Translation of "Planı" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Planı" in a sentence and their spanish translations:

Planı uyguladı.

Él ejecutó el plan.

Hepimiz planı onayladık.

Todos nosotros aprobamos el plan.

Ben planı düşünüyorum.

Estoy pensando en el plan.

O, planı gerçekleştirdi.

Ella llevó a cabo el plan.

Tom'un planı neydi?

¿Cuál era el plan de Tom?

Planı değiştirmek zorundayız.

Tenemos que cambiar nuestro plan.

Bugünün planı nedir?

¿Qué plan para hoy?

Neden planı değiştirmedin?

¿Por qué no cambiaste el plan?

Planı hemen gerçekleştirdiler.

En seguida llevaron a cabo el proyecto.

Tom planı sevmedi.

A Tom no le gustó el plan.

Tom planı değiştirdi.

Tomás cambió el plan.

Bu planı deneyelim.

Intentemos este plan.

Onun planı tehlikeli.

Su plan es peligroso.

Lincoln'un planı iyiydi.

El plan de Lincoln era bueno.

Başkanın planı nedir?

¿Cuál es el plan del presidente?

- Planı uygulamak mümkün değil.
- Planı uygulamaya koymak mümkün değildir.

Es imposible realizar este plan.

Tanrı'nın planı olduğuna inanıyordu.

para que ayudase a la gente escribiendo sobre el tema.

Bu planı kim yaptı?

¿Quién hizo este plan?

Onun planı sonunda bozuldu.

Su esquema resultó erroneo al final.

Onun planı uygulamaya konulmuştur.

Su plan fue puesto en acción.

Biz o planı uyguladık.

Llevamos a cabo ese plan.

O, planı destekliyor mu?

¿Él está de acuerdo con el plan?

Onlar senin planı destekliyorlar.

- Ellos están a favor de tu plan.
- Ellos están a favor de vuestro plan.

Ben bu planı desteklemiyorum.

No estoy a favor de este plan.

Tom'un planı aptalca görünmüyordu.

El plan de Tom no sonaba descabellado.

Biz planı kabul ettik.

Acordamos ese plan.

Biz planı onunla tartıştık.

Discutimos con él el plan.

Planı terk etmek zorundayız.

Tenemos que abandonar el plan.

Lincoln bu planı sevdi.

A Lincoln le gustó este plan.

Tom'un planı başarısız oldu.

El plan de Tomás falló.

Tom planı kabul etti.

Tom continuó con el plan.

Bu planı gerçekleştirmek zordur.

Es difícil llevar a cabo este plan.

Planı destekliyorsun, değil mi?

Estás al favor del plan, ¿no?

Onların planı başarısızlıkla sonuçlandı.

Su plan resultó un fracaso.

Dün yeni planı tartıştık.

Ayer discutimos el nuevo plan.

Tom, Mary'ye planı açıkladı.

Tom le explicó el plan a Mary.

Tom'un planı oldukça iyidir.

El plan de Tom es bastante bueno.

Onların planı hakkında şey bilmiyorum.

No sé nada sobre su plan.

Onun planı bir köşeye atıldı.

- Su plan fue descartado.
- Su plan fue rechazado.

Onun planı pazartesi günü başlamaktı.

Su plan era empezar el lunes.

Planı uygulamayı denedin ama başaramadın.

Intentasteis llevar a cabo el plan, pero no lo lograsteis.

Bu nedenle senin planı onaylamıyorum.

Esa es la razón por la que no apruebo tu plan.

Sanırım bu planı rafa kaldırmalıyız.

Creo que deberíamos desechar este plan.

Tom'un zaten bir planı var.

Tom ya tiene un plan.

Patronunun planı hakkında ne düşünüyorsun?

- ¿Qué opinas del plan de tu jefe?
- ¿Qué opina del plan de su jefe?

Ben bu planı kabul ediyorum.

Estoy de acuerdo con este plan.

Onların sunduğu planı gerçekten anlamıyorum.

No comprendo muy bien el plan que presentaron.

Onların planı bana ilginç görünüyor.

Su plan me parece interesante.

Onun planı hâlâ karara bağlanmadı.

El plan está todavía en el aire.

Sadece planı yapmadım, onu uyguladım.

No sólo hice el plan sino que lo llevé a cabo.

Planı devam ettirmeye karar verdi.

Decidió seguir con el plan.

Tom bir planı olduğunu söyledi.

Tom dijo que tenía un plan.

Tom'un başka bir planı var.

