Examples of using "الصوت" in a sentence and their turkish translations:
O sesi duydun mu?
saniyede 120 kez titreşiyorlar.
Adeta ses ile flört ediyor.
O ses nedir?
Bu ses de ne? Yarasalar!
İlk ilkemiz sestir.
Ses seviyesini azaltın, lütfen.
Pişen yemeğin... ...şu harika sesi!
saniyede 2000 kere titreşiyorlar.
bu sese bir kulak verelim
biraz yükseltelim bu sesi
Video görüşmesindense sesli konuşmayı tercih edin.
bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu
Ve tekrar seslerin büyülü bir şekilde çoğalmasına tanık oldum
Bu gürültüye katlanamıyorum.
O gürültü neydi?
kafamdaki cılız ses şöyle deyip durdu:
Burası onun bölgesi ve hırlaması, "Uzak dur" anlamına geliyor.
Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.
Duyulan tek ses saatin tik takıydı.
çünkü bu çocukların bunu anlatacak sesleri yok.
Çöpteyken bir ses işittim,
çıkardıkları bir sesin geri yansıması sonucu yön tayinlerini yaparlar
Bir ekran, mikrofonum, kravatım olabilir.
ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses
bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.
çocuklarla yarışıyorsunuz belli bir yere gelmişsiniz ve arkadan şu ses
Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.
Gürültüye artık katlanamıyorum.