Examples of using "جزء" in a sentence and their turkish translations:
sen de benim bir parçamsın.
sadece bir kısmını
Burada küçük bir dikey bölüm var.
Bu, sistemin bir parçası.
Her bir yerimi seviyorum.
Bir inanışa göre,
paylaşmak istediği bir şey var mı?
bu bizim yansımamızdır.
Yani havza suyu aslında
Karun hazinesinin küçük bir kısmı
Japonya Asya'nın doğu kesiminde yer almaktadır.
- Kabiliye Cezayir'in bir parçasıdır.
- Kabiliye Cezayir toprağıdır.
Sen şu an benim hayatımdan bir parçasın.
ve korumayla dövüşme zorunluluğu ilginç değil mi?
erkek düşmanlığı yapan kısımda var üstelik
Vücudumun bir parçası yok -
Bir yanım onu tutup etrafındakileri kovalamak istedi.
Bu arazinin bir kısmı benim.
Dilimiz, kültürel kimliğimizin önemli bir parçasıdır.
Meydan okumalar Fadıl'ın gündelik hayatının bir parçasıdır.
Beynimizin önemli bir bölümü ödül beklentisi işine ayrılmıştır:
Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.
Peki, başarısızlıklar değer yaratmanın bir parçası mıdır?
Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.
ve beyindeki bir nöron veya kısmı uyarabiliriz.
büyük patlamadan hemen sonrası.
buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.
Ve bu atlama çok daha büyük bir eğilimin parçası.
ve yüzeyin bir kısmını buharlaştırmak için bir nükleer cihaz kullanmak.
Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak
insanları parçası olmaktan gururlandırmada çok önemlidir.
Chobani’nin en önemli yanı benim için şu oldu:
ve bu en zorlu tırmanışın sonu oldu.
Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,
Vücudunun büyük bir kısmı o yumurtalar için feda ediliyor.
En önemli kısım eğitim, buradan çıkmayacağım.
Şu kırmızı daire beynin önemli bir bölgesi,
Tüm bunlar şu an bu kelimenin bir parçası,
Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.
İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar
20 yıldan fazla gazeteci olarak çalıştığım New York Times'ta
ve bu kurucu etiğin bir parçası,
Cevabın bir kısmı bilişsel psikolojide gizli.
Ordunun küçük bir kısmı ve Sigismund kaçıb kurtuldular
İnternet dünyanın her bölümünün koşullarını bilmek için çok faydalıdır.
Bir nehir şehri doğuya ve batıya ayırır.
Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.
Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Hepsi çorbamın bir parçasıydı ama soğanlar hala yakıyordu.
Bana büyük bir yapbozun parçasıymışım gibi hissettiriyor.
Dünyanın herhangi bir yerini altüst edebilir.
Gemilerini Kartaca filosunun bir kısmına doğrudan sürüp hız kesmeden kafa kafaya çarpışmaya girmek istiyorlardı.
çünkü siyaset bizim için önemli ve kim olduğumuzun bir parçası.
Filonun bir kısmı, düşmana saldırmak ve
Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.
tıpkı saniyenin trilyonda biri kadar süren bir havai fişek gibi.
Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.
Ya da bu huş ağacının kabuğunu kullanabilirim.
İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.
Benim okul saatlerinden sonraki veya tatil sırasındaki görevim
Vücudumun yara almayan bir parçası bile kalmadı.
İmparator tuzağa düşmeyi umarak hızla ilerledi ve Blücher ordusunun bir kısmını yok ettiler.
Filonun bir diğer kısmı, Marmara Denizi'nden Tuna'ya ilerleyecek
Kral ayrıca ordusunun bir kısmını güneydeki Erdel üzerinden doğuya oradan da iktidarını yeniden tesis etmek için Eflak'a göndermek istedi.
Kuzeyde, Transilvanya ve Eflak birlikleriyle birlikte
Neresinde olduğu önemsiz. Sadece içinde bir yerde.
Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.
Pekâlâ, bunu yuvarlayalım. Tamam, bu işte kullanabileceğimiz en iyi şey, paraşüt ipi.
hayır canım ben cevabını biliyorum diyenler varsa siz çok küçük bir kısımdasınız
Hayatımın o kadar büyük bir bölümünde umutlarımın kırılmasına izin verdim ki,
Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.
dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar
Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.
Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.
Kültür, günlük hayatta bizi harekete geçiren değerlerle ilgilidir. Daha iyi bir toplum inşa etmenin gereklerinden biri bu.
Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.