Translation of "الصوت" in Turkish

0.087 sec.

Examples of using "الصوت" in a sentence and their turkish translations:

- هل سمعت ذلك الصوت؟
- أسمعت ذاك الصوت؟

O sesi duydun mu?

لتصدر هذا الصوت.

saniyede 120 kez titreşiyorlar.

إنه يغازلُ الصوت.

Adeta ses ile flört ediyor.

ما ذلك الصوت؟

O ses nedir?

‫ما هذا الصوت؟‬ ‫خفافيش!‬

Bu ses de ne? Yarasalar!

المبدأ الأول هو الصوت.

İlk ilkemiz sestir.

أخفض الصوت من فضلك.

Ses seviyesini azaltın, lütfen.

‫هذا الصوت الرائع...‬ ‫لطهي الطعام!‬

Pişen yemeğin... ...şu harika sesi!

تتصادم معاً لتصدر هذا الصوت.

saniyede 2000 kere titreşiyorlar.

دعونا نستمع إلى هذا الصوت

bu sese bir kulak verelim

دعونا نرفع هذا الصوت قليلاً

biraz yükseltelim bu sesi

استخدم مكالمات الصوت أكثر من الفيديو.

Video görüşmesindense sesli konuşmayı tercih edin.

سمع هذا الصوت حتى من اسطنبول

bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

واستمعت مرة أخرى بسحر الصوت النقي

Ve tekrar seslerin büyülü bir şekilde çoğalmasına tanık oldum

لا أستطيع أن أتحمل هذا الصوت.

Bu gürültüye katlanamıyorum.

- ما ذلك الصوت؟
- ما تلك الضجة؟

O gürültü neydi?

بقي الصوت الصغير الذي في عقلي يقول،

kafamdaki cılız ses şöyle deyip durdu:

‫هذه منطقته،‬ ‫وهذا الصوت يعني أن أبتعد.‬

Burası onun bölgesi ve hırlaması, "Uzak dur" anlamına geliyor.

‫كلما تميّز الصوت، سهل الوصول إلى الهدف.‬

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

كان الصوت الوحيد المسموع هو تكتكة الساعة .

Duyulan tek ses saatin tik takıydı.

لأن الأطفال ليس لهم الصوت ليتحدثوا عن هذا.

çünkü bu çocukların bunu anlatacak sesleri yok.

وبينما كنت في مكب النفايات، سمعت ذلك الصوت،

Çöpteyken bir ses işittim,

يقومون بتحديد الاتجاه نتيجة انعكاس الصوت الذي يصدرونه.

çıkardıkları bir sesin geri yansıması sonucu yön tayinlerini yaparlar

لذا يمكن أن تكون الشاشة، مكبر الصوت، ربطة عنقي.

Bir ekran, mikrofonum, kravatım olabilir.

وعلى هذا النحو، جميعها لديها عنصر مادي مشترك، الصوت،

ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses

الذي يمكنه أن يتحرك بسرعة تصل إلى ثلاثة أضعاف سرعة الصوت.

bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

تتنافس مع الأطفال ، جئت إلى مكان معين وهذا الصوت من الخلف

çocuklarla yarışıyorsunuz belli bir yere gelmişsiniz ve arkadan şu ses

تم تصميم داخل هذا المبنى في الواقع عن طريق الصوت، يمكنكم رؤيته.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

- لا يمكنني احتمال الضجيج أكثر من ذلك.
- لا أستطيع أن أحتمل ذلك الصوت المزعج أكثر من ذلك.

Gürültüye artık katlanamıyorum.