Translation of "تعال" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "تعال" in a sentence and their turkish translations:

- تعال لتراني.
- تعال لتزورني.

- Beni görmeye gel.
- Gel ve beni gör.

تعال!

Gel!

- تعال هنا.
- تعال إلى هنا.
- اقتربي.

- Buraya gel!
- Buraya gel.

تعال معنا.

Bizimle gel.

تعال معي.

Benimle birlikte gel.

تعال إلي

Bana gel.

تعال بسرعة.

Çabuk gelin.

تعال لتأخذنا.

Bizi almaya gel.

تخطي ، تعال إليكم.

atla gel şaban

تعال إلى هنا.

Gel buraya!

تعال إذا أمكنك.

Gel gelebilirsen.

تعال إلى منزلي.

Evime gel.

تعال و ساعدنا.

Gelin ve bize yardımcı olun.

تعال و ساعدني.

Buraya gel ve bana yardım et.

- من فضلك تعال.
- من فضلك تعالي.
- تعال من فضلك

Lütfen gel.

‫تعال وألق نظرة هنا.‬

Gelip şuraya bakın.

"تعال إلي أيها العائق،

"Hadisene, karşımdaki engel.

تعال وتأكل من هناك

gelsin oradan yemek

تعال معي إذا سمحت.

Benimle gel, olur mu?

تعال عند العاشرة تماماً.

Saat tam onda gel.

تعال و اجلس معنا.

Gel bizimle otur.

تعال و اسبح معي.

Gel benimle yüz.

تعال إلى هنا حالاً.

Hemen buraya gel.

" تعال لنعمل معاً لأننا 996."

"Gelin bizim için çalışın çünkü bizler 9-9-6 'yız."

تعال الى هنا من فضلك.

Lütfen buraya gel.

تعال إلى هنا يا جون.

Buraya gel, John.

- تفضل بالدخول.
- تعال إلى الداخل

Gelin.

تعال و تناول منه قليلا.

Gel ve biraz al.

تعال، يتم تأسيس شركة ميد للإنتاج،

-Gel, Med Yapım diye bir şirket kuruluyor,

‫هذه هي بكل تأكيد. تعال بسرعة!‬

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

من فضلك تعال بأسرع ما يمكن.

- Mümkün olduğu kadar kısa sürede gel.
- Lütfen en kısa sürede gel.
- Lütfen mümkün olduğunca en kısa sürede gelin.

تعال لتراني عندما يكون لديك وقت.

Zamanın olursa beni görmeye gel.

اترك ليلى و تعال لتعيش معي.

Leyla'dan ayrıl ve benimle yaşamaya gel.

دعونا نتذكر حدث تعال وانطلق على القمر

aydaki git gel olayını hatırlayalım

ذهبت، تحدثت وقالوا لي: تعال يوم الإثنين لتبدأ العمل.

Gittim, görüştüm bana dediler ki; - Gel pazartesi günü işe başla.

تعال إلى نفسك الآن. ينتشر هذا الفيروس بسرعة كبيرة.

Kendinize gelin artık. Çok hızlı yayılıyor bu virüs.

‫الجو حار. هذا قرار جريء.‬ ‫ولكنك المسؤول، فهيا بنا. تعال.‬

Hava sıcak, bu cesur bir karar ama yetki sizde, hadi gidelim. Hadi.

‫ها نحن ذا، انظر. عصا طويلة مستقيمة كهذه.‬ ‫حسناً، تعال معي.‬

Tamam, hadi bakalım. Bunun gibi uzun ve düz bir sopa. Tamam, benimle gelin.

‫إذن تريد الاتجاه نحو التيار الهوائي؟‬ ‫حسناً، تعال إذن. ابق معي.‬

Hava akımına doğru mu gitmek istiyorsunuz? Pekâlâ, o zaman bana eşlik edin.

‫المشكلة هي أن لدي حبل يبلغ طوله 15 متراً،‬ ‫تعال وانظر هنا.‬

Sorun şu ki sadece 15 metre ipim var ve gelip buraya bir bakın.