Translation of "إليه" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "إليه" in a sentence and their turkish translations:

أشتاق إليه.

Onu özlüyorum.

انظر إليه

Ona bak.

أشرت إليه.

Ben onu gösterdim.

دعونا ننظر إليه

bir de ona bakalım

لا تنظر إليه!

Ona bakma!

أعدت إليه كتابه.

- Ben onun kitabını ona geri verdim.
- Ben onun kitabını ona iade ettim.

عادًة لا ينتبهون إليه.

başka bir şeye odaklanmalarını istedik.

تركنا القرار الأخير إليه.

Son kararı ona bıraktık.

حاولت ألا تنظر إليه.

Ona bakmamaya çalıştı.

انها لا تستمع إليه.

O onu dinlemez.

أعدت كتاب توم إليه.

Tom'un kitabını ona iade ettim.

إلى ما كنت تفتقر إليه.

ve sahip olmadıklarına duyduğun özlem.

ولكنّ هذا ليس ما أتطرق إليه.

ancak benim anlatmaya çalıştığım bu değil.

أو ببساطة ما نشير إليه "بالاعتياد،"

ya da basitçe "alışma" dediğimiz psikolojik süreç üzerine kurdum.

ولا تفكرون حتى في الوصول إليه.

bu yüzden de anahtarı aramamışsındır.

فأُساعدها أنا وأختي في الذهاب إليه.

Ben ve kız kardeşlerim ona yardım ediyoruz.

وهناك شيء آخر تشيرُ إليه الصورة.

Ve bu resmin anlattığı başka bir şey daha var:

فسيكون هناك مكان لي لأذهب إليه،

benim gidecek bir yerim hep olacak

‫كل ما تحتاج إليه موجود هنا.‬

İhtiyacı olan her şey var burada.

‫هذا ما يحتاج إليه القريدس بالضبط.‬

Tam tekenin ihtiyacı olan şey.

وإذا كان الشمول ما تسعى إليه،

Yaratmak istediğiniz şey kapsayıcılık ise

يجب عليك أن تعيد الكتاب إليه.

Ona kitabı iade etmelisin.

هذا بالضبط ما كنت أحتاج إليه.

Sadece ona ihtiyacım vardı.

أي مَحَل مثلجات أنتَ ذاهب إليه؟

Hangi dondurma dükkanına gidiyorsun?

لا تستمع إليه، ما يقوله هراء.

- Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor.
- Ona kulak asma; boş konuşuyor.

‫إن تمكنا من الوصول إليه،‬ ‫ستنجح مهمتنا.‬

Ona ulaşabilirsek görevimiz başarıya ulaşmış olur.

العالم لم يدفعني بل سحبني إليه بقرب.

Dünya beni uzaklaştırmadı, yakınına çekti.

شخص ما يكون هناك كصديق، لتتحدث إليه،

arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

‫ثمة عضو جديد في العشيرة لتتعرّف إليه.‬

Klanın yeni üyesiyle tanışıyor herkes.

‫كل ما يحتاج إليه الهامستر موجود هنا.‬

Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.

هل هذا شيء ممكن دون الوصول إليه؟

kazmadan ulaşmadan böyle bir şey mümkün mü?

ما الوقت الذي تشير إليه ساعتك الآن؟

- Saatiniz şimdi saatin kaç olduğunu söylüyor?
- Sizin saatinize göre saat kaç?

- أنت لا تحتاجه.
- أنت لست بحاجة إليه.

Ona gereksinimin yok.

ما وصلت إليه هو أن ما يعيق الناس

insanları en fazla engelleyen şey

أو أنك تدخر المال لتصرفه عندما تحتاج إليه،

yoksa kötü gün için mi biriktiriyorsunuz.

حسنًا، فما نحتاج إليه واضح جدًا بالنسبة لي.

Yapmamız gereken benim için oldukça açık.

لأجعلكم تشعرون بالتأثير الذي توصلنا إليه حتى الآن.

en başarılı iki projemizi sizlerle paylaşacağım:

لأنكم تصنعون مكانًا مفتوحًا، ويمكنُ الوصول إليه بسهولة.

Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz.

وفكرت: " هل هذا هو أفضل ما سأصل إليه؟"

Kendime dedim ki: "Gelebileceğim en iyi nokta bu mu?''

لم يقرأ توم أي رسالة أرسلتها ماري إليه.

Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajlardan hiçbirini okumadı.

انضمّ شركاء سامي في الجريمة إليه في السّجن.

Sami'nin suç ortakları da hapishanede ona katıldı.

هل هناك أي شخص آخر تريد التحدث إليه؟

Konuşmak istediğin başka biri var mı?

- ما رأيها بنتيجة المؤتمر؟
- ما رأيها في ما توصل إليه المؤتمر؟
- ما رأيها في ما توصل إليه المؤتمر من نتائج؟

O, konferans sonuçları hakkında ne düşünüyor?

- يذهب معي كلبي إلى أي مكان أذهب إليه.
- يرافقني كلبي إلى أي مكان.
- يرافقني كلبي في كل مكان أذهب إليه.

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

وكل ما نحن بحاجة إليه هو الأسئلة الموجهة إلينا.

ve sahip olmak için gereken tek şey bize sorulan sorular.

هو شيء نستطيع كلنا الوصول إليه و العمل به

erişim olarak tanımladığımız ve bununla alakadar şeylerdir.

