Translation of "Karısı" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Karısı" in a sentence and their spanish translations:

Karısı Kaliforniyalıdır.

Su esposa viene de California.

Karısı deliydi.

Su esposa estaba furiosa.

Karısı İsveçli.

- Su mujer es sueca.
- Su esposa es sueca.

Onun karısı Japon.

Su esposa es japonesa.

Karısı arkadaşlarımdan biridir.

Su esposa es una de mis amigas.

Onun karısı Fransızdır.

Su mujer es francesa.

Tom'un karısı Kanadalıdır.

La esposa de Tom es canadiense.

Onun karısı Sevilla'lıdır.

Su esposa es hispalense.

Tom'un karısı hamile.

La esposa de Tom está embarazada.

Karısı ne dedi?

¿Qué dijo su mujer?

Karısı ve kızı bile

incluso su esposa e hija

Karısı bana çirkin görünmüyor.

Su esposa no me parece fea.

Karısı onu evden kovdu.

Su esposa le echó de casa.

Oğlunun karısı senin gelinindir.

La esposa de tu hijo es tu nuera.

Karısı doğum yaparken öldü.

Su esposa murió en el parto.

Karısı kazada hayatını kaybetti.

Su esposa murió en el accidente.

Amcamın karısı benim halam.

- La mujer de mi tío es mi tía.
- La esposa de mi tío es mi tía.

Tom'un karısı bir avukat.

- La esposa de Tomás es abogada.
- La mujer de Tomás es abogada.

Tom'un karısı onu aldı.

La esposa de Tomás lo pasó a buscar.

Tom'un bir karısı yok.

Tom no tiene una esposa.

Karısı bana İtalyanca öğretiyor.

Su esposa me enseña italiano.

Tom'un karısı ikizlere hamile.

La mujer de Tomás está embarazada de mellizos.

Ted, karısı Elizabeth'i seviyor.

Ted quiere a su esposa Elizabeth.

Karısı bizim İtalyanca öğretmenimiz.

- Su mujer es nuestra profesora de italiano.
- Su esposa es nuestra profesora de italiano.

Karısı ölen adam o.

Ese es el hombre cuya esposa murió.

Ona karısı tarafından eşlik edildi.

Iba acompañado por su mujer.

Karısı bir yabancı gibi görünüyor.

Su esposa parece extranjera.

Karısı tarafından erken uyandırılmak istedi.

Quería que su esposa le despertara temprano.

Ölümü karısı için büyük şoktu.

Su muerte le causó un gran impacto a su mujer.

Karısı ona sürekli dırdır ediyor.

Su esposa le fastidia constantemente.

Tom ve karısı Boston'da yaşıyor.

Tom y su esposa viven en Boston.

Tom'un karısı onu terk etti.

La mujer de Tom lo dejó.

Tom'un karısı boşanma davası açtı.

La esposa de Tom pidió el divorcio.

Onun karısı ihtiyaçtan çalışmaya başladı.

Su esposa comenzó a trabajar por necesidad.

Tom'un güzel bir karısı var.

Tom tiene una bella esposa.

Karısı zorunluluktan dolayı işe başlamıştır.

Su esposa ha empezado a trabajar por necesidad.

Tom'un karısı geçen hafta öldü.

La mujer de Tom falleció la semana pasada.

Karısı başka bir adamın çocuğunu doğurmuştu.

su esposa había dado a luz al hijo de otro hombre.

Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.

El hombre y su esposa se ayudaron el uno al otro.

Onun yeni karısı yaklaşık benim yaşlarımda.

Su nueva esposa es más o menos de mi edad.

Babamın erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

La esposa del hermano de mi padre es mi tía.

Annemin erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

La esposa del hermano de mi madre es mi tía.

Karısı piyanist olan bir arkadaşım var.

Tengo un amigo cuya mujer es pianista.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom ha vivido solo desde la muerte de su esposa.

Onun karısı oldukça yetenekli bir kadındır.

Su esposa es una mujer muy talentosa.

Bu yetmezmiş gibi, karısı hasta oldu.

Para empeorar las cosas, su esposa se enfermó.

Tom'un alkolik olan bir karısı var.

Tom tiene una esposa alcohólica.

Karısı gazete okurken, Tom kahvaltı yaptı.

