Translation of "الأول" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "الأول" in a sentence and their turkish translations:

محاربة الانطباع الأول.

ilk izleniminizle mücadele edin.

السؤال الأول هو--

İlk sorunuz--

أعرفه بإسمه الأول.

- Onu ilk adından biliyorum.
- Onu ilk ismiyle tanıyorum.
- Onu ilk adıyla tanıyorum.
- Ben onu ilk ismiyle tanıyorum.

الدرس الأول سهل.

- İlk ders kolay.
- İlk ders kolaydı.

تحدث في الأسبوع الأول.

o ilk hafta içinde oluyor.

الطبيب الأول: نعم، نعم.

1. Doktor: Evet, evet.

المبدأ الأول هو الصوت.

İlk ilkemiz sestir.

الجزء الأول هو ذلك

birinci yanı şu

كان اسمه الأول Googol.

İlk ismi Googol'du.

هل يمكننا استخدام الشهر الأول مجانًا والشهر الأول مجانًا وإنهاء اشتراكنا؟

İlk ay bedava,ilk ay bedavaya kullanıp aboneliğimizi sonlandırabiliyor muyuz?

الأول، أتاح التطور للحياة المركّبة.

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

الحل الأول هو اتباع الإشارات

İlk çözüm, işaretleri takip etmek

الخطأ الأول هو ما نقيسه.

İlk hata, neyi ölçtüğümüz.

الخفافيش الصغيرة من النوع الأول

birinci tür küçük gövdeli yarasalar

في الأول ستقول في نفسك،

İlkinde kendinize şöyle diyeceksiniz:

الأول أنه أمر غريب بالنسبة لي

İlk neden, bir arkadaşı erkek arkadaşının evinden almak

في دول العالم الأول أو الثالث.

aynı kalite ve etkinlikte olacaktır.

أراهن أنكم شكلتم انطباعكم الأول عني.

eminim ki benim hakkımda ilk izleniminizi oluşturmuşsunuzdur.

لماذا نلتقط الصور في المقام الأول؟

Neden fotoğraf çekiyoruz ki?

يعرج الإنسان العاقل الأول نحو النار.

Yaşlı insan, ateşe doğru çömelir.

النصف الأول يدور حول استكشاف المشكلة

İlk yarı, problemi keşfetmek

الأول هو الكمالية الدافعة من الذات

İlki, birey odaklı mükemmeliyetçilik,

والسبب الأول هو مدى اتّساع المحيطات،

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

الحدث الأول كان انتهاء الحرب الباردة

İlk olay, Soğuk Savaş'ın sonuydu.

إذا كانت رائعة، حدد الموعد الأول.

Eğer tanışma harikaysa ilk randevunuzu ayarlarsınız.

‫وهو الأول من عدة قبل الفجر.‬

Şafak sökmeden daha çok avlayacak.

فيديو/ الطبيب الأول: حسنا، أرني مجددًا.

(Video) 1. Doktor: Tamam, tekrar göster.

ولكن بعد أن يذهب الخوف الأول،

Ancak ilk korku geçtiğinde,

كان فيلمي الأول هو لساني الحلو

ilk filmi tatlı dillim oldu

تطبق قيود مجانية في الشهر الأول

İlk ay bedava kısıtlamalar geçerlidir

انطلق متجها إلى لندن أمس الأول.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

الألِف هو الحرف الأول للأبجدية العربية.

Elif, Arap alfabesinin ilk harfidir.

أريد أن آخذكم إلى الفصل الدراسي الأول.

sizleri de ilkokul birinci sınıfa götürmek istiyorum.

لماذا نتصرف بهذه الطريقة في المقام الأول.

neden bu şekilde davrandığımız.

حيث في الحلقة الأولى من الموسم الأول،

ilk sezonun ilk bölümünde

الأول هو طبيعة هذه التقنية بحد ذاتها.

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

الأول هو أن هذه الوظائف المحددة بدقة

İlki, bu dar tanımlanmış işler robotlar tarafından

كيف حدث الجزء الأول من هذا الكنز؟

Bu hazinenin ilk kısmı nasıl ortaya çıktı?

التقى هذا الوضع مثل الأول في أوروبا.

Avrupa'da ilk bizim gibi karşıladı bu durumu.

