Translation of "Nihayet" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Nihayet" in a sentence and their spanish translations:

Nihayet.

Por fin,

Nihayet beslenebilecekler.

Por fin, una oportunidad de alimentarse.

Kurtuldu. Nihayet.

Lo perdió. Por fin.

- Sonunda!
- Nihayet!

- ¡Finalmente!
- ¡Por fin!

Nihayet, dördüncü adım,

Y, por último, cuarto:

O nihayet ulaştı!

¡Ella finalmente llegó!

Nihayet anahtarlarımı buldum.

Finalmente encontré mis llaves.

O nihayet uyudu.

Ella finalmente se durmió.

Nihayet evlendi onunla.

Al final, él se casó con ella.

Tom nihayet geldi.

Al fin llego Tom.

Nihayet bugün Cuma.

- ¡Es viernes por fin!
- Por fin es viernes.

Nihayet geldi mi?

¿Por fin ha llegado?

Gelgit nihayet tersine dönüyor.

Por fin, la marea está cambiando.

Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.

Finalmente, el sol se desliza bajo el horizonte

Nihayet, ben testi geçtim.

Al fin pasé la prueba.

Tom nihayet adını değiştirdi.

Tom finalmente se cambió el nombre.

Nihayet bir karar verdim.

Finalmente tomé una decisión.

Tom nihayet sorunu anladı.

Finalmente, Tom entendió el problema.

Bu giysiler nihayet kuru.

Esta ropa por fin está seca.

Biz nihayet zirveye ulaştık.

Finalmente llegamos a la cumbre.

Tom nihayet istifa etti.

Al final, Tom renunció.

Nihayet oyuncağı satın aldım.

Por fin he comprado el juguete.

O, nihayet isteğini gerçekleştirdi.

Finalmente su deseo se cumplió.

Nihayet hükümet insanları dinliyor.

Al fin el gobierno escucha al pueblo.

Tom nihayet uykuya daldı.

Tom al fin se quedó dormido.

Kartaca filosu nihayet karaya ulaşıyor.

La flota cartaginesa finalmente llega a la costa.

Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.

Entonces, finalmente, ella abrió la boca.

Nihayet bu Yaz İngiltere'ye gittim.

Por fin fui a Inglaterra este verano.

Kongre nihayet Wilson'un önerilerini onayladı.

El Congreso finalmente aprobó las propuestas de Wilson.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Por fin, la cachorra oye una llamada familiar.

Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.

Por fin, un parque urbano sin luz.

Nihayet ele geçirildiklerinde ve Napolyon'un yedeklerini

Cuando finalmente fueron apresados, y le dijeron que Napoleón no enviaría sus reservas

Nihayet, Mario prensesin sevgisini kazanmayı başardı.

Por fin, Mario logró ganar el amor de la princesa.

- Bu an meselesi.
- Nihayet.
- Hele şükür.

- Ya casi es hora.
- Es la hora.
- Ha llegado la hora.

Tom nihayet geçen yaz Boston'a gitti.

Finalmente, Tom fue a Boston el verano pasado.

- Nihayet bugün Cuma.
- Sonunda bugün Cuma.

Al fin es viernes.

Nihayet ihtiyaç duyduğum her şeyim var.

Finalmente tengo todo lo que necesito.

Tom nihayet Mary'den ayrılmaya karar verdi.

Finalmente, Tom decidió dejar a Mary.

Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.

Por fin la primavera ha llegado a esta parte de Japón.

Yağışlı sezon nihayet bitti gibi görünüyor.

Parece que la temporada de lluvias finalmente ha acabado.

- Nihayet sıra bizde.
- Sonunda sıramız geldi.

Por fin llegó nuestro turno.

Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.

Por fin mi papá aprendió manejar a la edad de cincuenta años.

- Nihayet çalışmayı sona erdirdiler.
- Sonunda çalışmayı bıraktılar.

Por fin dejaron de trabajar.

Tom ve Mary nihayet evlenmeye karar verdiler.

Finalmente, Tom y Mary decidieron casarse.

Nihayet bebeğin bir kız olduğu ortaya çıktı.

La bebé resultó ser una niña después de todo.

Tom nihayet Mary'nin ne yaptığını fark etti.

Tom finalmente se dio cuenta de lo que Mary estaba haciendo.

İki taraf nihayet bir uzlaşma üzerinde anlaştılar.

Las dos partes finalmente se pusieron de acuerdo.

Tom nihayet istediği nadir pul ele geçirdi.

Tom finalmente consiguió la rara estampilla que quería.

Bir federal mahkeme tarafından nihayet anayasaya aykırı bulunduğunda

Cuando una corte federal por fin consideró esto inconstitucional,

Sabaj 02:00 de o nihayet çözümü buldu.

A las dos de la noche dio por fin con la solución.

Yıllar süren hüsranlardan sonra, nihayet çabalarım meyve verdi.

Tras años de frustraciones, finalmente mi esfuerzo ha dado frutos.

- Sonunda dağın tepesine ulaştılar.
- Nihayet dağın zirvesine vardılar.

Al fin ellos llegaron a la cima de la montaña.

Uzun bir tartışmadan sonra, ben nihayet boyun eğdim.

Después de una larga discusión finalmente cedí.

Bugün nihayet ona seni seviyorum deme cesaretini buldum.

Hoy por fin he tenido el valor de decirle "¡te quiero!".

- Nihayet, ilk bölümü bitirdik.
- En azından ilk bölümü bitirdik.

Por lo menos terminamos la primera parte.

- Tom nihayet nakit parayı buldu.
- Tom sonunda parayı denkleştirdi.

Tom finalmente se hizo con el efectivo.

Üniversiteden mezun olduktan bir yıl sonra nihayet bir iş bulabildim.

El año siguiente al de mi graduación de la universidad por fin conseguí encontrar un trabajo.

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

Finalmente, otra araña dama blanca, pero no la que buscaba.

İnsanların neden beni aptal yerine koyduklarını nihayet bana açıkladığın için teşekkürler.

Gracias por explicarme por fin por qué la gente me toma por un idiota.

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

Se arrastra hacia afuera para absorber oxígeno directamente del aire. Finalmente, el sol regresa.

Nihayet, bu açmazda geçen iki hafta sonunda Hannibal askerlerine akşam yemeğini iyice yemelerini...

Finalmente, unas semanas en el estancamiento de Hannibal ordenó a las tropas comer una buena cena

Yıllarca acı çektikten sonra, nihayet geçmişi unutmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verdi.

Después de años de sufrimiento, ella finalmente decidió olvidar el pasado y comenzar una nueva vida.

Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

Por fin, los dos caciques han decidido enterrar el hacha y fumar la pipa de la paz.