Tom desayunaba mientras su esposa leía el periódico.

- Mary Tom'un karısıdır.
- Mary Tom'un karısı.

Mary es la esposa de Tom.

Tom Mary'den onun karısı olmasını istiyordu.

Tom quería que Mary fuera su esposa.

Orada oturan kadın onun şimdiki karısı.

- La mujer que se sienta allí es su esposa actual.
- La mujer sentada por allá es su esposa actual.

Tom'un ilk karısı çok garip biriydi.

La primera esposa de Tom era muy rara.

Karısı onun ani ölümünü duyunca deliye döndü.

Su esposa se puso como loca al escuchar de su abrupta muerte.

O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.

- Su esposa va con él adonde vaya.
- Su esposa lo acompaña adondequiera que él vaya.

O masumsa o zaman onu karısı suçludur.

Si él es inocente, entonces su esposa es culpable.

Onun bir karısı ve üç çocuğu var.

Él tiene mujer y tres hijos.

Dan metresiyle evlenmek için karısı Linda'yı öldürdü.

Dan mató a su esposa, Linda, para casarse con su amante.

Tom'un karısı olaydan sonra boşanma davası açtı.

La esposa de Tom pidió el divorcio después del incidente.

O böyle bir karısı olduğu için şanslı.

Él es afortunado por tener tan buena esposa.

Tom ve karısı iyi geçiniyor gibi görünüyor.

Tom y su esposa parecen llevarse bien.

- Tom'un karısı bir öğretmendir.
- Tom'un eşi öğretmendir.

La mujer de Tom es profesora.

Söylenenlere göre 39 yıllık karısı doktorlara şunu sordu:

según los informes, su esposa de 39 años preguntó a los médicos:

O, karısı öldükten sonra birçok yıl daha yaşadı.

Él vivió varios años más tras la muerte de su esposa.

O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.

Su esposa sabe cómo manejarlo cuando se enoja.

O, karısı hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.

- Él siempre habla mal de su esposa.
- Él siempre dice cosas malas de su esposa.

O bütün gece horladı ve onun karısı uyuyamadı.

Roncó durante toda la noche y su esposa no pudo dormir.

- Mary kardeşimin karısı.
- Mary yengemdir.
- Mary yengem olur.

- Mary es la esposa de mi hermano.
- Mary es la mujer de mi hermano.

O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.

Quiere comprar un collar de perlas para su mujer.

O, havaalanına vardıktan sonra karısı ile bir telefon görüşmesi yaptı.

Al llegar al aeropuerto, llamó a su mujer por teléfono.

- Mary bir kupa karısı.
- Mary genç ve güzel bir kadın.

Mary es una esposa trofeo.

- Tom'un üç eski karısı var.
- Tom'un üç eski eşi var.

- Tom tiene tres ex mujeres.
- Tom tiene tres ex esposas.

Bunu söylememek lazım ama Tom alkoliktir ve karısı Mary'yi döver.

Lo que la historia no dice es que Tom es alcohólico y pega a su mujer, Mary.

Parası olmayan babayı karısı ve kayın validesi sevmiyor itip kakıyor yine

el padre que no tiene dinero no le gusta su esposa y haya validesi

Tom ve karısı, çok yaşlanmadan önce bir çocuk sahibi olmak istedi.

Tom y su esposa querían tener un hijo antes de ser demasiado viejos.

Birinin bir karısı olduğunda, hiçbir şey aynı zamanda bir metres sahibi olmayı engellemez.

Nada impide, cuando uno tiene una esposa, tener una amante al mismo tiempo.

Tartışılan konu ne olursa olsun, Tom ve karısı hiçbir zaman aynı düşüncede değildirler.

Da igual el tema sobre el que estén discutiendo, Tom y su mujer nunca opinan lo mismo.

Tüm başarılarının temelini oluşturdu . Berthier, birlikte o kadar çok zaman geçirdiler ki, 'Napolyon'un karısı' lakaplıydı.

y más allá. Pasaron tanto tiempo juntos que Berthier fue apodada 'la esposa de Napoleón'.

Kayıp bir adamın karısı onun nerede olduğu hakkında bilgi almak için halka bir duyuru vermiştir.

La esposa de un hombre desaparecido, ha emitido un conmovedor llamamiento al público para obtener información sobre su paradero.