يقبل مريضه الأول في الساعة الخامسة والخمسين

elli beşinci saatte ilk hastasını kabul ediyor

كان دوره الأول هو دعم حصار سرقسطة.

İlk görevi Saragossa Kuşatması'nı desteklemekti.

الأول كان وحدة قيادة وخدمة أو "CSM".

İlki bir komut ve hizmet modülü veya 'CSM' idi.

واقترح أن تشكّل مشاة الأفلاق الصف الأول.

Eflak'ın piyadesinin ön cephede olmasını önerdi.

الأول هو أننا نمتلك خبرة محدودة جدًا

Birincisi, etnik gruplara ait kişilerle

ولكن بعد سنتين أو ثلاث أصبحت الرجل الأول.

ama 2-3 yıl sonra bir numaralı adam olmuşsun artık.

أو مع تصميم جهاز تنظيم ضربات القلب الأول.

ya da ilk kalp pili tasarlanırken.

ذكر نفسك باستمرار أنك غير مدرك لانطباعك الأول.

ilk izleniminizin farkında olmadığınızı kendinize sürekli hatırlatın.

فقط بسبب كونه شُخص بالخطأ في المقام الأول

kendi kendine iyileşen birinin hikâyesi.

في السابع عشر من تشرين الأول عام 2009،

17 Ekim 2009'da

الأول أن الصين موطن لـ 1,4 مليار إنسان.

İlki 1,4 milyar insanın Çin'e "Evim" demesi.

لا تحظى سوى بفرصة واحدة لتترك الانطباع الأول،

İlk izlenim oluşturmak için sadece bir şansınız vardır

‫من الآن وحتى الخيط الأول من نور الفجر...‬

Şu andan itibaren, şafak sökene kadar...

وعندما قاد دوغ إلى العمل في يومه الأول،

Ve Doug ilk gün işe giderken, ana merkezin

والذي وضع استراتيجية التوسع العثماني الأول في أوروبا

ve ilk Osmanlı arazilerini Avrupa`ya taşımış Sultan I Murat da

وصلت أنباء وفاة مراد الأول إلى محاكم أوروبا

I Murat`ın ölüm haberi Avrupa saraylarına vardı.

للآباء الحق الأول في اختيار نوع تربية أولادهم.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

لمدة ستة أيام، يخطط لمؤتمر المعارف الأول. مؤتمر التعليم.

altı gün boyunca 1. Maarif Kongresi’ni yapıyor. Eğitim Kongresi.

قد يعتقد البعض بأن طلاب الروضة أو الصف الأول

Bazı insanlar anaokulu veya ilk sınıf öğrencilerinin

عندما أقول تعاليم الذرة ، يتبادر إلى ذهني السؤال الأول

mısır pramitleri deyince benim aklıma ilk şu soru geliyor

وقسمت هيئة الأركان نفسها ، برئاسة المساعد الأول اللواء جنرال ،

Ve Birinci Binbaşı Général başkanlığındaki genelkurmay

الكثير من الثقافات لا تنظر للأعضاء التناسلية في المقام الأول

Birçok kültür cinsiyet farkını oluşturmak için

نيك بوستروم: محتمل أن هناك الجزء الأول وهو غير فعال.

NB: Muhtemelen, ilk bölüm, mümkün olmaz.

إلا أني لم أتأكد من وجود امرأة في المركز الأول.

Ancak bir kadının en tepede yer aldığından asla emin olmadım.

وقد لفت ذلك انتباه القنصل الفرنسي الأول الجديد ، نابليون بونابرت ،

karşı kazandığı büyük zaferde önemli bir rol oynadı

السلطان مراد الأول، الرجل الذي حوّل قبيلة العثمانيين إلى سلطنة

Osmanlı kabilesini imparatorluğa dönüştürmüş

لكن... أنعم الله على العثمانيين بقائد موهوب وهو بيازيد الأول

Osmanlılara I Beyazıt gibi çok becerikli bir lider nasip olmuştu.

عندما كنت في الصف الأول، قدم لي صديق لعائلتنا نصيحة

Birinci sınıfa giderken bir aile dostumuz bana bir tavsiyede bulundu

البروسي الرئيسي .. أمر فيلق دافوت الثالث وفيلق برنادوت الأول بقطع انسحابهم.