إذن فسأطلب منك أن تجرب وتتخيل طريقك إليه الآن.

şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.

وقال لوسائل الإعلام إن ترامب لا يمكن الوصول إليه

Trump'a ulaşılamıyor sözleri medyaya düşünce

وخطر ببالي أن هذا هو المكان الذي أنتمي إليه

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

أردت الذهاب إلى مكان لم يسبق لي الذهاب إليه.

Daha önce hiç gitmediğim bir yere gitmek istedim.

فكرة أن ما نتوق إليه حقًا هو الشوق والحب للآخرين،

Birine duyduğumuz özlem ve sevgi düşüncesi,

لصد الروس ، بينما تسابق نابليون للانضمام إليه مع الجيش الرئيسي.

Napolyon ana orduyla ona katılmak için yarışırken, Rusları savuşturmak için birliklerini ustalıkla kullandı .

- اتهمته الشرطة بالقتل.
- وجهت الشرطة إليه تهمة ارتكاب جريمة قتل.

Polis onu cinayetle suçladı.

هل أستطيع البقاء في منزلك؟ ليس لي مكان أذهب إليه.

Yanında kalabilir miyim? Gidecek hiçbir yerim yok.

كل ما احتاج إليه هو أن تصحوَ هذه المعرفة من جديد

Tek ihtiyacı olan bu bilginin yeniden canlandırılmasıydı

إذا كان بإمكان أي شخص الدخول إليه عبر جهاز متصل بالشبكة؟

bir evi anahtarla kilitlemenin ne anlamı var ki?

القادة العسكريين في عصره، للانضمام إليه، ووعده بتولته حلب بعد الحرب

Ona katılmaya ikna etmek hatta savaştan sonra Halebi ona bırakmaktı

أرسل قطز رسائل عاجلة إلى الصليبيين اللاتينيين، طالبا منهم الانضمام إليه

Qutuz Latın haçlılarına acilen mektuplar yollayıp kendisine katılmalarını istedi.

‫من الآمن جذب أنثى إليه.‬ ‫لكنه يحتاج إلى إصدار صوت مبهر.‬

Dişiyi kendine çağırmak çok daha güvenli. Ama etkileyici sesler çıkarmalı.

شخصاً ينظرون إليه ويرونه أسمراً أكثر من اللازم، سميناً أكثر من اللازم،

Bakıp da çok kahve tenli, çok şişman,

‫الارتياح المرحب به من راحة أمها...‬ ‫وحليب كانت في أمسّ الحاجة إليه.‬

Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.

من جنوح البشر، لا ينطوي على إراقة الدماء، يمكن الوصول إليه بالمبدأ.

insanlık suçu bu, ilk aşamada kan dökülmüyor.

وهناك أيضا حد أقصى لما وصل إليه العلم في الفيزياء البحثية هنا،

Ayrıca araştırma fiziğinde bir hudut bölgesi var

كما لم يكن هناك مسجد لأنه تم فتحه وكانت هناك حاجة إليه

aynı zamanda yeni fethedildiği için bir cami yoktu ve camiye ihtiyaç vardı

كانت علاقة سولت مع نابليون ممتازة ، وكثيرًا ما لجأ الإمبراطور إليه لطلب

Soult'un Napolyon ile ilişkisi mükemmeldi ve İmparator sık ​​sık tavsiye almak

‫ولكن لدينا ما نحتاج إليه، وهذا أمر جيد.‬ ‫ترى أن حرارة النهار انكسرت.‬

Ama ihtiyacımız olanı aldık, bu iyi. Bakın, günün sıcaklığının geçtiği anlaşılıyor.

في هذه الأثناء، أمر حنبعل جنده بالبتشبث بمراكزهم مما سمح للعدو بالقدوم إليه

Bu sırada, Hannibal hattını sabit tutup, düşmanın ona yaklaşmasını bekliyor.

‫للحصول على ما تحتاج إليه من معادن‬ ‫تفتقر إليها في نظامها الغذائي النباتي.‬

Kısıtlı vejetaryen diyetlerine hayati mineraller ekliyorlar.

مكانًا رائعًا للذهاب إليه بعد ذلك ، حيث يدرس التحديات التقنية الهائلة التي يواجهها

uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları

كان سوشيت قائداً لامعاً ، ويُنظر إليه على نطاق واسع على أنه أفضل مدير في

en iyi idarecisi olarak kabul edilen parlak bir komutandı

ستكون هناك حاجة إليه في روسيا ، وتم استدعاؤه في عام 1812 ، بقيادة الفيلق الثالث.

Rusya'da ona ihtiyaç duyulacaktı ve 1812'de Üçüncü Kolordu'nun komutasıyla geri çağrıldı.

أفكر في التسوق في منزلي الآن ولا يمكنني العثور على سوق أذهب إليه. لأنها ليست آمنة.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

كان نابليون يتوقع من بيرتييه أن ينضم إليه مرة أخرى في عام 1815 ، وكان لاذعًا لغيابه ، "لقد

Napolyon, Berthier'in 1815'te kendisine tekrar katılmasını beklemişti ve yokluğundan çok korkuyordu, "

لكل فرد يقوم بعمل الحق في أجر عادل مرض يكفل له ولأسرته عيشة لائقة بكرامة الإنسان تضاف إليه، عند اللزوم، وسائل أخرى للحماية الاجتماعية.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.