Translation of "Uçağın" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Uçağın" in a sentence and their spanish translations:

Uçağın ne zaman?

¿A qué hora es su vuelo?

Uçağın kontrolleri düzensizdi.

Los mandos del avión no funcionaban.

Uçağın saat kaçta?

¿A qué hora es tu vuelo?

Uçağın enkazı çölde bulundu.

Restos del avión fueron encontrados en el desierto.

Uçağın saat kaçta kalkacak?

- ¿A qué hora sale su avión?
- ¿A qué hora sale tu avión?

Uçağın 2.30'da kalkıyor.

Tu vuelo sale a las dos y media.

Uçağın saat kaçta kalkacak.

¿A qué hora despega tu avión?

Bir fırtına uçağın kalkmasını engelledi.

Una tormenta impidió que el avión se despegara.

Havaalanına vardığımda uçağın kalktığını gördüm.

Llegando al aeropuerto vi al avión despegando.

Uçağın yarın sabah Honolulu'ya varması planlanıyor.

Está previsto que el avión llegue a Honolulu mañana por la mañana.

Uçağın zamanında gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.

Me pregunto si el avión llegará a tiempo.

Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?

- ¿A qué hora sale tu avión?
- ¿A qué hora está programado tu avión para despegar?

Ve pilotların özellikle uçağın burnunu kaldırmadığını söylüyor

y los pilotos dicen que no levantó la nariz del avión

Uçağın uçuşsal paralelliği gibi sabit kalmasındaki sebebin

la razón por la cual el avión permanece constante, como el paralelismo de vuelo

Bir uçağın hızı helikopterin hızından daha fazladır.

La velocidad de un aeroplano es mucho mayor que la de un helicóptero.

Ona bir sonraki uçağın ne zaman kalkacağını sor.

- Pregúntele cuándo sale el próximo avión.
- Preguntadle cuándo sale el próximo avión.

Bir sonraki uçağın ne zaman geleceğini ona sor.

Pregúntele cuándo sale el próximo avión.

Kötü hava yüzünden, uçağın kalkışı iki saat ertelendi.

Debido al mal tiempo, la salida del avión se retrasó dos horas.

Götüren bir uçağın enkazını bulduğum bir görevi yeni tamamladım.

y recuperar ampollas con antídotos que eran transportados a un hospital cercano.

Gökyüzünde bir kuş gibi uçma arzusu uçağın icadına ilham oldu.

El deseo de volar como un pájaro inspiró la invención del avión.

John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.

Los padres de John parecían aliviados de oír que su avión venía a tiempo.

Daha önce pilotlar bunu uçağın burnunu yukarı veya aşağı kendileri kaldırıp indiriyorlardı

Anteriormente, los pilotos levantaban o bajaban la nariz del avión y lo bajaban.

Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen bu söylem hiçbir şey ifade etmeyecek.

Si le dices esto a una persona que vaya a chocar en un avión, no tiene sentido esta frase.

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

Sabemos que la avioneta cayó dentro de los 130 km cuadrados de este desierto brutal llamado "Cañón del infierno".