.. Davout'un Üçüncü Kolordusu ve Bernadotte'nin Birinci Kolordusuna geri çekilmelerini kesmelerini emretti.

قال الباحثون أن هذا المريض الأول كان مصدر كل هذه الإصابات.

Ve araştırmacılar bu kişinin tüm bu enfeksiyonların kaynağı olduğunu söylüyor...

أصبح طموح مادورو السياسي واضحاً في كانون الأول من عام 2015

Maduro'nun politik tutkusu Aralık 2015'te kendini belli etti

قدمتُ عرضًا في الفصل الدراسي الأول، وكنت متوترًا بدرجة لا تصدق.

İlk dönem bir sunum yapmıştım, inanılmaz derecede heyecanlanmıştım.

في الزوج الأول من الصور، سألت: "أي واحدة تبدو فاتحة للشهية أكثر؟"

İlk resim için, "Hangisi daha iştah kabartıcı?" diye sordum.

يتم الشعور به في الجسم الأول على هيئة إحساس جسماني أو بدني

ilk önce, vücudumuzda bedensel veya fiziksel bir his olarak ortaya çıkar.

في بداية العقد الأول من القرن الماضي، وقبل أن يستولي عليها هتلر،

1900'lerin başında, Hitler tarafından tahsis edilmeden önce

القسم الأول تناول تحركات القوات الإضافية ، بالإضافة إلى الخدمات المساعدة مثل المستشفيات

İlki, ek birlik hareketlerinin yanı sıra hastaneler, askeri polislik, savaş esirleri ve ikmal hatlarının güvenliği

مع عدم وجود أي علامة على الدعم من الفيلق الأول للمارشال برنادوت ،

Mareşal Bernadotte'nin Birinci Kolordusu'ndan hiçbir destek belirtisi olmayan

عندما سمع نابليون التقرير الأول ، كان مرتابًا. "لا بد أن مشيرك قد

Napolyon ilk haberi duyduğunda inanamıyordu. "Mareşaliniz çifte görüşmüş olmalı

في اليوم الأول من معركة فجرام ، انتقد الإمبراطور دافوت بسبب هجومه البطيء.

Wagram Savaşı'nın ilk gününde İmparator, Davout'u yavaş saldırısı nedeniyle eleştirdi.

كان فيلق دافوت الأول وحده 72000 جندي ، بحجم جيش نابليون بأكمله في أوسترليتز.

Yalnızca Davout'un Birinci Kolordusu 72.000 güçlüydü, Napolyon'un Austerlitz'deki tüm ordusu kadar büyüktü.

بالقرب من فيازما ، انفتحت فجوة ، وانقلب الجنرال الروسي ميلورادوفيتش - تم توجيه الفيلق الأول ،

Vyazma yakınlarında bir boşluk açıldı ve Rus General Miloradovich atladı - Birinci Kolordu bozguna

كان بيرتييه هو الاسم الأول في قائمة المشير الجدد ، مع أقدمية على جميع الآخرين.

Berthier, yeni Marşallar listesindeki ilk isimdi ve diğerlerinin üzerinde kıdeme sahipti.

أخت زوجة بولين بونابرت ، مما أدى إلى ضم دافوت إلى عائلة القنصل الأول الممتدة.

baldızı Aimée Leclerc ile evlenmeye teşvik ederek Davout'u Birinci Konsolos'un geniş ailesine kattı.

في تقريره إلى القنصل الفرنسي الأول الجديد ، نابليون بونابرت ، كتب ماسينا: "من أجل الحكم

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonaparte'a yazdığı raporda Masséna, "Yargı

توجد غرفة المعيشة في الطابق الأرضي من منزلي الجديد بينما غرفة النوم في الطابق الأول.

Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.

يحتوي قسم التاريخ على مئات العناوين التي تغطي كل شيء بدءًا من الإنسان الأول وعصور ما قبل التاريخ ..

dünya savaşlarına ve ötesine kadar her şeyi kapsayan yüzlerce başlık içerir

هتف الصائب: "أنت الخبر الأول في بي بي سي، يا ديما!". "يقولون أنك عاشرت 25 رجلًا ثم قتلتهم! كيف فعلت هذا؟!"

"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!