Examples of using "حشد" in a sentence and their turkish translations:
nefes kesici bir şekilde gökyüzüyle kaynaşan,
yeni bir güç oluştu.
Renault marka otomobilin kalabalığın arasına dalarak
yüzlerce, binlerce kişiyi eğlendiren adama dönüşebilirdim.
Dışarıda büyük bir kalabalık toplanıp kargaşayı izlerken
Kullanabildiğimiz kadar aracı kullanmalıyız ki,
güçlerini pekiştirmek ve Osmanlı'nın Balkanlar'daki konumunu korumak için
Esma Esad'ın bir fotoğrafı ortaya çıktığında garip bir şey oldu
İki gün sonra Hannibal birliklerini tepede topladı ve İtalya panoramasını onlara gösterdi.
M.Ö 217'nin bahar ayı ile birlikte Hasdrubal yeterli birliği Gnaeus' karşı yapacağı büyük taarruz için topluyor