Translation of "Ile…" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Ile…" in a sentence and their spanish translations:

Her kelimenin ses ile, görüntüler ile, koku ile, tat ile,

Cada palabra necesita conectarse con sonidos e imágenes,

Annesi ile babasının

Me cuenta sobre aquella vez

İbo ile Güllüşah

İbo y Güllüşah

Bin ile çarpın

multiplicar por mil

Ve ölüm ile

para crear sus cuerpos,

Posta ile gönder.

Envíalo por correo.

Bira ile başlayalım.

Empecemos con cerveza.

Araba ile gidelim.

Vayamos en coche.

Tom ile konuş.

Habla con Tom.

Komplo ile suçlandı.

Fue denunciado por asociación ilícita.

Tuş ile oynama.

No juegues con la llave.

Tom ile kal.

Quédate con Tom.

Tom ile gidiyorum.

Voy con Tom.

Tom ile konuşalım.

Hablemos con Tom.

Ne ile ilgileniyorsunuz?

¿Qué te interesa?

Tom arkadaşları ile.

Tom está con sus amigos.

Jane ile tokalaştım.

Nos dimos un apretón de manos con Jane.

Tom ile konuşuyorum.

- Estoy hablando con Tom.
- Hablo con Tomás.

Tom ile evlenmemeliydi.

No debió casarse con Tom.

Metro ile geleceğim.

Vendré en metro.

Dil ile oynayabiliriz.

Podemos jugar con el lenguaje.

Tom ile konuştuk.

Hablamos con Tom.

Tom ile yaşadık.

Vivimos con Tom.

- Dağ kar ile kaplı.
- Dağ, kar ile kaplı.

La montaña está cubierta de nieve.

- Tom, Mary ile birlikte.
- Tom, Mary ile beraber.

Tom está con Mary.

- Tom, Mary ile çalışır.
- Tom, Mary ile çalışıyor.
- Tom, Mary ile birlikte çalışır.
- Tom, Mary ile beraber çalışır.

Tom trabaja con Mary.

İştah yemek ile geliyor, ancak susuzluk içme ile gidiyor.

El apetito entra cuando se come, pero la sed se va cuando se bebe.

- Tom sadece Mary ile geçinemiyor.
- Tom, Mary ile geçinemez.

Tom simplemente no puede llevarse bien con Mary.

- Tom, Mary ile evlenmeliydi.
- Tom'un Mary ile evlenmesi gerekirdi.

Tom debería haberse casado con Mary.

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

a través de la tercera recomendación:

Bu karalama ile uğraşırken,

Mientras hago este dibujo,

Para ile aranız nasıldır?

¿Cuál es su relación con el dinero?

Şimdi annesi ile yaşıyor.

Ella vive con su mamá ahora.

Priya ile çalışmaya başladığımda,

Cuando comencé a trabajar con Priya,

Tezahüratları ile sana bakıyor.

coreando "¡Moktor! ¡Moktor!".

Shot bardakları ile ilişkililer.

Se conectaron con los vasos.

Bir deklanşör sesi ile

ni el sonido del obturador,

Duygular ile ilişkilendirilmesi gerekir.

y olores, sabores y emociones.

Insanlar ile de ilgileniyoruz.

dignidad humana y seguridad pública.

Empati ile dinleme görevi.

y de mejorar nuestro país.

Bir ortaokul öğretmeni ile.

un maestro de escuela secundaria.

Cesareti ile zaman kazandı.

La valentía le dio tiempo.

Pepe ile ben hapisteyken

Si yo estaba preso con Pepe

Kantabai ile bankaya gittim.

Fui con Kantabai al banco.

İş ile ilgili olabilir,

Podría ser por negocios,

Kobe, limanı ile ünlüdür.

Kobe es famoso por su puerto.

Şaka ile öyle söyledim.

Lo dije de broma.

Onu ne ile açtın?

- ¿Con qué lo abriste?
- ¿Con qué lo habéis abierto?

Havaalanına taksi ile gittik.

Fui al aeropuerto en taxi.

Süt, su ile karıştırılmış.

La leche había sido mezclada con agua.

