Translation of "عدد" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "عدد" in a sentence and their turkish translations:

كلما زاد عدد المصابين بالعدوى، زاد عدد المرضى

virüs bulaşan insan sayısı arttıkça virüs kapan insan sayısı arttı

إنه عدد هائل.

Bu sarsıcı bir rakam.

هذا هو عدد الشامان

İşte bu da Şaman adeti

عدد الميغاطون في الحمولة

yükündeki megatonların sayısı

الرقم إثنا عشر عدد زوجيّ.

On iki, çift bir sayıdır.

كم عدد الأيام في الأسبوع؟

Bir haftada kaç gün vardır?

كم عدد الدونت التي تريد

Kaç tane tatlı çörek istiyorsun?

وزاد عدد الأشخاص المصابين والمتوفين باستمرار،

hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

هذا الرسم البياني يوضح عدد الطلاب

Bu grafik, Avustralya'da

كم عدد الذين فهموا هذا الشكل؟

Bunu kaçınız hatırlıyor?

في الأساس هو زيادة عدد المشتركين.

temel olan abonelerin artmasıdır.

تضمّ أكبر عدد من الأطفال أيضاً.

en çok çocuk sahibi olanlar.

هي: كم عدد الأشخاص الذين تحبهم؟

Ne kadar insanı seviyorsun?

نقول عدد لا يحصى من العملات؟

çatır çatır paraları saysak diyen?

ويقدر عدد الضحايا الروس بـ 44.000.

Rus kayıplarının 44.000 olduğu tahmin ediliyor.

عدد من السياح اصيبوا في الحادثة .

Kazada çok sayıda turist yaralandı.

حضر اللقاء عدد من أصحاب الإختصاص.

Birkaç uzman toplantıya katıldı.

أقرأ أقل عدد ممكن من الكتب.

Mümkün olduğunca az kitap okurum.

وقد سألا أشخاص لمشادته، وعد عدد مرات

bunu izleyip topun takım arkadaşları arasında

للتأكد من استفادة عدد أقل من الأشخاص

sığınma yasalarında köklü değişiklikler yapıyor.

في عدد من الشركات التي عملت فيها،

kadınların da olduğundan emin oldum.

عدد قليل جدًا من يمتلك الفرصة لذلك.

Bu olanağa sahip insan sayısı çok ama çok az.

يخفضون عدد الخطوات من سبعة إلى واحد،

aşama sayısını yediden bire çektiler.

‫لوضع بيوضها.‬ ‫بانخفاض عدد المفترسات في المكان،‬

Bu defa o yumurta bırakacak. Etrafta daha az avcı var.

عمل في عدد قليل من الوظائف الصغيرة

Birkaç küçük işte daha çalıştı

كم عدد السياح الذين يزورون هذا المعبد ؟

Bu tapınağı kaç tane turist ziyaret ediyor?

فتقريباً عدد التكاثر الأساسي هو فقط 2

Neredeyse 2.

اشترىت عدد قليل من الكتب من المكتبة.

Kitapçıdan birkaç kitap aldım.

عندها نفس عدد الكتب مثل الذي عندي.

O, benim kadar çok kitaba sahip.

كم عدد القطط الموجودة في هذا المنزل ؟

Bu evde kaç tane kedi vardır?

لماذا؟ لاعتمادها على عدد قليل من السفن والعوامات.

Neden? Çünkü az sayıda gemi ve şamandıraya dayanıyor.

هذا يشكل ثُلثي عدد الرحلات في العالم كله.

Bu, tüm dünyadaki yolculukların 3'te 2'sine eşit.

ولكن كلما زاد عدد الأشخاص الذين بدأوا مدحني

Muhafazakârlarla geçinebilen bir liberal olduğum için

‫تصطاد القروش البيضاء الكبيرة‬ ‫باستخدام عدد من الحواس.‬

Büyük beyazlar pek çok duyu kullanarak avlanırlar.

كم عدد أصدقائه ، سيكون الكثير منهم على استعداد

kaç tane arkadaşı varsa o kadar sayıda hazırlardı

ارتفع عدد السياح بشكل كبير في السنوات الاخيرة .

Turist sayısı son yıllarda büyük oranda arttı.

يبلغ عدد سكان البلد حوالي خمسين مليون نسمة.

