشطة.

Etkinlikler yapmaya, kurslar açmaya başladım.

أنا أتحدث عن إذا كنت تريد خلق شيء ما،

Bir şey yaratmak, bir şeye başlamak istiyorsanız,

هذا سوف يساعد على خلق محادثات عامة و وعي

bu şimdi yapay zekânın ne olduğu,

لتوحيد مدنٍ ساحليةٍ متواضعة بهدف خلق اتحاد قوي واعلانها

çalıştı . Aynı dönemde Körfez topraklarından petrol akıyordu

وأتمنى منكم مساعدتي في خلق هذه النوعية من بيئات العمل

ve umarım siz bana bunlar gibi iş ortamları yaratmada yardım edersiniz

هذا هو قوة الند للند في خلق الوضع الطبيعي الجديد.

İşte bu, yeni normaller yaratan birebir iletişimin gücüdür.

لا يمكننا فقط خلق بيئات حيث يحب الناس القدوم للعمل

insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

الرجال الذين لا يستخدمون أي برنامج آخر لتجنب خلق ثغرة أمنية

güvenlik açığı oluşturmamak için başka hiçbir program kullanmıyor adamlar

انا اؤمن انه يمكن ان يروى كيف خلق الماضى المظلم مستقبلا مشرقا،

nasıl parlak bir gelecek yarattığının hikâyesini anlatabilir.

انتقد كل قرار ، مما ساعد على خلق جو مسموم في المقر الفرنسي.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

ولم تكن تعمل على خلق بيئةٍ لا يخشون فيها الحديث إلى بعضهم البعض

ve birbirleriyle konuşmaktan çekinmediklerine emin olmadıkça

لكنّنا نتعاون أيضاً، لأنّه علينا خلق مجتمعات. لأنّنا لا نعيش على جزيرة منعزلة.

Ama aynı zamanda dayanışıyoruz çünkü bir toplum inşa etmek zorundayız. Çünkü Robinson Crusoe değiliz.