Translation of "الكفاية" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الكفاية" in a sentence and their turkish translations:

لم نستثمر بما فيه الكفاية

Ülkelerin halk sağlığı alanındaki temel kapasitelerini

لن أكون جيدة بما فيه الكفاية

Güzelliği dıştan içe tanımlayan bir sektör için

أنت لم تعمل بما فيه الكفاية.

Yeterince sıkı çalışmadın.

إذا قلت طويلاً بما فيه الكفاية وبصوت عالٍ بما فيه الكفاية ، سيصدق الناس هذا الكذب

yeterince uzun ve yeterince gürültülü söylerseniz insanlar bu yalana inanırlar

إنه كبير بما فيه الكفاية ليقود سيارة.

O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

ولكن إذا كنا محظوظين بما فيه الكفاية

Ama eğer yeterince şanslıysak

وإذا كان الكويكب بعيدًا بما فيه الكفاية ،

ve eğer asteroit yeterince uzaktaysa,

توم ليس صارماً بما فيهِ الكفاية مع طلابه.

Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.

- أنا كبير بما يكفي.
- أنا كبير بما فيه الكفاية.

Yeterince yaşlıyım.

- لست سريعاً بما فيه الكفاية.
- لست سريعاً بما يكفي.

Sen yeterince hızlı değilsin.

فسنرى أننا لم نستخدم هذه القوة الخارقة بما فيه الكفاية،

bu süper gücü yeterince kullanmadığımızı görüyoruz.

نحن لا نقدر المعلمين بما فيه الكفاية في هذا البلد

öğretmenlere de yeteri kadar değer vermiyoruz bu memlekette

لا يزال شخص ما يأتي "هذا ليس جيد بما فيه الكفاية،"

yine de birileri gelip "Bu yeterince iyi değil,"

منذ بضع سنوات، لم تكن هذه الخريطة جيدةً بما فيه الكفاية.

Birkaç yıl önce, bu harita yeteri kadar iyi değildi.

- أنا كبير بما يكفي للتصويت.
- أنا كبير بما فيه الكفاية لأصوت.

Oy vermek için yeterince yaşlıyım.

- لا أستطيع أن أشكركَ كفاية.
- لا أستطيع أن أشكركِ بما فيه الكفاية.

- Sana yeterince teşekkür edemem.
- Ben yeterince teşekkür edemiyorum.
- Size yeterince teşekkür edemiyorum.

إذا كانت العوالم المسطحة جيدة أو إذا كان هذا العالم مستديرًا فإن الطائرة ترتفع بما فيه الكفاية

düz dünya'cılar ise ya iyide bu dünya yuvarlak ise uçak yeterince yükseliyor