Translation of "الشرطة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الشرطة" in a sentence and their turkish translations:

- اعتقلتها الشرطة.
- قامت الشرطة باعتقالها.

O, polisler tarafından tutuklandı.

أوقفته الشرطة.

Polis onu durdurdu.

كانت الشرطة قاسية.

Çok sert polisleri vardı.

الشرطة تبحث عنّي.

Polisler benim peşimde.

- اتهمته الشرطة بالقتل.
- وجهت الشرطة إليه تهمة ارتكاب جريمة قتل.

Polis onu cinayetle suçladı.

"اصمد، ستأتي الشرطة قريباً".

"Bekleyin, polis hemen gelecek."

كل رجال الشرطة وقفوا،

bütün polisler ayağa kalktı önünü falan ilikliyor,

أذهب الى مركز الشرطة.

Karakola gidiyorum.

الشرطة انطلقت لتحل الجريمة

Polis, suçu çözmeye koyuldu.

اعتقلت الشرطة المشتبه به.

Polis şüpheliyi tutukladı.

تحقق الشرطة مع توم

Polis Tom'u araştırıyor.

تعاون فاضل مع الشرطة.

Fadıl, polisle işbirliği yaptı.

فتشت الشرطة منزل فاضل.

Polis, Fadıl'ın evini aradı.

- يجب على الشرطة ألا تقبل الرشوة.
- على الشرطة ألا تقبل الرشاوي.

Polisler rüşvet almamalı.

- ألقت الشرطة القبض على المشتبه به امس.
- إعتقلت الشرطة المشتبه به امس.

Dün polisler şüpheliyi tutukladı.

وتركيز انتباه الشرطة على حلها،

ve polislerin dikkatini çözmeye odaklayarak

منزعجون مما لاقوه من الشرطة

onlar, polisle karşılaşmaktan rahatsızlar

وصل الشرطة إلى مكان الحادثة.

Polis kaza mahalline ulaştı.

وضعت الشرطة توم تحت المراقبة.

Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.

أعطى توم الشرطة عنوانا خاطئا.

Tom polise yanlış bir adres verdi.

جاءت الشرطة تبحث عن فاضل.

Polis, Fadıl'ı aramaya geldi.

دخلت مركز الشرطة وحصلت أشياء عجيبة،

Karakola, girdim, ağabey acayip bir şey oldu;

بدلاً من الاختباء خلف إجراءات الشرطة،

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

عندما توصلت الشرطة لأحد الحسابات البنكية،

Polis sadece tek bir banka hesabına ulaştığında,

كماترون، كونني ناجٍ من وحشية الشرطة

Bakın, kendim de polis şiddeti yaşadım,

إلى أن بدأت الشرطة بحفظ وجوهنا.

şehir merkezinde durdurulup kimlik sorulmasına alışmıştık.

- اتصل بالشرطة!
- اطلب الشرطة!
- اتّصل بالشّرطة!

- Polis çağır!
- Polisi çağır!
- Polisi arayın!
- Polisi ara!

لم تعثر الشرطة على أية أدلة.

Polis herhangi bir ipucu bulamadı.

سمحت الشرطة لفاضل كي يقابل دانية.

Polis, Fadıl'ın Dania ile yüzleşmesine izin verdi.

أحيانا موظفي الشرطة الذين يواجهون إجراءات تأديبية

Disiplin soruşturmaları ile uğraşan kamu görevlileri,

أطلقت الشرطة النار على إطارات مركبة توم.

Polisler Tom'un lastiklerine ateş ettiler.

تظنّ الشرطة بأن توم قتل عدة أشخاص.

Polis, Tom'un birkaç kişiyi öldürdüğünü düşünüyor.

لم يصدقها رجال الشرطة لذا لم يفعلوا شيئاً.

ama polis ona inanmamış ve hiçbir şey yapmamış.

إقالة المدعي العام الذي قال إن الشرطة متورطة

polislerin işin içinde olduğunu söyleyen savcının görevden alınması

ألقت الشرطة القبض على الرجل الذي قتل الفتاة.

Polis, kızı öldüren adamı tutukladı.

استعملت الشرطة الغاز المسيل للدموع ضد الطلبة المحتجين.

Polis protestocu gençlere karşı biber gazı kullandı.

"هذا ينطبق على رجال الشرطة، العاملين بمحال البقالة،"

"Bu insanlar, polis olabilir. Market tezgahtarı olabilir."

لاحظ توم سيارة الشرطة في مرآة الرؤية الخلفية.

Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.

إن الأغلبية الساحقة من أقسام الشرطة عبر الولايات المتحدة

Birleşik Devletler'deki polis merkezlerinin büyük çoğunluğu

أكثر بكثير ممّا يتعلّم من الانتصارات والحياة السهلة. "الشرطة"

çok daha fazla şey öğreniyor bence. POLİS

لم أكن أعرف ما العلم الذي لم يتبع الشرطة

polizei izlemeyen ne bilim bilemedim neyse

يأتي المزيد من رجال الشرطة ، وتأتي الدبابات ، وتأتي المروحية

daha çok polis gelsin panzer gelsin helikopter gelsin diye

قام المتظاهرون بضرب العديد من رجال الشرطة حتى الموت.

İsyancılar birçok polisi öldüresiye dövdüler.

أراد توم استدعاء الشرطة، ولكن ماري لم تسمح له.

Tom polisi aramak istedi fakat Mary ona izin vermedi.

وبدلاً من ذلك ، أُجبر على التقاعد ووضع تحت مراقبة الشرطة.

Bunun yerine zorla emekliye ayrıldı ve polis gözetimi altına alındı.

بغية الاختباء من الشرطة، قضى "ديما" الليلة في سلة قمامة.

- Polisten gizlenen Dima geceyi bir çöp bidonunda geçirdi.
- Polisten saklandığı için, Dima geceyi bir çöp konteynerinde geçirdi.

كان ضجيج السيارات شديدا لدرجة أن الشرطة لم يسمعوا أنفسهم.

Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı.

مقتل مواطن أسود في أمريكا على يد الشرطة يخنق أعمال شغب

Amerika'da siyahi bir vatandaşın polis tarafından boğularak öldürülmesi isyan başlattı

- كانت الشرطة تتعقّب فاضل.
- تعقّبت الشّرطة فاضل.
- قامت الشّرطة بتعقّب فاضل.

Polis, Fadıl'ı izledi.

أدعو جاري من هنا الذي كان يرسل الشرطة إلى بابي عندما أعزف الغيتار.

gitar çalarken kapıma polis gönderen komşuma da buradan sesleniyorum.

ولكن في مرحلة ما بدأ بإرسال رسائل مزعجة في الدردشة بها علامة الشرطة،

ama sonradan sohbette sürekli uzun çizgiler yollamaya başladı

لذلك فإنّنا بعزل هذا المكان أعقنا الاتصالات بشكل كبير. أكثر ما كان مؤثّراً في الأمر، هو أنّ بعض رجال الشرطة جاؤوا معنا.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.