Ülke nüfusu yaklaşık elli milyona ulaştı.

فيروس زيكا يصل عدد التكاثر الأساسي إلى 6.6

Zika (virüs) 6.6'ya kadar bir R-sıfır değerine sahip.

عدد لا يستهان به من الناس يملكون سيارتين.

Birçok insanın iki arabası var.

يزور عدد كبير من السياح كيوتو في الربيع .

Baharda çok sayıda turist Kyoto'yu ziyaret eder.

والتحاق أكبر عدد ممكن من الفتيان في المجال التعليمي...

olabildiğince çok erkeği öğretmenliğe yönlendirmek.

وتقليل عدد المراهقات الحوامل، عندما نتبعه بالإضافة لوسائل أخرى.

olumlu bir tutum geliştirdiğimizi görüyoruz.

هي القصة التي ستجذب أكبر عدد ممكن من الناس،

mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

‫بغمر مفترسيها،‬ ‫يصل أكبر عدد منها إلى مناطق غذائها.‬

Avcılarını sayılarıyla bastırarak... ...büyük çoğunluğu beslenme alanlarına varacaktır.

لقد حصلنا على عدد لا بأس به من الكراهية

Çok güzel sayıda dislike aldık

هذا الرقم يسمى بـ "عدد التكاثر الأساسي" أو R0

Bu sayıya bir hastalığın 'temel üreme sayısı' veya "R-sıfır" denir.

كم هي عدد الساعات المستغرقة للذهاب إلى أوكيناوا بالطائرة؟

Okiwana'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?

ولقد فعلنا هذا بإرسال عدد ضخم لعين من الرسائل النصية.

Ve bunu bir sürü kahrolası mesaj göndererek yaptık.

صقلت من قبل عدد كبير من السحرة على مر القرون.

bazı psikolojik teknikler.

حيث يفوق عددها عدد النجوم الموجودة في مجرة درب التبانة.

Samanyolu galaksisindeki yıldızlardan daha fazla.

ولا يتعلّق أيضاً بحصول المرأة على عدد نشوات جنسيّة كالرجل.

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

"كم عدد الزبائن الجدد الذي تخطط للحصول عليهم هذا العام؟"

"Bu yıl kaç yeni müşteri elde etmeyi planlıyorsunuz?"

نحن بحاجة إلى حشد أكبر عدد ممكن من هذه الأدوات

Kullanabildiğimiz kadar aracı kullanmalıyız ki,

فذلك هو عدد الفتيات اللائي تزوجن قبل بلوغ سن 18.

İşte bu kadar kadın 18 yaşından önce evlenmiş durumda.

لا يوجد أي حافز لتشغيل المستشفى مع عدد أَسِرةٍ أقل.

Hastanelerin daha az yatakla çalışması için herhangi bir teşvik yok.

أو كم عدد الإعجابات التي نحصل عليها على الفيس بوك.

Facebook'ta ne kadar beğeni aldığımızı.

نلقي نظرة على عدد من الموارد نلقي نظرة على المقالات

kaynak sayısına bir bakın yazılara bir bakın

التي استخدمها قدماء المصريين منذ 4 آلاف سنة ، عدد الباي

yani eski mısırlılar 4 bin yıl önce pi sayısını kullanıyorlardı

عدد الأشخاص الذين يؤمنون بالعالم المسطح يتزايد يومًا بعد يوم

Düz dünyaya inan insanların sayıları gitgide artıyordu

مهمة ومستقلة ، وكان عدد قليل من الرجال أكثر ملاءمة لها.

önemli, bağımsız bir komuta. Suchet, Napolyon'un Waterloo'daki yenilgisine

‫يبلغ عدد الصغار نحو نصف مليون.‬ ‫وينجو القليل منهم فقط.‬

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

- كم عدد المدارس في مدينتك؟
- كم مِن مدارسة في مدينتك؟

Şehrinizde kaç tane okul var?

يبلغ عدد سكان اليابان حوالي مئة و عشرون مليون نسمة.

Japonya'nın nüfusu yaklaşık 120 milyondur.