Sanat ile hayatı karıştırmayın.

- Nunca confundas el arte con la vida.
- Nunca confundáis el arte con la vida.

Herkes hikaye ile ilgilendi.

- Todos estaban interesados en la historia.
- A todos les interesaba la historia.

Biz deneyim ile öğreniriz.

Aprendemos por experiencia.

Mary ile nasıl tanıştınız?

¿Cómo conociste a María?

Kalabalık ile birlikte gidin.

Continua con la multitud.

Fransa, Rusya ile savaştaydı.

- Francia estaba en guerra con Rusia.
- Francia estuvo en guerra con Rusia.

Kovayı su ile doldurun.

Llena el balde con agua.

Hırsız para ile uzaklaştı.

El ladrón se escapó con el dinero.

Kanun belirsizlikler ile dolu.

La ley está llena de ambigüedades.

Cadde asfalt ile kaplanmıştır.

La calle está pavimentada.

Tekne radar ile donatılmıştı.

El bote venía equipado con radar.

Gemi sıçanlar ile doludur.

- El barco está lleno de ratas.
- En el barco abundan las ratas.

Kız parmakları ile yeteneklidir.

La chica es hábil con sus dedos.

Kurdele elbise ile uyuşmuyor.

El listón no le va al vestido.

Yüz dolar ile halledebilirim.

Podría arreglármelas con 100 dólares.

Sevgi ile arzuyu karıştırmayın.

No confundas deseo con amor.

Yumruğu ile masaya vurdu.

Ella golpeó la mesa con su puño.

Onlar sadaka ile yaşıyorlar.

Ellos viven de la caridad.

Köpeği ile yürüyüşe çıktı.

Salió a dar un paseo con su perro.

Onlar metro ile gittiler.

Ellos fueron en metro.

Tom, Mary ile ayrıldı.

- Tom terminó con María.
- Tom cortó con Mary.

Tom gaz ile pişirir.

Tomás cocina con gas.

Dün Tony ile oynadım.

Ayer jugué con Tony.

Tom bebek ile oynadı.

Tom jugó con el bebé.

Tom çocukları ile oynadı.

Tom jugó con sus niños.

Tom ilgi ile dinledi.

Tom escuchó con interés.

Cevabını onunki ile karşılaştır.

- Comprueba tu respuesta con la de él.
- Compruebe su respuesta con la de él.

Cevaplarını öğretmeninki ile karşılaştır.

Compara tus respuestas con las del profesor.

Kazara Jane ile karşılaştım.

Me encontré con Jane por accidente.

Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.

Los niños juegan con juguetes.

3. ders ile başlayalım.

Comencemos desde la lección 3.

O, gürültü ile uyandırıldı.

Él se despertó por el ruido.

Martyna ile evlenmek istiyorum.

- Quiero casarme con Martyna.
- Me quiero casar con Martina.

Nehri tekne ile geçtim.

Crucé el río en bote.

Elmalar düzine ile satılırlar.

- Las manzanas se venden por docena.
- Las manzanas se venden por docenas.

Pirinç kilo ile satılır.

El arroz se vende por kilos.

Asya ile rekabet edemeyiz.

No podemos competir con Asia.

Ben arkadaşlar ile konuştum.

Hablé con amigos.

Judy ile konuşabilir miyim?

¿Puedo hablar con Judy?

Anksiyete ile baş edemedi.

Ella no pudo hacer frente a la ansiedad.

Portekizceyi İspanyolca ile karıştırma.

- No confundas el portugués con el español.
- No confunda el portugués con el español.

O, ödevi ile meşguldü.

Estaba ocupado con los deberes.

Tom ile sohbet ettim.

Tuve una charla con Tom.

Tom, Ruth ile nişanlı.

Tom está prometido con Ruth.

Onun kedisi ile ilgilendim.

Yo cuidé de su gato.

Oda mobilya ile doluydu.

La pieza estaba llena de muebles.

Kız arkadaşım ile mutluyum.

- Estoy feliz con mi novia.
- Soy feliz con mi novia.

Sato ile asla evlenmez.

No hay manera de que ella se case con Sato.