Translation of "Kararını" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Kararını" in a sentence and their spanish translations:

- Kararını verebildin mi?
- Kararını verdin mi?

¿Ya tomaste una decisión?

Onun kararını onaylamıyorum.

No apruebo su decisión.

O, kararını verdi.

Él se decidió.

Neden kararını vermiyorsun?

¿Por qué no te decides?

Lütfen kararını ver.

Por favor, decídete.

Bunun kararını size bırakıyorum

Te dejo a ti decidir

Senin kararını tasvip etmiyorum.

No apruebo su decisión.

Tıp okuma kararını alkışlıyorum.

Aplaudo tu decisión de estudiar medicina.

O derhal kararını verdi.

Él se decidió de inmediato.

Kararını tekrar düşünmeni istiyorum.

Quiero que reconsideres tu decisión.

- Kararını ver.
- Karar ver.

- Decídete.
- ¡Decídete ya!

Tom henüz kararını vermedi.

Tom todavía no se ha decidido.

Tom zaten kararını verdi.

Tom ya ha tomado una decisión.

Lütfen son olarak kararını ver.

Por favor decídete de una vez por todas.

Juri bir suç kararını onayladı.

El jurado confirmó el veredicto de culpa.

Tom hemen hemen kararını verdi.

Tom casi se ha decidido.

Tom şimdiye kadar kararını vermeliydi.

Tom ya debería haber tomado una decisión.

Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

- Eso fue probablemente lo que influenció su decisión.
- Posiblemente eso fue lo que influenció su decisión.

Hakim mahkeme kararını okumaya başladı.

El juez empezó a leer la sentencia.

Bir itfaiyeci olmak için kararını verdi.

Él decidió ser un bombero.

Tom'un çoktan kararını verdiğine oldukça eminim.

Estoy bastante seguro de que Tom ya ha tomado una decisión.

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

El alcalde anunciará dentro de poco su decisión de abdicar.

O, üniversiteye gitmek için kararını verdi.

Ella tenía en mente ir a la universidad.

Onu yapmaya devam etme kararını verdim.

- Decidí continuar haciéndolo.
- Decidí continuar haciendo eso.
- Decidí seguir haciéndolo.
- Decidí seguir haciendo eso.

Bir öğretmen olmak için kararını verdi.

Él decidió ser profesor.

O yurt dışında okumak için kararını verdi.

Él se decidió a estudiar de intercambio.

Tom arabayı satın almak için kararını verdi.

Tom se decidió a comprar el coche.

Mary'nin ebeveynleri onun dövme yaptırma kararını onaylamadılar.

Los padres de Mary desaprobaron su decisión de tatuarse.

O şirketten istifa etmek için kararını verdi.

Ella ha decidido dejar la compañía.

O sonunda Paris'te tanıştığı kızla evlenme kararını verdi.

Él finalmente decidió casarse con la chica que había conocido en París.

- Bir öğretmen olmaya karar verdi.
- Bir öğretmen olmak için kararını verdi.

Él decidió ser profesor.

- Küçük kız, anne ve babasının kesin bir boşanma hakkında konuştuklarını duyup, çok üzüldü.
- Küçük kız, anne ve babasının boşanma kararını duyup, çok üzüldü.
- Küçük kız, anne ve babasının nihai bir boşanma hakkında konuştuklarını duyup, çok üzüldü.

La chica se puso muy triste al oír a los padres conversando sobre una separación definitiva.