ولكن من خلال الموافقة على عدد قليل من المبادئ القوية والمشتركة،

Birkaç etkili ve ortak prensipte anlaşarak

‫الكثير من الناس يتجنبون الطب الغربي،‬ ‫مما يزيد من عدد القتلى.‬

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

لقد نجح حنبعل في ضم الغال، مما ضاعف عدد جيشه تقريبًا

Hannibal tarafına geçmesini sağladığı Galya'lılar ile neredeyse ordusunu iki katına çıkarıyor.

إلى "باندو" من دون إثارة الشكوك مع عدد كبير من الأشخاص.

çok sayıda insan ve araçla Pando'ya gidebilmek için hazırlanmış bir hileydi.

بعد ذلك لنيل الدعم من تركيا. وعقدت معها عدد من الاتفاقيات

Kardeşliğin uzlaşma hükümeti Türkiye'den hızlı bir şekilde destek aldı. Kendisiyle

اليوم على امتلاك اعلى مبنى في العالم وتعمل على زيادة عدد

ve sahip oldukları gökdelenlerin sayısını artırmak için çalışıyorlar

أريد أن أقرأ أكبر عدد ممكن من الكتب الإنجليزية هذه السنة.

Ben bu yıl mümkün olduğu kadar çok İngilizce kitap okumak istiyorum.

هل تعلم كم عدد السياح الذين ياتون الى بوسطن كل يوم ؟

Boston'a her gün kaç tane turist geldiğini biliyor musun?

لكن أعتقد أن هناك عدد متزايد من ذوي البشرة البيضاء يسألونه أيضًا،

Bence ülkemizde gerçekleşen olayların da gösterdiği üzere

في خلال السنة الأولى تردد على منزلنا عدد قليل من الإخصائين العلاجين

İlk yıl evimize birkaç farklı terapist geldi gitti

القتال في صربيا كلفت بالفعل حول 200000 عدد الضحايا في كل جانب.

Sırbistan'daki savaş zaten masraflı. Her iki tarafta 200.000 kayıp var.

كلما كثر عدد الأشخاص المحصنين، كلما كان بمقدورهم حماية هؤلاء المعرضين له

Daha fazla aşılanmış insan, o kadar fazla virüse karşı hassas olanları koruyabilir.

هذه فقط عدد قليل من الطرق في الطريقة التي تؤثر بها الألوان علينا.

Bunlar, renklerin bizleri nasıl etkileyebileceğine sadece birkaç örnek.

لدينا عدد كبير من الملاحم ، مكتوبة بلغة الفايكنج الخاصة وهي اللغة الإسكندنافية القديمة.

Vikinglerin kendi dili olan Eski İskandinav dilinde yazılmış pek çok destanımız var.

لم يكن بإمكان الإنكشاريين أيضًا القتال في وضع دفاعي، وكانوا غارقين في عدد

Soylu Yeniçeriler bile sadece bir köşede savaşabilirlerdi

- عدد سكان الصين أكبر من اليابان.
- تعداد سكان الصين أكبر من تعداد اليابان.

Çin'in nüfusu Japonya'dan daha büyüktür.

‫يقول إنها مسؤولة عن عدد وفيات بشرية‬ ‫أكثر من أي صنف أفاعي آخر في العالم،‬

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

علاوة على ذلك ، يتيح لك الاشتراك الواحد تثبيت Surfshark على أي عدد تريده من الأجهزة.

Dahası, tek bir abonelik, Surfshark'ı istediğiniz kadar cihaza kurmanıza izin verir.

مع أن الرياح لم تكن قوية، وصل عدد قليل من الجزيئات للقميص عندما كان في الخارج،

Hava rüzgarlı olmasa bile, dışarıdayken daha az parçacık tişörtüne ulaştı.

ان كان عدد التكاثر للإنفلونزا 1.3، هذا يعني ان كل شخص بإمكانه نشر العدوى لشخص او اثنين

Gribin R-sıfır'ı 1.3 ise, bu demektir ki her kişi 1 - 2 kişiyi hasta edebilir.

‫إنما مجرّد عدد كبير منهم يهيمن عليها‬ ‫ويبدو أنها غير واثقة مما عليها فعله‬ ‫أو كيف تتعامل معهن.‬

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

ولكن بالنسبة لأولئك الذين لديهم فضول ، يمكنك العثور على معلومات حول عدد pi تحت هذا الموضوع عند إدخال canerunal.com

ama merak edenler için canerunal.com sitesine girdiğinizde bu konu altında pi sayısı ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz