Examples of using "سمعت" in a sentence and their turkish translations:
Tuhaf bir gürültü duydum.
Bunu duyduğumda,
Onu senden duydum.
Bir kadının çığlık attığını duydum.
Telefonumun çaldığını duydum.
- Sizin hakkınızda çok şey duydum.
- Senin hakkında çok şey duydum.
Teknelerin sesini duymuşlar.
Senin hakkında oldukça çok şey duydum.
Bugün yeni bir şey duydum.
- Robert'n hasta olduğunu duydum.
- Robert'ın hasta olduğunu duyuyorum.
Ben her şeyi açıkça duydum.
Leyla tanıdık bir ses işitti.
Leyla gürültülü bir ses duydu.
Leyla cep telefonunun çaldığını duydu.
İskandinavya'dan ve İngiltere'den duyulduğu
Onu duydun mu, Mike?
Ona çok benzer bir hikaye duyduğumu hatırlıyorum.
Hikayeyi duydum.
Annemin duşta şarkı söylediğini duydum.
Adımı duyduğumda otomatikman cevap verdim.
Tom'un yakında evleneceğini duydum.
Radyodaki haberi dinledin mi?
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.
Fadıl'dan bir daha duydun mu?
- Leyla dışarıda bir ses duydu.
- Leyla dışarıda bir gürültü duydu.
Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.
Ben bu şarkıyı daha önce duydum.
- Bu şarkıyı her duyduğumda, çocukluğumu düşünürüm.
- Ne zaman bu şarkıyı duysam, çocukluğumu hatırlarım.
- Senin piyano çaldığını duyuyorum.
- Duyduğuma göre piyano çalıyormuşsun.
başlangıçta duyduğunuz şey hakkında,
Yani, gördüğünüz ya da duyduğunuz şeyleri keşfedin,
Kısa bir sessizlikten sonra bağırdığını duydum:
Bu çalgının sesini ilk duyduğumda
O, onu duyar duymaz buraya geldi.
O sesi duydun mu?
Dün gece yaklaşık saat onda bir kaza duydum.
Çöpteyken bir ses işittim,
Tuhaf bir çatırtı duydum ama hepsi bu.
Hasret filmini duydunuz mu acaba
Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.
Duyduğum kadarıyla, beyaz gözleri ve kızıl saçları vardı.
O, zilin çaldığını duyar duymaz telefona cevap verdi.
Bu hikayeyi daha önce duymuş olacaksın.
O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.
Parkta yürürken arkandan bir köpek havlıyorsa