Tom tiene otro plan.

Tom'un bir planı var mı?

¿Tiene Tom un plan?

O yeni planı protesto etti.

Él protestó contra el nuevo plan.

Onun için planı uygulamak kolay.

Es fácil para él llevar a cabo el plan.

Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.

Él ideó el plan junto con sus colegas.

Bu planı tekrar gözden geçirelim.

Retomemos una vez más este plan.

- Planı değiştirmek zorundayız.
- Planımızı değiştirmeliyiz.

Tenemos que cambiar nuestro plan.

Tom'un planı hiç iyi değildi.

El plan de Tom no valía para nada.

Uruguay'daki diktatörlük "Cóndor Planı"nın parçasıydı.

[locutora] La dictadura de Uruguay fue parte del llamado "Plan Cóndor",

Benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

y de la misma clase social.

Tom'un gitmek için hiçbir planı yok.

- Tom no planea ir.
- Tomás no tiene planeado ir.

Planı bir kez daha kontrol edelim.

Repasemos el plan una vez más.

Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.

Estoy decidido a realizar este plan.

Portrenin karanlık bir arka planı vardı.

El retrato tenía un fondo oscuro.

Dan planı mahvettiği için Linda'yı kovdu.

Dan despidió a Linda por arruinar el plan.

Tom'un yarın için hiç planı yok.

Tom no tiene planes para mañana.

Uzmanlardan oluşan bir kurul planı tartıştı.

Un comité compuesto de expertos debatió el plan.

Gnaeus'un planı denizde ki harekata konsantre olmak.

El plan de Cneo es concentrar sus esfuerzos en el mar.

Fakat kurnaz Kartacalı generalin bir planı vardı.

Pero el astuto general cartaginés tenía un plan…

Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

- Deberemos seguir el plan por nuestro propio beneficio.
- Será por nuestro mutuo beneficio seguir el plan.

Planı uygularken, bütün olası zorluklar hesaba katılmalıdır.

Al llevar a cabo el plan, deberías haber pensado en todas las posibles dificultades.

Biz bir eylem planı hazırlamak için anlaştık.

Acordamos elaborar un plan de acción.

Sanırım senin yardımın olmasaydı biz planı uygulayamazdık.

Supongo que no hubiésemos podido llevar a cabo el plan de no ser por tu ayuda.

Tom Mary'nin planı hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Tom no sabe nada acerca del plan de Mary.

Tom planı hakkında Mary'ye hiçbir şey söylemedi.

Tom no le contó a Mary nada en absoluto sobre su plan.

Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.

Pero el plan para que cayera sobre el flanco enemigo en Bautzen salió mal.

Bazı insanlar planı destekliyor ve diğerleri buna karşı.

Algunas personas están a favor del plan, y otras están en contra.

Gelecek yıl yurt dışına gitmek için bir planı var.

Tiene un plan para ir al extranjero el próximo año.

Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.

Su plan es construir un puente por sobre ese río.

Dan onun hücre arkadaşlarından biriyle bir kaçış planı kurdu.

Dan ideó un plan de fuga con uno de sus compañeros de celda.

O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.

He creado un plan perfecto para capturar ese animalito astuto.

Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.

Tom tenía otro plan de contingencia en caso de que algo saliera mal.

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

Mira, acabamos de hacer el fondo blanco para ti, hicimos la camisa negra

Bu çekim planı senaryonun en başından beri netti: "Hikayenin akışı kesintisizdir."

Ese plan de rodaje es claro desde la primera página del guión: "La acción de la historia es continua".

- Onlar yeni bir plan benimsediler.
- Onlar yeni bir planı kabul ettiler.

Han adoptado un nuevo plan.

Geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,

que ella pudiera ser tan optimista y tan llena de planes para el futuro,

...ve onun planı arazi yapısını bildiği yol olan geldiği yoldan geri dönmekti.

y su plan era volver por donde vino, donde ya conocía la disposición de la tierra.

Bu yüzden planı Kartaca'nın filosuna sersemletici bir darbe vurmak veyahut en azından harekat kabiliyetini kısıtlamak.

Por lo tanto su plan es asestar un golpe devastador o al menos paralizar a la flota cartaginesa.

- Onun planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden önce mümkün olduğu anlaşıldı.
- Onun planının gerçekleşmesi çok zor görünüyordu, ama çok geçmeden gerçekleşmesinin mümkün olduğu anlaşıldı.

Su plan parecía ser demasiado difícil, pero no después de mucho se vio que era realizable.